Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, çocuk istismarının asla gözardı edilemeyecek bir sorun olduğunu belirterek, "Eğer bu çağın kıyameti yakınsa, çocuk istismarı bunun en önemli sebeplerinden biri olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünce sosyal hizmet kurumlarında din hizmeti görevi sunan personele yönelik eğitici seminer düzenlendi.
Görmez, seminerin açılışında, din hizmeti ve eğitimi kavramlarının, zaman ilerledikçe anlam çerçevesi genişleyen, farklı tarif ve tanımlarla ortaya konulması gerektiğini belirtti.
Din hizmeti ve eğitiminin, kamuya yönelik yaygın olarak yapıldığında çok büyük anlamlar kazandığını ifade eden Görmez, bu kavramların tanımlarının, dine yüklenilen anlamlara göre değiştiğini vurguladı.
Dinin hayatın bir parçası olduğuna dikkati çeken Görmez, şunları belirtti:
"Eğer dini sadece bir ibadetler manzumesinden ibaret kabul ediyorsanız, dini sadece mabedin içinde yaşanacak hayat olarak değerlendiriyorsanız din hizmetlerine farklı bir tanımla yaklaşırsınız. Aynı şekilde eğer dini sadece teorik ahlak olarak değerlendirirseniz yine din hizmetlerinin tanımı farklı olacaktır. İslam için yapılacak tek tanım budur, din hayatın tabii bir parçasıdır. Din insan için gönderilmiştir ve insana gönderilmiştir. Dinin insan için gönderildiğini ve insana gönderildiğini dikkate aldığınızda o zaman din hizmetlerinin tanımı farklı olacaktır."
Çocuk istismarı
Çocuk istismarı konusunu da değinen Görmez, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Gelecek nesilleri inşa etmek için ihmal edilen çocuklara yardımcı olmayı, el uzatmayı kim dinden ayırabilir? Kim vicdandan ayırabilir? Çocuk istismarı ise asla göz ardı edilemeyecek bir meseledir. Eğer bu çağın kıyameti yakınsa, çocuk istismarı bunun en önemli sebeplerinden biri olacaktır. Çocuğun her türlü istismarıyla mücadele etmeyi kim din hizmetinin dışında değerlendirebilir? "Çocuk gelinler" diye bir konudan söz ediliyor. Hiçbir şekilde rızası olmadan, anne olma özelliğini daha kazanmadan, eş olmanın anlamını kavramadan babası ve ailesi tarafından kendisinden çok daha yaşlı bir insanla zorla evlendirilen bir kız çocuğunun meselesini kim İslam`dan ayrı bir yerde değerlendirebilir?"
"Her kim böyle bir insafsızlığa İslam`ın herhangi bir kaynağından delil bulmaya çalışıyorsa, hem bu dine hem de o kız çocuğuna haksızlık yapmaktadır" ifadesini kullanan Görmez, ailenin maddi sıkıntılarından menfaat ummanın, kız çocuğuna zulmedeceği ve ahlaksızlık yapacağı zaman Hazreti Muhammed`in hayatından örnek vermeye kalkışmanın kabul edilemez bir suç olduğunu vurguladı.
Görmez, tarihe ait verilerin, çoğu zaman sağlıklı değerlendirmeye ve eleştiriye tabii tutulmadan polemik malzemesi yapıldığını belirterek, bu nedenle bütün bilgilerin yeniden ele alınarak, paylaşılmasının herkesin görevi olduğunu bildirdi.
Töre cinayetleri
Töre cinayetleri konusunda da görüşlerini dile getiren Görmez, "Kim demiş ki terk edilmiş, mağdur edilmiş, mahrum bırakılmış, şiddet görmüş, ailesinden kovulmuş kadınlara şefkat elini uzatmak, din hizmetinden ayrı bir konudur? Şiddete uğrayan insanları dinin şefkat eliyle, merhamet eliyle biz tedavi etmeyeceğiz de kim tedavi edecek? Tamamen cahiliye anlayışı olarak sürdürülen töre cinayetleri, namus cinayetleri var. Bu toplumda hala işlenen söz konusu cinayetlerle mücadele de din hizmetinin ayrılmaz bir parçasıdır" ifadelerine yer verdi.
Görmez, devletin, sosyal hizmet kurumlarıyla birlikte konu üzerinde önemli çalışmalar yaptığına işaret ederek, ilgili kurumların Diyanet İşleri Başkanlığı ile giderek artan işbirliği taleplerinin bulunduğunu bildirdi.
Manevi destek hizmetine ihtiyaç duyulduğuna dikkati çeken Görmez, "Devlet yetimhane açar ama devlet yetim başı okşayamaz. Yetimhane açmak başka şey yetim başı okşamak başka şeydir. Devlet huzurevi açar ama o ihtiyarlara huzur dağıtamaz. Siz onun için yardımcı olacaksınız ki yetimhanede yetim başı okşanmasını sağlayacaksınız. Huzurevine huzur götüreceksiniz. Şiddete maruz kalmış insanlara İslam`ın o şefkatini o merhametini götüreceksiniz" dedii.
Görmez, din görevlilerinden sosyal sorunlar ortaya çıkmadan önce önleyici tedbirler almalarını ve bu konuda toplumda bilinç oluşturmalarını istedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında imzalanan protokol çerçevesinde düzenlenen ve 6 gün sürecek seminere, 81 ilden sosyal içerikli din hizmeti sunan 160 personel katıldı.