HÜDA PAR Gençlik Politikaları Başkanı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında iç ve dış gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

ABD'nin başkenti Washington'da ABD Kongre'sinde konuşan terörist netanyahunun kongre üyeleri tarafından uzun süre ayakta alkışlanmasına tepki gösteren Dinç, Filistin'de haklı ve meşru mücadele eden o yiğitlerin lideri olan İsmail Heniyye'nin de TBMM'ye çağrılması gerektiğini söyledi.

"Batı zaten hiçbir zaman medeni olmamıştır"

Dinç, "Biliyorsunuz şu an Filistin'de bir soykırım var. Her gün, her saat, her dakika, belki her saniyede orada çocuklar katlediliyor, kadınlar katlediliyor, siviller katlediliyor. Adeta orada bir insanlık kıyımı yaşanıyor. Burada bu soykırım yaşanırken ABD Kongresi'nde senatörler tarafından bu soykırımcıların başı, teröristlerin başı netanyahu ayakta alkışlandı. Bu alkışlama sıradan bir alkışlama değildir. ABD Kongresi'nde yapılan alkışlama, aslında bu soykırımcılarla ortak olduğunu, birlikte çalıştıklarını, birlikte orada kadınları, çocukları, sivilleri katlettiğinin bir yönüyle itirafıdır. Gerçi ABD, soykırımcı yüzünü sadece burada göstermemiştir. Geçmişinden bugüne aslında tarihi soykırımlarla doludur. ABD burada soykırımcı olduğunun fotoğrafını tekrardan gün yüzüne çıkardı. 'Batı zaten hiçbir zaman medeni olmamıştır' Aliya'nın dediği gibi. Batı hep barbardı, barbarlığına da halen devam ediyor. Tabii bu kongrede tepkisini ortaya koyanlar vardı, on binlercesi de bu kongrenin önünde halktan, vatandaştan, hatta senatörlerden bile bu kongreye tepkisini ortaya koyanlar da vardı. Bu yönüyle biz diyoruz ki aslında bu alkışlama o netanyahu teröristini, bu soykırımcıyı alkışlama bir yönüyle uluslararası hukuku ayaklar altına almanın alkışlanmasıdır. İnsan haklarının, çocuk haklarının, kadın haklarının ayaklar altına alınmasını alkışlamadır, soykırıma yapılan bir destek alkışlamasıdır." dedi.

"TBMM'de 'İsmail Heniyye de ayakta alkışlanmalı' diyoruz"

HAMAS lideri İsmail Heniyye'nin TBMM'de konuşması için çağrılması gerektiğine dikkat çeken Dinç, açıklamasının devamında şunları aktardı:

"Bu yönüyle diyoruz ki, başta İslam ülkeleri olmak üzere, vicdanı sönmemiş tüm dünya ülkeleri bu teröristleri destekleyen, soykırımcıları destekleyen ABD ile askeri, siyasi, ticari ne kadar ilişkileri varsa tekrar gözden geçirmeleri gerekiyor. Çünkü bunlar sadece şu an Filistin'de bir soykırım işlemiyorlar, bunlar tüm insanlığa karşı bir suç işliyorlar, bir soykırım işliyorlar. Bu yönüyle ülkemiz olarak, bu Meclis olarak, bu Meclis'in çatısı altındaki milletvekilleri olarak tüm vekillere çağrımızı yineliyor ve diyoruz ki; Filistin'de haklı ve meşru mücadele eden, kendi toprakları için, kendi insanları için, kendi memleketi için mücadele eden o yiğitlerin lideri olan İsmail Heniyye de bu Meclis'e çağırılmalı ve bu Meclis'te vekillere hitap ederek Kudüs'te yaşanan, Filistin'de yaşanan o mezalimi, o soykırımı burada bize anlatmalı, bu konuda bizi bilgilendirmeli ve milletvekilleri olarak hep birlikte 'İsmail Heniyye de ayakta alkışlanmalı' diyoruz ve biz alkışlıyoruz. Ben şuna inanıyorum, hiçbir vekilimiz de buna karşı çıkmaz ve vekillerimizin de buna duyarlı davranacağına inanıyorum."

"Bingöl'de uyuşturucu bağımlısı şahıs gerçekten bir vahşet yaşattı"

Bingöl'de madde bağımlısı bir kişinin bıçaklı saldırılarına değinen Dinç, "İki gün önce Bingöl'de gerçekten bir vahşet yaşandı. Uyuşturucu bağımlısı bir şahıs, uyuşturucu kullanıyor, uyuşturucu kullandıktan sonra başta bir evi ateşe veriyor. Evi ateşe verdikten sonra eline bıçak alıyor, adeta seri katil gibi çarşıya, insanların içine dalıyor, tanımadığı, bilmediği insanları bıçaklıyor. Bununla 9 vatandaşımızı defalarca bıçaklıyor. 4 vatandaşımız maalesef hayatını kaybetti, 5 vatandaşımız da yaralandı. Bu vesileyle vefat eden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, sabırlar diliyorum. Yaralı olan vatandaşlarımızın da bir an önce sağlığına kavuşmasını Yüce Rabbimden diliyorum." ifadelerine yer verdi.

"Uyuşturucu felakettir ve her zaman Türkiye'nin gündemindedir"

Uyuşturucunun felaket olduğunu hatırlatan Dinç, "Uyuşturucu felakettir ve her zaman Türkiye'nin gündemindedir. Bakın sadece bugün internet arama motorunda çıkan bilgileri söyleyeyim: Uyuşturucudan dolayı gözaltına alınan Van'da 18 kişi, Aydın'da 33 kişi, İstanbul'da 63 kişi, Kayseri'de 6 kişi, Samsun, Bursa, Kırıkkale, Balıkesir ve daha birçok ilimizde bu şekil gözaltılar var. Sadece 24 saat içerisinde bunlar karşımıza çıkıyor. Sivil Toplum Kuruluşlarının 'Uyuşturucuyla Mücadelede Sivil Toplum Kuruluşların Rolü' başlığı altında yaptıkları bir araştırmada, iki yıl içerisinde bu memlekette 10 milyon kişinin uyuşturucuya bulaştığını bize söylüyor. 2022'de 313 bin kişi uyuşturucudan dolayı gözaltına alınmış, 302 bin kişi de tedavi olmak için başvuruda bulunmuş. Tabii bu başvuruda bulunanların sayısı." sözleriyle Türkiye'deki acı tabloyu gözler önüne serdi.

"Cinayetlerin yüzde 60'ı uyuşturucu bağımlıları tarafından gerçekleştiriliyor"

Konuyla ilgili devamında Dinç, şunları söyledi:

"Cinayetlerin yüzde 60'ı uyuşturucu bağımlıları tarafından gerçekleştiriliyor. Bakın saldırıların yüzde 40'ı, tecavüzlerin yüzde 33'ü uyuşturucudan, alkolden kaynaklanıyor. Bugün cinayetlerden bahsedenler, kadın cinayetlerinden bahsedenler, kadına yönelik şiddetten bahsedenler, Aileyi Koruma Kanunundan bahsedenler maalesef bu nedenlerle ilgili tek bir kelime kullanmıyorlar. Bu şiddete sebep olan nedenler; alkoldür, uyuşturucudur, bu felaketlerle ilgili tek bir şey söylemiyorlar ve bu uyuşturucu belası sadece polisiye tedbirlerle, sadece adli tedbirlerle maalesef ortadan kalkmıyor. Uyuşturucuya gençlerimiz neden bulaşıyor? Bunların nedenleri üzerinde ciddi bir şekilde tartışılması gerekiyor. Bugün Milli Eğitim diyoruz ama eğitim sistemimiz bize ait değil, Batıcı eğitimdir, madde üzerinde kurulmuş bir eğitim sistemimiz var. Madde üzerinden kurulan eğitim sistemi de belli bir süre sonra madde bağımlısı bir nesli ortaya çıkarıyor. İnsan etten, kemikten tek yaratılmamıştır. İnsanda kalp var, ruh var. Buna dikkat çekilmediğinden dolayı değerlerimize, inancımıza, medeniyetimize uygun bir eğitim sistemi geliştirilmediğinden dolayı gençlik de bu manevi boşluğu belki de uyuşturucu kullanarak o anda kendini kaybetmede arıyor. Maalesef bunun sonuçlarını hep birlikte görüyoruz. Biz eğitim deyince, maneviyat deyince, bize ait inanç değerlerimiz deyince birileri hopluyor, zıplıyor, 'laiklik elden gidiyor!' diyor. Yahu ne alakası var bunun laiklikle? Bu konuda azgın azınlık bir grubun ortaya koyduğu çığırtkanlık neticesinde bu sorunlar çözülmüyor ve bu konuda laiklik de elden gitmiyor, gençliğimiz elden gidiyor, neslimiz elden gidiyor, ailemiz elden gidiyor ve biz buna karşı sessiz kalamayız, her platformda bunları dile getirmekten de çekinmeyeceğiz. Çünkü biz memleketimizi seviyoruz, biz gençliğimizi seviyoruz, biz seri katillerin halkın içerisinde dolaşmasına müsaade etmedik, etmeyeceğiz de inşallah."

"28 günlük kışla zorunluluğu hem gençlerimizi hem de ailelerimizi ciddi bir şekilde mağdur etmektedir"

Bedelli askerlik için de konuşan Dinç, "Kışlasız bedelli askerlik. Özellikle gençlerimiz sürekli bu konuyu bize iletiyorlar. 28 günlük kışla zorunluluğu hem gençlerimizi hem de ailelerimizi ciddi bir şekilde mağdur etmektedir. Çünkü gençlerimizin büyük bir kısmı özel sektörde çalışıyor. Özel sektörde çalışan gençler, 28 günlük kışla zorunluluğundan dolayı 28 gün izin alamıyorlar, o işten ayrılmak zorunda kalıyorlar. Kaldı ki 28 günde alacakları eğitim acaba ne kadar askeri hizmete katkı sunacak, o da ayrı bir durum." dedi.

"28 günlük kışla zorunluluğu yerine acil yardım, ilk yardım ve arama kurtarma eğitimi verilsin"

Kışla zorunluluğu yerine ilk yardım, acil yardım ve arama kurtarma eğitimi verilmesinin daha faydalı olacağını aktaran Dinç, "Kamu tasarruf tedbirleri diyoruz ve bu bedelli ücretlerinin belki de yarısı onların masrafına gidiyor. Bu yönüyle 28 günlük kışla zorunluluğunun kaldırılması gençlerin talebidir, bu kaldırılsın. Bunun yerine biz 6 Şubat'ta büyük bir deprem felaketini yaşadık ve orada biz şöyle bir eksikliği millet olarak hepimiz gördük. İlk yardım, acil yardım, arama kurtarma ekiplerinin yetersizliğini hepimiz gördük. Bu 28 günlük kışla zorunluluğu yerine acil yardım, ilk yardım ve arama kurtarma eğitimi verilsin, belki en azından -böyle bir felaketi Rabbim yaşatmasın- yaşandığı zaman bu konuda bu memlekete de bir katkı sunulmuş olur." tavsiyelerinde bulundu.

"Gençler bedelli askerlik ücretinin makul bir seviyeye indirilmesini istiyor"

Son olarak Dinç, "Yurtdışında kalıcı olarak kalan vatandaşlara yönelik sabit endeksli, dövize endeksi bir bedelli askerlik var, bu ülkede de bedelli askerlik bu şekilde belirtilsin. Gençlerin bir talebi de bu bedelli askerlik ücretinin makul bir seviyeye indirilmesidir. Bu vesileyle gençlerimizin sesini basın yoluyla da kamuoyuyla paylaşmış olduk." diye konuştu. (İLKHA)