Hafta başından beri, bir dönemin kudretli paşalarının Balyoz Davası ile ilgili karşılıklı sert suçlamalar içeren polemiğini izliyoruz. Kanaatimce gelinen nokta şudur:

Balyoz Plan Semineri`nin konu edildiği 2003 yılında Kara Kuvvetleri Komutanı olan Emekli Orgeneral Aytaç Yalman`ın Balyoz Planının bir numaralı mimarı olmaktan hüküm giyen Çetin Doğan`la ilgili açıklamalarıyla, bu konudaki son ‘gölgeli alan` bütünüyle ortadan kalktı.

Yani mahkeme kararlarından sonra bunun bir darbe planı olduğu gerçeği en üst mevkilerden gelen açıklamalarla açığa çıkmış oldu
.
Ses kayıtlarına da yansıdığı gibi, İstanbul`da yapılan Plan Semineri`nde verilen emirlerin dışına çıkılmış, konusu Yunanistan tehdidi olan seminer, bu kapsamdan çıkarılarak bir ‘iç tehdit` alanına yönelmiş, Emasya uygulamasıyla bir darbe hazırlık planına dönüşmüştür.

Mahkemelerin verdiği kararlar zaten böyleydi.

Mahkeme kararlarını dönemin tepe yöneticilerinin onaylaması bu meseleyle ilgili ‘arta kalan şüpheleri` de giderecek niteliktedir.

MHP`den milletvekili adayı yapılan Engin Alan`ın "komutanım önce şu liderleri bir toplayalım" dediği, bir başka omuzu kabarık generalin "İstanbul`un üzerine çökerim" diyerek coşku verdiği, gerçek isimlerle okul müdürlerine kadar kime ne tür işlemler yapılacağının tespit edildiği, yüzbinlerce kişiyi stadyumlara doldurma planlarının yapıldığı ses kayıtları sözünü ettiğim.

Aytaç Yalman diyor ki: "Bu seminer, emre aykırı olarak yapılan, muaşeret kurallarına uymayan, amacını ve haddini aşan bir kahramanlık gösterisinden başka bir şey değildir."

Ne kadar açık değil mi?

Yalman`ın bu açıklamaları üzerine dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök`ün O`nu teyit eden şu değerlendirmesi geldi.

"Aytaç Paşa doğru söylemiş. Her şey ayan beyan ortada. Sanık avukatları, dava boyunca ‘cambaza bak` havasıyla hareket etti. Aytaç Paşa`yla beni ortaya sürdüler."

Bu da o kadar açık öyle değil mi?

Çetin Doğan ise, Yalman`ın suçlamaları üzerine şu yanıtı verdi: "Aytaç Yalman senaryo göndermiş seminere. Seminerde bunu oynamayın demedi. Başka zaman oynayın dedi. TSK`de emir komuta zincirine isyan etme hakkı yoktur. Başıbozukluk söz konusu değildir. Orası Yeniçeri Ocağı değildir"

Bu açıklamalar üzerinden meselenin analizini yaparsak şunları söyleyebiliriz.

-Çetin Doğan, TSK`de görev aldığı süre boyunca ‘içindeki darbecilik hevesini` her daim diri tutmuş birisi olarak biliniyor. Bu yüzden Balyoz belgeleri ortaya çıktıktan sonra meşru, sivil ve seçilmiş hükümetlere saygılı bir komutan olduğu imajını yaymayaçalışmasının hiçbir kıymeti yoktur.

-Doğan`ın görev süresinin sonları, Ak Parti hükümetinin ilk kuruluş yılına denk gelir. Daha görevde iken, TSK içinde hükümetin alaşağı edilmesi konusunda en şahin tutum izleyen generallerden biri olmuştur. Bunu, kendisinin de katıldığı 2002 Aralık Şurasında Şura gündemini belirlemek isteyen dönemin Başbakanı Abdullah Gül`e bütün saygı sınırlarını da aşarak ‘sen` diye hitap etmesinden ve hükümet aleyhine büyük bir yaygara kopararak Şura toplantısının havasını değiştirmesinden biliyoruz.
 
-Emekli Orgeneraller Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman`ın o günkü şartlarda hangi düşünceyle hareket ettikleri de şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Şöyle ki;

2003 şartlarında Çetin Doğan ve kendisi gibi düşünen subayların Laiklik ve Atatürkçülük üzerinden büyük bir mahalle baskısı yaptığı ve alternatif düşünceleri bu kavramlar üzerinen baskıladığı belli oluyor. Balyoz Plan Semineri`nde konuşulanların böyle bir iklim içerisinde TSK`ya dayatıldığı anlaşılıyor.

Önceki gün Yalman`ın Doğan`a yönelik suçlamalar yaparken "Ben daha çok vatanseverim, Cumhuriyetin değerlerini özellikle laikliği ve Atatürk`ün mirasını en iyi ben koruyabilirim" kompleksiyle hareket ettiklerini söylemesi bu ‘mahalle baskısının` açık bir işareti.

Gelinen noktada şurası daha iyi anlaşılıyor.

Özkök ve Yalman, 2003 şartlarında hem ‘bunlar Laiklik ve Atatürkçülüğün zaafiyete uğramasına göz yumuyorlar" suçlamasına maruz kalmamak için bu mahalle baskısından korunmaya çalışmışlar, hem de Balyoz Plan Semineri`nin yasa dışına çıkmasına engel olmak için uğraşmışlar.

Bu haftanın ilk günlerine damga vuran "paşalar kavgasının" özü budur.

Hala Balyoz darbe planı ile ilgili şüphesi olanlar varsa Adalet Bakanı Sadullah Ergin`in sorduğu soruyu tekrarlamış olalım
.
"Peki 60 yıldır bu ülkeye darbe ve müdahaleleri leylekler mi getirdi?"

Haber 7