ŞÜKRÜ GÜNDÜZ / DOĞRUHABER
Allah-u Teâlâ’nın bir misyon ve görev olarak Müslüman her bireye yüklediği iyiliği emredip kötülükten menetme emri olan Emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münker’i nasıl yapmamız gerekiyor? Müslüman her bireyin vazifesi olan bu görev nasıl yerine getirilmelidir? Bu görev yerine getirilirken nelere dikkat edilmesi gerekiyor?
İslam toplumunun en belirgin vasfı; iyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymaktır. Allah-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de Müslümanların bu özellikte bir toplum oluşturmasını emrederek şöyle buyurmaktadır: “Sizden, hayra davet eden, emr-i bi’l-ma’rûf ve nehy-i ani’l-münker yapan (iyiliği emredip kötülükten men eden) bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran 104) Bir başka ayette de “Siz insanlık için (tarih sahnesine) çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz, iyiliği emreder kötülüğü yasaklarsınız/engellersiniz.” (Al-i İmran 110) buyurmuştur.
İYİLİĞİ EMRETMEK KÖTÜLÜĞÜ MEN ETMEK BİR GÖREVDİR
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Beşer, unutulan farz olan Emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münker misyonunu gazetemize anlattı. Kur’an-ı Kerim’de emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münker’in bir emir olarak yer aldığını belirten Prof. Dr. Beşer, “Kur’an-ı Kerim bize emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münker’i emrediyor. ‘Aranızda iyiliği emreden bir ümmet bulunsun” diyor. Bu işi yapacak bir grup olsun. Ve bunlar işi bilerek yapsınlar. Allah bunu emir kipiyle istiyor. Başka ayetlerde yine bu emir var: “Mü’min erkekler ve mümine kadınlar birbirlerinin velisidirler. İyiliği emreder kötülükten nehyederler.” Bunu hem erkek hem kadın yapar ve birbirlerine destek olurlar. Emri bil maruf, Kur’an-ı Kerim’de sürekli emir olarak geçer. Bundan anlıyoruz ki, iyiliği emretmek âmir olmayı gerektirir. Nasihat aşağıdan yukarı doğru olunca dikkate alınmaz. Emreden insan bir şekilde emrettiklerinin üstüne çıkmalı. Bilgisiyle, mali imkânlarıyla ya da idari konumuyla. Allah (CC) Peygamberleri gönderirken her birini kendi zamanlarının yükselen değerlerinin üstüne çıkarmıştır. Hz. Musa ile sihirleri iptal ettirmiş, Hz. İsa’yı hastalıkları tedavi ile üste çıkarmış. Efendimizi (SAV) de zamanın şiirine, edebiyatına Kur’an-ı Kerim’le üste çıkarmış. Emri bil maruf bir şekilde üstün olmakla yerine getirilebilir” diye konuştu.
EMRİ Bİ’L-MARUF NEHYİ ANİ’L-MÜNKER FARZDIR
Bu emrin farz-ı kifaye olduğunu belirten Prof. Dr. Faruk Beşer, “Bu işi beceriyorsan, bunun ehli isen her fırsatta hakkı söylemen gerekiyor. Bu dini isterse Allah kendisi yerleştirir, ama Allah bu görevi insanlara bırakmış. Allah bu dini anlatacaksınız ve yapacaksınız diye bize emrediyor. Dolayısıyla emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münker çok önemli bir vazifedir. Emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münker kesinlikle olmalı ama bu işi ehli olan yapmalı ve gereği gibi yapmalıdır. Efendimiz (SAV), “Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım edin” diye buyuruyor. Kötülük ve haksızlık yapana, sen ne yapıyorsun diye engel olabiliriz. Münker olan yerde emri bil maruf da yapılmaz, önce o münkeri ortadan kaldırmak lazım. ‘La ihale illallah’ derken bile biz önce münkeri ortadan kaldırıyoruz, sahte ilahları siliyoruz. İmam-ı Rabbani ‘La ilahe illallah’ı anlatırken, önce bütün ilahların ‘la’ süpürgesiyle süpürüp atıldığını ve ondan sonra ‘illallah’ dendiğini söylüyor. Bir yerde emri bil maruf, bir yerde nehyi anil münker öncelikli olabilir. Emri bil maruf, nehyi anil münker’in hükmü açısından usulde şöyle bir kural var. ‘Başka anlama geldiğine dair bir karine bulunmayan emir vucüb icab eder’. Emri bil maruf nehyi anil münker, farz-ı kifayedir; ayette de Allah, herkes böyle olsun demiyor. İçinizden bir grup olsun diye buyuruyor” şeklinde konuştu.
KIRMADAN DÜZELTMEK ÇOK ÖNEMLİDİR
Bu farzı yerine getiren kişinin karşıdaki insanı kırmadan yapmasının faydalı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Faruk Beşer, “Emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münker, bir kabiliyet ve bilgi meselesidir. Onun için Allah, seçilen bir ümmet olsun diyor. Bazı insanlar vardır en kötü şeyleri bile anlatırken sizi kızdırmazlar. Bazı insanlar da vardır ki iyi bir şey anlatırken bile sizi kızdırabilirler. Hem işi bilmek hem de kabiliyetli olmak gerekiyor. Bazı insanlar bilirler ama kabiliyetleri olmaz. Bazılarının da kabiliyeti vardır, bilgisi olmaz. Emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münkerde karşınızdakini kırmamaya çalışmak esastır. Yeri gelir bir sert bakış etkili olur. Karşıdaki insan ‘ayıp oldu herhalde yanlış bir şey yaptım’ diye düşünür. Sözde özgürlüklerin edebiyatının yapıldığı ve yükselen bir değer olarak görüldüğü bir yerde sokakta birini uyarmaya kalkarsanız sizinle kavga edebilir. Bunu, özgürlüğüne(!) müdahale sayar. Daha kötü durumlar da ortaya çıkabilir. Bu bilincin olması çok önemlidir. Müslüman her bireyin bunu bir görev olarak yapması gerekiyor. Emri bi’l-maruf nehyi ani’l-münker sadece söz ile olan bir şey değildir. Hal dili kal dilinden daha etkilidir derler. Bir yerde halinizle de bunu söyleyebilirsiniz” dedi.
İSLAM, EMRİ Bİ’L-MARUF NEHYİ ANİ’L-MÜNKER’DER İBARETTİR
İslam’ın iyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmekten ibaret olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Faruk Beşer, “İslam, Emri bi’l-maruf, nehyi ani’l-münker’den ibarettir. Allah bunu emrediyor. Peygamber Efendimiz (SAV) hayatı boyunca bunun için çalışıyor ve bunu emrediyor. Herkes ‘bana ne derse’ toplum nasıl ıslah olabilir ki? Toplumdaki yanlışları kim önleyecek? Toplumun ıslahı emri bil maruf’tur yani temsil bil maruftur. İslam yalnız başına yaşanmaz. İslam, büyük bir cemaattir. Bir imamınız ve cemaatiniz olacak. Bunlar, her kimse bir araya gelip ne yapabiliriz demelidir. Burada bir münker yayılıyor bunu nasıl önleyebiliriz? Bir sohbet halkası kurmakla mı, sohbetler tertip etmekle mi? Ev ev dolaşıp birer hediye götürüp ufak bir şey anlatmakla mı? Bunlar konuşulur ve ne yapılmasına karar verildikten sonra ilmi olan insanlara bunu anlatırlar ve böyle bir faaliyete başlarlar. Mesela bir yerde sigarayı bıraktırma faaliyeti olabilir, bir yerde tesettürsüzlüğü önleme faaliyeti olabilir, bir yerde içki satışını önleme faaliyeti olabilir. Her yerde farklı bir şeyler yapılabilir. Her yere uygun bir şey belirlendikten sonra bu uygulanır. Ama en önemlisi, cehalet münkerini ortadan kaldırmanın yolları aranır” diye konuştu.