7 ekimden bu yana yapılan katliamlara tepki gösterirken Türkiye'den 4 bin kişinin israil saflarında Gazze halkına yönelik katliamlara ortak olmasını kabullenemediklerini dile getiren STK temsilcileri, bu yönde geçmişte soykırım suçu işleyenlere yönelik bir sözleşmenin olduğunu ve bugün HÜDA PAR'ın yasa teklifiyle bu sözleşmenin yasallaşmasının kamu vicdanını rahatlatacağını belirterek Türkiye'de bu tür soykırım suçuna ortak olanları istemediklerini ifade etti.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan İhvan-Der Başkanı Ali Sarıhan, 7 Ekim sonrasında daha önce görülmedik bir durumla karşılaşıldığını, işgal rejiminin resmi kayıtlara göre 40 binin üzerinde Müslümanın şehid, yüzbinlerin yaralanmasına, Gazze'nin adeta harabe şehre dönüşmesine neden olduğunu belirtti.
Ali Sarıhan
"Türkiye de kalan 16 bin çifte vatandaş israil için birer asker adayıdır"
Bu katliamlardan dolayı dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de Müslümanların meydanları boş bırakmayarak basın açıklamalarıyla, yürüyüşleriyle ve boykotlarla ellerinden gelen tepkiyi gösterdiğini kaydeden Sarıhan, çifte vatandaşlık meselesine vurgu yaparak şunları söyledi:
"Devlet düzeyinde de başta Cumhurbaşkanı olmak üzere yetkililer söylem bakımından üst perdeden tepkilerini gösterdiler ve halen de 'israil, terör devletidir' diye söylemleri vardır. Dünya kamuoyu biraz daha somut adımlar beklemektedir. Bunlar, geçte olsa ticari alanda atılan adımlardır fakat zaman geçtikçe yeni şeyler öğreniyoruz. Ülkemiz vatandaşı olup ülke imkanlarından faydalanan 20 bin çifte vatandaş varmış. Bu 20 bin çifte vatandaştan 4 bininin savaş sürecinde israil ordusu bünyesinde katliamlara ortak olup kardeşlerimiz katlettiğini öğrenmiş olduk. Bunu da HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı'nın kamuoyuyla paylaşmasından öğrendik. Bu da şu demektir ki Türkiye de kalan 16 bin çifte vatandaş israil için birer asker adayıdır."
"HÜDA PAR'ın yasa teklifine meclisteki 6 partiden destek gelmesi seçmenlerinin de aynı beklenti içerisinde olduğunu gösteriyor"
Sarıhan, "Bu uzun süren bir ihmalin sonucudur. Lanetlenmiş ve katliamlarıyla nam salmış bir topluma bu kadar sayıda vatandaşlık vermenin sonradan dönüşümü böyle oluyor. Aynı zamanda israilde yaşayan 25 bin Türkiye vatandaşının olduğunu da öğrendik. Zararın neresinden dönülürse kardır mantığıyla yetkililerin bir an önce bu konuya el atması ve HÜDA PAR'ın bu teklifini dikkate alması gerekir. Nihayetinde HÜDA PAR'ın bu yasa teklifine meclisteki 6 partiden destek geldi. Bu da 6 partinin seçmeninin de aynı beklenti içerisinde olduğunu gösteriyor." dedi.
Bu yasanın kamuoyunu ve hatta dünya Müslümanlarının gönlünü rahatlatacağın söyleyen Sarıhan, "Türkiye'nin dünya ülkelerindeki konumu farklıdır, herkes umut gözüyle bakıyor. Emsal olması hasebiyle Türkiye en kısa zamanda bu lanetli topluluğa askerlik yapanları vatandaşlığından çıkarmalı, Türkiye'deki mallarını derdest etmelidir. Bu konuda halen geç kalmış değil. Biz bunu yaparsak başka ülkelerde aynı yolu izleyerek kendi vatandaşlıklarından çıkaracaklardır. Bu da onlarda büyük bir paniğe neden olacaktır." ifadelerini kullandı.
İdris Akdeniz
"Ülkemizde siyonist istemiyoruz"
İşgal rejiminin 7 Ekim'den bu yana Gazze'de düzenlediği saldırılarda kadın ve çocuk demeden binlerce insanı katlettiğini hatırlatan Mil Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanı İdris Akdeniz, "israilin soykırım saldırılarına Türkiye'den giden çifte vatandaşların da katıldıkları ortaya çıkmıştı. Bilindiği gibi Terör Çetesi İsrail'in Gazze'deki soykırım saldırılarına katılan ve Türk vatandaşlığı bulunan çifte vatandaşların, 'mal varlıklarına el koyulması, vatandaşlıktan çıkarılmasına' ilişkin HÜDA PAR'ın sunduğu kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi önergesi kabul edildi. Bunun yasalaşması durumunda diğer ülkelere de emsal teşkil edecektir." şeklinde konuştu.
Akdeniz, "Biz Mil Diyanet-Sen olarak, tüm siyasi partilere çağrı da bulunuyoruz. HÜDA PAR'ın mecliste kabul edilen bu önergesi mutlaka tüm siyasi partiler tarafında desteklenmeli, bu kanun çıkmalı ve 50 bin den fazla Müslümanı katleden israil çetesinde savaşanlara bu ceza mutlaka verilmelidir. Çünkü Mil Diyanet-Sen olarak ülkemizde siyonist istemiyoruz." diye belirtti.
Recep Güneş
"Soykırım işleyenlerin Türkiye'de ayrıcalıklı vatandaş statüsüne girmelerine hiçbir vicdan müsaade etmez"
HÜDA PAR'ın meclise sunduğu yasa teklifiyle ilgili Gazze'deki soykırımın vahşet noktasında doruğa eriştiği bu günlerde böylesi bir kararın alınmasının önemli olduğunu ifade eden Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkan Vekili Recep Güneş, Gazze için atılan her adımın yanında olduklarının altını çizdi.
Bir an önce bu yasa teklifinin, meclis yetkilisi, ana muhalefet ve muhalif partilerin kişisel çıkar ve itirazlarını bir kenara bırakarak bu konu üzerinde hemfikir olmaları gerektiğini ifadelerine ekleyen Güneş, "Eğitim Bir-Sen olarak çağrımız, bu önemli konuyla ilgili herkesin ortak noktada birleşmesi ve bu kanunun acilen meclisten çıkarılıp yasalaşmasını talep ediyoruz. Çünkü Yahudi 4 bin Türkiye vatandaşının bu soykırıma ortak olduğu kamuoyuyla paylaşıldı. Bu soykırımı işledikten sonra ellerini kollarını sallayarak Türkiye'ye gelip ayrıcalıklı vatandaş statüsüne girmelerine hiçbir vicdan müsaade etmez." dedi.
Güneş, "Türkiye soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırması sözleşmesini 9 Aralık 1948'de imza ve onaya sunmuş, 12 Ocak 1951'de yürürlüğe koymuştur. Türkiye'de var olan bir sözleşmenin yasalaştırılması ve kanun haline getirilmesi, soykırım suçunun karşılıksız bırakılmaması Türkiye'deki vatandaşları vicdanen rahatlatacağı kanaatindeyiz." ifadelerine yer verdi.
Cihat Kaplan
"Tüm partiler fikir ve ideolojilerini bir kenara bırakıp bu kanun teklifine öncelik vermeli"
Kur'an Nesli Platformu Diyarbakır İl Koordinatörü Cihat Kaplan ise israil vahşetinin tüm barbarlığıyla devam ettiğini ve Filistin'de bebekler, çocuklar, gençler, kadınlar ölmeye devam ederken maalesef tüm dünyada içimizi rahatlatacak herhangi bir kararın çıkmadığını dile getirdi.
Kaplan, "Bilindiği üzere HÜDA PAR'ın meclise sunmuş olduğu çifte vatandaşlarla ilgili bir kanun teklifi vardı. Yani Türkiye vatandaşı etiketini taşıyıp soykırımcı israil saflarında katliam gerçekleştirenler hem vatandaşlıktan atılsın hem de mal varlıklarına el konulup aile ve gençlik fonuna aktarılsın. Bu karar bizi çok sevindirdi. Gerçekten biz de bu soykırımı yapan kişilerin ellerini kollarını sallayıp ülkemizde yaşamalarını istemiyoruz."
"Unutmayalım her gün onlarca masum bebek bu canilerin kurşunlarıyla can veriyor" ifadeleriyle katliamların devam ettiğine vurgu yapan Kaplan, şunları söyledi:
"HÜDA PAR ile birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisindeki tüm partiler fikir ve ideolojilerini bir kenara bırakıp bu soykırımı gerçekleştiren caniler için ivedilikle bu kanun teklifine öncelik vermelerini ve meclis genel kurulundan geçirmelerini istiyoruz." (İLKHA)