Musab Said

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) sözcüsü Deniz Yücel, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu haftaki Cuma hutbesinde konu edindiği kadınların örtünmesiyle alakalı metne “saçmalık” demiş. Allah’ın ayetlerine pervasız bir şeklide bir basın açıklamasında bu hadsiz ifadeyi kullanan CHP'in sözcüsü çirkin ifadelerinden sonra da ülkenin demokratik, sosyal ve laik bir ülke olduğuna da vurgu yapmayı ihmal etmemiş. Siz ne demokrat ne sosyal ne de laiksiniz. Eğer laik olsaydınız ne Müslüman’a ne Hristiyan’a karışırdınız. Demokrat olsaydınız insanların fikirlerine müdahale etmez, herkesin fikrini açıkça ifade etmesinden memnuniyet duyardınız.

Ey CHP! Müslüman olmadığınızı, İslam’dan ve emirlerinden rahatsız olduğunuzu açıkça dile getirin de siz de kurtulun biz de kurtulalım. Yeri geldiğinde açılışta Fatiha okuyorsunuz, yeri geldiğinde başörtülü kardeşlerim diyorsunuz, yeri geldiğinde de Allah’ın ayetlerine (haşa) saçmalık diyorsunuz. Allah aşkına siz nesiniz?

Kur’an’dan, ezandan, örtüden rahatsızsanız bunu açıkça dile getirin. Burası demokrat ve laik bir ülke ya! Merak etmeyin kimse size bir şey demez.

Her ne kadar Diyanet, CHP’yi kınamasa da biz Diyanet İşler Başkanlığı'nı kınıyoruz. Ayete saçmalık diyen bir partinin sözcüsüne, “Efendim bu sözünüz cumaya gelenleri üzmüştür” diye “aman kimse kırılmasın” tarzı açıklaması bizi daha çok üzdü. En azından şöyle diyemez miydi?

“Bir Müslüman, Allah’ın ayetlerinden rahatsız olmaz. Müslümanın giyim kuşamına Allah karar vermiştir. Müslüman olmayanların  nasıl giyinecekleri bizim konumuz olmadığı gibi Müslümanların da nasıl giyineceklerine kimsenin karışma hakkı yoktur. Hele hele Allah’ın ayetlerine saçmalık demek kimsenin haddine değildir.

Evet, bu kadar. Daha fazlasını istemiyoruz. Hadi son cümleyi yumuşatıp şöyle diyebilirdi: “Allah’ın ayetlerine laf etmek, kişinin Allah ile arasındaki bağını kesecek tehlikeli bir durumdur,” Ama demedi. Çünkü bu ülkede Müslümanlar, zaten daha fazlasını yapamıyorlar. Ama görünen o ki bunlar bizim sahamıza girmeye başlıyorlar ve sahamıza müdahale etmekten de çekinmiyorlar.

Parklarda dans edenler, sokakları meyhaneye çevirenler, sokak ortasında cinselliği savunanlar.. Tüm bunlar Müslümanların rahat yaşama alanlarını kısıtlıyor. Ve maalesef izlemekten başka bir şey yapamıyoruz. Bu durumu kabullendik. Ama iş bununla sınırlı kalmayacak gibi. Müslümanlar geri adım attıkça onlar sahalarını daha da genişletip üzerimize geliyor ve nefes alanımız daraltıyorlar. Artık biz onları rahatsız etmiyoruz onlar bizi rahatsız ediyorlar.

Yakında şu sözleri duymak mümkün olur mu acaba? (Allah korusun)

Sokakta gözüme çarpan sakallı, çarşaflı kişileri istemiyorum. Açık meydanlarda ilahilerin söylenmesini, dini programların yapılmasını istemiyoruz. Herkes dinini evde yaşasın.. gibi gibi.

Evet, İslam gerilemeyi kabul etmez. İslam yayılmacıdır. Ya biz yayacağız. Ya da ALLAH bizden alıp Avrupa’da yayacak. Seçim bizim!