Sıcak havanın bunaltıcı seviyeye yükseldiği bugünlerde ihmal edilen sıvı tüketimine karşı uyarılarda bulunan Prof. Dr. Mehmet Tahir Gökdemir, yaz aylarında yeteri kadar su tüketilmediğinde vücutta oluşan zararları İLKHA’ya değerlendirdi.

 Suyun önemine dikkat çeken Gökdemir, “Su, her zaman için önemli bir tüketim ürünüdür. Vücudumuzun ortalama yüzde 65'i sudan oluşmaktadır. Su aslında aldığımız diğer gıdaların çok daha fazla önemlidir. Suyun önemi ise, bir insan yemek yemediği zaman belki günlerce hatta aylarca yaşayabiliyor. Ancak su konusunda 3 veya 4 gün gibi kısa bir süreyle sınırlıdır. Su içilmediği takdirde en fazla 4’üncü günde insan hayatını kaybeder. Yaygın olarak bilinen 'su hayattır', 'su gibi aziz ol' gibi kavramlar öteden beri boşuna söylenmediğini anlayabiliyoruz.” dedi.

“Yeteri derecede su alınmadığı zaman mental olarak insanın algılama kapasitesi düşüyor”

Sıcak aylarda vücuda yeteri miktarda su verilmediğinde oluşacak zararlar hakkında bilgi veren Gökdemir, “Yaz aylarında özellikle sıcak zamanlarda, sıcak iklimlerde ve sıcak mevsimlerde suyun tüketiminin daha fazla olması gerekir. Çünkü vücudumuz normalden biraz daha fazla suyu tüketir. Dışarıya atar. Özellikle terleme ile vesaire ile çok daha fazla bir şekilde vücudumuz suyu kaybettiği için nispeten biraz daha fazla su tüketimine dikkat etmek gerekiyor. Su, öncelikle tüm sistem organlarımızı etkiliyor. Suyun başlıca mental kapasitemiz üzerinde çok önemli bir etkisi var. Yeteri derecede alınmadığı zaman mental olarak insan, kütleşmesi yani algılama kapasitesi düşüyor. Bilinç düzeyinde bazı karmaşalar meydana geliyor. Trafik kazaların oluşması susuzluktan çoğunlukla meydana gelebiliyor. El işiyle ilgili bazı durumlarda hatalar yapılabiliyor. Ezberleme kapasitesi öğrencilerde azalma görülebiliyor. Su tüketimi yeterli olmadığı zaman bu gibi mental düzeyde azalma meydana gelebiliyor.” ifadelerini aktardı.

“Göz, burun, kulak gibi organlarının üzerinde de yeterli miktarda su alınmadığı zaman olumsuz etkileri var." diyen Gökdemir, "Özellikle tükürük üzerinde de önemli bir etkisi var. Yeterince tükürük sargılanmadığı zaman hem sindirimin yeterince yapılamaması hem de ayrıca bağırsak ve mide hareketlerimizin yeterince olmaması nedeniyle kabızlık meydana gelebilir. Ayrıca mide bağırsak hasarları bakımından da bazı komplikasyonlar ortaya çıkabiliyor yeterince su alınmadığı zaman. Bunun dışında ne başlıca böbreğimiz yeterince su alınmadığında, başta böbrek taşları olmak üzere böbrek yetmezliği oluşabilir. Karaciğer ve hormonal yapımız olumsuz etkilenebiliyor. Dolaşım bozukluğumuz üzerinde de eksi var. Tromps dahil olmak üzere bazı komplikasyonlara da neden olabilmektedir. İnme gibi durumlara yakınlık oluşturabilmektedir. Özellikle kadınlarda biraz yağ oranı olan insanlarda sediment oluşmasını daha da hızlandırabilmektedir. Bununla berber eklem sıvılarımız bunların hepsinin miktarında azalma olacağı için eklem kıkırdaklarında çabuk aşınma ve eklem ağrıları, kas ağrıları meydana gelebilmektedir.” diye konuştu.

“Su, insanın sadece biyolojik yaşamı için değil"

Gökdemir, özellikle sıcak havalarda ihtiyacın altında tüketilen sıvının insan cildinin kırışlığa sebebiyet verdiğini vurgulayarak, “Yeteri miktarda su almayan insanlarda cildi yaşının gerektiğinden daha fazla göstermektedir. Cilt kırışıklığı meydana gelmektedir. Yeterli su alınmadığı zaman turgor dediğimiz basınç azalır ve turgoru azaldığı için cilt kırışıklığı meydana gelmektedir. Göründüğünden daha fazla yaşlı bir şekilde görünebiliyordur. Genel olarak su, insanın sadece biyolojik yaşamı için değil, aynı zamanda sıhhatli bir şekilde ve görsel olarak da güzel görünebilmesi için yeterli miktarda alınması gerekiyor. Bir insan ortalama olarak yaz aylarında en az günde 10 bardak su içebilmelidir. Yani en az 2 buçuk litre su tüketilmelidir.” şeklinde belirtti.

Şeker içeren içeceklerin günlük tüketilmesi gereken su ihtiyacının dışında tutulması hususunda uyarıda bulunan Gökdemir, “Su ihtiyacını meyvelerin içinde barındığı sular haricinde tüketmek lazım. Sebze ve şekerli olmayan içeceklerden aldığımız suları da ayrı tutarak su ihtiyacını karşılamak gerekir. Şekerli içeceklerde ozmotik özelliğinden dolayı aldığı volüm çıkardığı volümden daha azdır. Dolayısıyla içtiğimiz şekerli içecekleri su ihtiyacı haricinde tutarak günlük tüketilmesi gereken suyu tüketmeliyiz. Bu aynı zamanda meyve ve meyve suları için de geçerlidir. Ancak sebzeler için geçerli değildir. Sebzeyi yiyebilecek kadar yenilebilir. Çünkü sebze içerikleri gazlı früktoz (meyve şekeri) içermediğinden dolayı çok faydalıdır. Aynı zamanda su oranımızın bir kısmını da karşılamaktadır.” dedi. (İLKHA)