PKK/BDP cenahı kuruluşundan günümüze kadar inandıkları temel ideolojilerinin zayıflığı ve topluma dayattıkları yaşam tarzının itibar görmemesinden dolayı kendilerine bir düşman edinerek varlıklarını sürdürme yoluna gitmişlerdir.
Bu düşman edinmenin sonucu olarak kan dökme, korku ve baskı politikaları PKK/BDP’nin temel ideolojisi haline gelmiştir. PKK’nin ortaya çıktığı dönemde kendisiyle aynı ideolojiye sahip olan diğer Kürt örgütlerini kendisine düşman edinmiş ve var olma mücadelesini bu düşmanlık üzerine kurarak bu örgütleri ortadan kaldırıncaya kadar kendileriyle çatışmıştır. Sonraki yıllarda toplumda yeteri kadar taban bulamayan PKK varlığını sürdürmenin yolunu TC ile çatışmada bulmuştur. Yıllarca TC ile danışıklı dövüş şeklinde geçen çatışma, kan ve zulüm dolu yıllarda zarar gören sadece hakları yenilen, yurtlarından olan ve katledilen mazlum Kürt halkı olmuştur. Devletin mazlum Kürt halkına yaptıkları zulümlerin yanında kendi halkı için mücadele ettiğini söyleyen PKK’nin yaptığı zulümlerin haddi hesabı yoktur. Yeryüzünde PKK dışında uğruna mücadele ettiğini söylediği halkın emeklerine göz diken, kendi halkını katleden ve namuslarını ayakları altına alan başka bir örgüt yoktur. Mısır’da İhvan-i Müslimin, Lübnan’da Hizbullah ve Filistin’de Hamas’ın İslami STK’lar vasıtasıyla okullar açmaları, hastahaneler inşa etmeleri ve halklarının tüm ihtiyaçlarını karşılamak için verdikleri mücadele neticesinde bugün halklarıyla bütünleşmişler ve kendi bölgelerinde dengeleri değiştiren güçler haline gelmişlerdir. PKK ise halkın sahip olduğu hastahane, okul ve fabrikaları yakıp yıkarak halka zulmetmiş ve etkinliğini sadece sahip olduğu silaha dayandırmıştır.

Bugün gelinen noktada devlet ve PKK arasında yapılan görüşmelere neticesinde ortaya bir çözüm yolunun çıkmış olması PKK/BDP’yi korkuya itmiştir. Çünkü devlet ile barışın sağlanması halinde halkın içinde etkinliğini sürdüreceği ana dilde eğitim, yerel isimlerin kullanılması ve özerklik gibi benzeri argümanlarını kaybedecek olmasından dolayı baskı, korku ve terör estirmeyecek olması PKK/BDP’yi yeni düşman edinme arayışlarına sevk etmiştir.
Tüm bunların sonucu olarak PKK/BDP kendisine düşman olarak HÜDA PAR camiasını ve İslami STK’ları görmüştür. Halka karşı baskı oluşturma, terör estirme ve kan dökmeyi HÜDA Par camiası üzerinden uygulamaya başlamıştır.

Peki neden HÜDA PAR camiası seçildi? Çünkü HÜDA PAR Kürt halkının bağrından PKK ve TC’ye karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü HÜDA PAR PKK ve TC’nin ortak hedefi olan başta Müslüman Kürt halkıın İslami değerlerinden ve yaşantısından uzaklaştırma çabalarına karşı halkın İslam’a olan bağlılıklarının sonucudur: PKK/BDP’nin halkın namusunu ayakları altına alıp halkı yoksulluğa ve köleliğe itmeye çalıştıkça Müslüman Kürt halkı ayağa kalkmanın yolunu HÜDA PAR camisının etrafında kenetlenmekte buldu. PKK/BDP halkı bu camiadan uzaklaştırmak için kan dökmeye ve zulme devam ettikçe HÜDA PAR Camiasının safları daha da çoğaldı ve kenetlendi. Bölgemizde var olan işsizlik, yoksulluk ve ezilmişliğin nedenini PKK/BDP ve bunların uygulamış olduğu zulüm ve ihanet politikaları olduğunu anlayan Kürt halkı HÜDA Par camiasını sahiplenmiştir. Ve yine yücelmenin, izzet ve şeref sahibi olmanın İslam’a ve İslami değerlere sarıldıkça elde edileceğini bilen Müslüman Kürt Halkı bu uğurda mücadele eden HÜDA PAR camiasına büyük teveccüh göstermiştir. Yarasalar misali karanlıklar içerisinde halkın kanını emen PKK/BDP’nin karşısına güneş gibi doğan ve karanlığı aydınlatan HÜDA PAR camiasının çıkması PKK/BDP’nin sonunu yaklaştırmıştır. Bunu anlayan ve geleceğinin parlak olmadığını gören PKK/BDP cenahı tüm gücüyle HÜDA PAR camisına, İslami STK’Lara ve İslami değerlere saldırmaya başlamıştır. Halkın üstünde silah baskısı, korku ve sindirme politikası olmadığında hiçbir etkinliği olmayan PKK/BDP cenahı gözünü yine kana ve şiddete çevirmiştir. Zulüm ve baskılarından bıkan halkın HÜDA PAR camiasına sahip çıkması, PKK/BDP’nin şuursuzca İslam’a, İslami değerlere ve İslami STK’lara saldırması için yeterli olmuştur.
Ancak PKK/BDP cenahının anlamak istemediği gerçek şu ki tarih boyunca ve günümüzde kutlu olan bu İslami dava uğruna canlarını vermeye hazır binlerce ferdi vardı ve var olacak inşallah. Ve bu fertlerin uhrevi olmasından başka dünyevi bir kaygıları, hevesleri ve ihtirasları yoktur. Tek arzuları Allah’ın rızasıdır. Bu kutlu davanın fertleri bilirler ki bir kalpte iman ve küfür barınamayacağı gibi bir beldede iman ve küfür bir arada olmaz. Ve Allah’ın izniyle hak gelince batıl zail olacaktır.
Allah’ın selamı bu kutlu davanın tüm fertlerinin üzerine olsun


Halil Can / doğruhaber