İşgal rejiminin Lübnan'a yönelik saldırıları ve bu sabah HAMAS lideri İsmail Heniyye'yi şehid etmesiyle ilgili İLKHA muhabirine konuşan Sosyolog Yazar Müfid Yüksel, israilin söz konusu saldırılarla savaşı bölgeye yayarak varlığını korumaya çalıştığını ifade etti.
"Savaş yayılırsa bölgede hiçbir devlet kendini bu işten sıyıramaz"
Mevcut israil yönetiminin içerisinde öteden beri büyük bir sıkıntı olduğunu vurgulayan Yüksel, "Görülebildiği kadarıyla, israil yönetimi savaşı genişletmek, kuzeye yaymak istiyor. Belki Suriye tarafına da yaymak istiyor. Bu işi uluslararası bir savaşa dönüştürme eğilimi var. Güney Lübnan'a, Beyrut'a yönelik daha önce 2006 yılında olduğu gibi saldırması, bombalaması ve o yönde genişletmeye çalışması, diğer yandan İsmail Heniyye'ye, yani HAMAS'ın en üst düzey yetkililerine yönelik saldırıları genişletilmesiyle savaşı bölgede çok daha geniş bir alana yaymak istediğini gösteriyor. Bu şekilde kendilerini ayakta tutmak istiyorlar. Bir taraftan Trump ile Netanyahu arasında da öteden beri bir iş birliği var. Trump'ın kazanmasına da vesile olabilecek bir çaba içerisinde olduklarını görüyoruz. Böyle bir durum bölgeyi kaplar. Bölgede hiçbir devlet kendini bu işten sıyıramaz. Özellikle Türkiye, ister istemez kendisini bu işin içerisinde bulacak. Türkiye'nin buna göre bir duruş sergilemesi, pozisyon alması gerekiyor. Dolayısıyla bu iş, bölgede daha geniş alana yayılma, bir savaşa dönüşme eğiliminde. Çok büyük bir ihtimalle Lübnan ve Mısır'ı içine alabilecek şekilde geniş bir alanı içerisine alabilir." dedi.
"Suriye ve Irak'taki istikrarsızlık israilin işine yaradı"
Gazze'de 10 aydır devam eden katliamlara ilişkin de konuşan Yüksel, "İslam ülkeleri, yüzyıl anlaşması nedeniyle, özellikle Trump döneminde daha da rehin alındı. Suriye'deki olayların gelişimi de bunu belirledi. Suriye'de 2011'den beri gelen süreç yüzde 80-90 oranında israile yaradı. İsrailin karşısında potansiyel nüfus dağıtıldı. Irak'taki istikrarsızlık, işgalden sonra Suriye'deki iç savaş, onun oluşturduğu kaos ve büyük göçler, israilin çevresindeki nüfusu istikrarsızlaştırıp bir şekilde bu nüfusun önemli bir bölümü tasfiye edilmiş oldu." diye konuştu.
"Savaşın yayılması halinde bölgede dengeler bozulacak"
Gazze'de insanların Refah'ta toplatıldığını, israilin amacının refahtaki insanların bir kısmını Türkiye'ye, bir kısmını Ürdün'e ve önemli bir bölümünü Sina Yarımadası'na göndermek olduğunu ancak şimdiye kadar bunu başaramadığını aktaran Yüksel, "İsrail, bu savaşın genişlemesiyle bölgeyi biraz daha kaotik ortama doğru götürmek istiyor. Böyle bir kaotik ortamda yüzyıl anlaşması gibi şeyler yerinde kalır mı? Kalmayabilir. Bu durum, Suudi Arabistan'ın içerisinde de belli rahatsızlıklar oluşturacak. Çünkü orada prens değişimi biraz kanlı oldu. Bu durum da sorgulanacak, mevcut veliahta yönelik tepkiler artacak. Çünkü Suudi Arabistan denince yekvücut bir yapıdan söz edemeyiz. Orada adeta ailelerin, aşiretlerin konfederasyonuna, iktidar paylaşımına dayalı bir yönetim tarzı var. Bu dengeler bozulduğu zaman orada da başka bir kaosa doğru dönüşme ihtimali var. İsrail savaşı büyüttükten sonra Batı ülkelerini bu işin içine sokar mı? Lübnan'ın iç dengelerinde ne olur? Lübnan'da iç savaş zamanında Maruniler israil ile iş tuttular. Şimdi de böyle bir duruma girişirler mi? Çünkü orada Maruniler, Dürziler ve Şiiler arasında bir anlaşma var. Şimdi bu anlaşma bozuluyor gibi gözüküyor. Özellikle Golan Tepeleri'nde Dürziler hedef alındı. Onun için israil Hizbullah'ı suçluyor. İşin içerisinde başka şeyler de var. Bir provokasyon da olabilir. Lübnan'ın içerisinde dengelerin yeniden bozulma ihtimali var. Çünkü bu sefer Maruniler israilin safında mı yer alacak yoksa 2006'da olduğu gibi Hizbullah'ın yanında mı yer alacak? Orada da dengelerin nasıl bozulacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz." şeklinde konuştu.
"İsraildeki siyasi irade, küresel şirketleri de kullanarak dünyaya bir delilik yaptırabilir"
Yaşanan sürecin gündemde konuşulan 3. Dünya Savaşı'nı doğurabilme ihtimalinin biraz zor olacağını kaydeden Yüksel, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Eğer bunu göze alırlarsa çok büyük felaket olur. Nükleer savaş tehdidi söz konusu olur. Küçük çapta herhangi bir nükleer saldırı olsa bile büyük savaşlara yol açar ve milyonlarca insan ölür. Tüm bölge ateş topuna döner. Öyle zannediyorum ki israilde çok büyük bir savaşı göz önüne alan politik bir irade var. Bu irade, küresel şirketleri de kullanarak dünyaya bir delilik yaptırabilir." (İLKHA)