Yaklaşık 99 yıl önce İstiklal Mahkemeleri tarafından şehid edilen Şeyh Said Hazretlerinin şehadetini konu alındığı basın açıklamasında 8 ayı aşkın süredir Gazze'de devam eden soykırım, siyonist işgal rejimine finansal destek sağlayanlara karşı başlatılması gereken eylemler ve geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da gerçekleştirilen protesto eylemine dil uzatma cüreti gösterenlere 6-8 Ekim olaylarındaki Vandalizm ve yağmalama hatırlatması yapıldı. Diyarbakır merkez Kayapınar ilçesi Yenihal Köprülü Kavşağında düzenlenen programda selamlama konuşması yapan Şehitler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik, Şeyh Said kıyamı ve şehadetini aktararak batının dün ve bugün yaptığı katliam ve zulümlere dikkat çekerken yerli işbirlikçilerin ikiyüzlü tutumlarına vurgu yaptı.

"İZZETTİN KASSAM TUGAYLARI BATI HAYRANI KURULUŞ VE DERNEKLERİN KİRLİ YÜZÜNÜ DÜNYAYA TANITTI"

Batının yıllarca yaptığı zulmü çok güzel bir şekilde kamufle ettiğini kaydeden Çelik, "1700'lü yıllarda başlayan sömürgecilik gerek Asya gerek Afrika kıtasında ve gerek diğer İslam ülkelerinde yaptıkları işgalde haddi hesabı olmayan katliamlara imza attılar. Bu yapmış oldukları katliamı hep demokrasi adına yaptıklarını söylediler ve bunu süsleyerek dünya kamuoyuna sundular. Yakın tarihimize baktığımızda Amerika Irak'ı işgal ettiği zaman dönemin dışişleri bakanı 'Irak'ta 500 bin çocuk öldürüldü ama demokrasimiz ve hedeflerimiz gerekliydi' diyecek kadar alçalmıştı. Suriye'de 3 milyona yakın insanı öldürdüler." şeklinde konuştu.

“BATI, ENDÜLÜS'TE NE İSE ŞİMDİ DE AYNIDIR VE İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAMIŞTIR”

Filistin'de süregelen 100 yıllık bir savaşla yüzbinlerce insanın katledilip yerinden yurdundan edildiğini; İngiltere, Amerika, Almanya, Fransa ve müstemleke ülkelerin yardımıyla Filistin coğrafyasının kan gölüne çevrildiğini ifadelerine ekleyen Çelik, şunları söyledi: "Batı, Endülüs'te ne ise şimdi de aynıdır ve insanlıktan nasibini almamış toplumdur fakat kendini çok güzel bir şekilde pazarlayabiliyor, algı operasyonlarıyla insanları manipüle edebiliyor. Neredeyse işgal edilmemiş İslam coğrafyası yok. Ya kültürel ya da fiziki işgal edilmiş ama İzzettin Kassam Tugayları hem batının hem de ülkemizde batı hayranı olan sözüm ona sivil toplum kuruluşları, vakıf ya da kadın derneklerinin kirli ve aşağılık yüzünü 7 ekimde dünyaya tanıtmış, ortaya çıkarmıştır. Hatırlarsanız yalın ayaklılar, aç insanlar Afganistan'da Amerika'yı def ettikten sonra tüm dünyada tek elden düğmeye basılmış gibi hep aynı sözü söylediler. Türkiye'deki ipliğini onlara bağlamış sanatçılar; kadın, çocuk ve insan hakları dernekleri 'Afganistan'da başta kadın ve çocuk hakları olmak üzere ciddi endişelerimiz var' derken Filistin'de öldürülen 30 binden fazla kadın ve çocuk için bir gün endişe duyduklarını söylemediler."

"6-8 EKİM OLAYLARINDA BİNLERCE BİNAYI ATEŞE VEREN O AŞAĞILIK İNSANLAR, GÖĞSÜ İMAN DOLU GENÇLERİMİZİN PROTESTOSUNU VAHŞET OLARAK DEĞERLENDİRİYOR"

Çelik, "Onlar diyor ki ülkenizi işgal edeceğiz, sizi öldüreceğiz, dininize hakaret edeceğiz ve siz protesto dahi etmeyecek, sesinizi çıkarmayacaksınız. Sesinizi çıkardığınız andan itibaren bizi yaftaladıkları şey; 'bunlar gerici, şiddet yanlısı, katildir' ifadeleridir. HAMAS'ın başlattığı bu mücadele israile uşaklık edenler dışında insanlığını ve vicdanını yitirmemiş tüm halkları ayağa kaldırdı. HAMAS, dünyaya yeni bir perde açtı. Bütün dünya HAMAS'a insanlık borçludur." diye belirtti. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da gerçekleştirilen protesto gösterisine de değinen Çelik, "Yaklaşık 3 aydır dünya basınında 'Üçüncü dünya savaşının ayak sesleri geliyor' diye bir algı oluşturmaya başlıyorlar ve bunu yapacaklar çünkü kana doymuyorlar. Yahudileri yaptıkları ayinlerde içtikleri, katlettikleri çocukların kanıdır. Ülkemizde Yahudi havralarının altından çıkan o kanlı çocuk cesetleri asla konuşulmadı. Şimdi o katliamları konuşmayanlar, 6-8 Ekim olaylarında sözde demokratik haklarını kullanarak her tarafı yakıp yıkan, onlarca kardeşimizi şehid eden, binlerce binayı ateşe veren o aşağılık insanlar ve gezi olaylarında ülkeyi savaş alanına çevirenlere sesini etmeyenler; bugün göğsü iman dolu gençlerimizin starbucks, mcdonald's, burger kingi protesto etmesini vahşet olarak değerlendiriyorlar." ifadelerine yer verdi.

"BURADAKİ YERLİ YAHUDİ VE SİYONİSTLER İSRAİLLE AYNI PROPAGANDA DİLİNİ KULLANIYOR"

Çelik, "Yularlarını elde tutan israil nasıl ki kendilerine karşı çıkan herkesi nazi olarak değerlendiriyorlarsa buradaki yerli Yahudi ve siyonistler aynı propaganda ve dili kullanıyor. Bu gençler Allah'tan korkan, peygamberden utanan, bırakın insanları hayvanlara dahi zarar vermekten imtina eden pırlanta gibi gençlerdir. Bunlara mı laf söylüyor, şiddet yanlısı diyorsunuz? Asıl vahşiler, şiddet yanlısı, satılmışlar sizlersiniz. Sizlerin bize hiçbir şey söyleme hakkınız yok. Biz sizleri çok iyi tanıyor biliyoruz. Biz İslami ve vicdani hakkımızı kullanıyoruz. Filistin'de kardeşlerimiz vahşice katledilirken hiç kimse bizim sıcak yataklarımızda yatmamızı beklemesin. Elimizden ne geliyorsa onu yapacağız." dedi.

"ONLAR ASLA İNGİLİZ AJANI VEYA HAİN DEĞİL, ÖNÜMÜZÜ AYDINLATAN RABBANİ ALİMLERDİR"

Bundan 100 yıl önce İngiliz, Fransız, İtalyan ve diğer vahşi batılı ülkeler tarafından yurdun dört bir yanı işgal edildiğini, İslami ve insani değerlere saygıları olmayanların İslam'a ve Müslümanlara savaş açarak binlerce insanı katlettiğini belirten Çelik, neticede verilen kurtuluş savaşında alimler, seyyidler, seydalar, nene hatunların mücadele ettiğine dikkat çekti. Çelik, "Ülkemizi işgal eden batılı güçleri def edip kovdular ama maalesef batılı ülkelerin yapamadığını ve başaramadığını sonradan gelenler yapmaya başladı. İngiliz, Fransız ve Almanları bu topraklardan def eden halkımız maalesef sonradan bir İngiliz, Alman, Fransız gibi yaşamaya ve giyinmeye zorlandı ve katledildi. Hatta bu bölgede çok vahşi katliamlara düçar oldular. Bu gidişatı gören Şeyh Said Efendi ve yarenleri İslam'ın emir ve ahkamını istemek için zamanında mektup ve telegraflar çekti. Netice alınmayınca kıyam yoluna başvurdular. Cenab-ı Allah Cellecelaluhu onlara şehadeti nasip etti." dedi. Şeyh Said ve yarenleri Müslümanların gönlünde seyyid, şehid, rehber ve önder olduğunu sözlerine ekleyen Çelik, "Onlar asla İngiliz ajanı veya hain değillerdi. Onlar önümüzü aydınlatan rabbani alimlerdir. Onların şehadetini tebrik ediyor ve Cenab-ı Allah'tan bizleri onların yolundan ayırmamasını diliyoruz." ifadelerini kullandı.

"BATI'NIN PALAZLANDIRDIĞI İKTİDAR, İSTİKLAL MAHKEMELERİ ELİYLE BİR ZULÜM FURYASINA DÖNÜŞMÜŞTÜ"

Çelik’in konuşmasının ardından basın açıklamasını Peygamber Sevdalıları Vakfı adına Yetimler Vakfı Genel Koordinatörü Cemil Cahit Ünsal okudu.  Aradan 99 yıl geçmesine rağmen Şeyh Said Hazretleri ve onun sadık ve de fedakâr 46 arkadaşının unutulmadığını söyleyen Ünsal, o dönemde yaşananlara dikkat çekerek şunları kaydetti: "Tarihler 29 Haziran 1925'i gösterdiğinde sadece bu şehir değil, bütün bir coğrafyamız yasa boğuldu. İhanet, kumpas ve İttihat Terakki'nin sinsi ayak oyunlarıyla dolu olan bir süreç, 1925'in haziranında acı bir hadise ile sonuçlandı. Kürdistan coğrafyasının, İslam ile yoğrulmuş bu kadim toprakların yetiştirdiği mümtaz bir şahsiyet, 46 dava arkadaşıyla darağacına çıkarıldı. Kıyamı, fedakârlığı, din ve milletinin istikbali için gösterdiği mücadele ile bilinen Şeyh Said Efendi, şehid oldu." Ünsal, "99 yıl önce bu halkın yiğitleri için sıra sıra, art arda darağaçları kurulmuştu. 1925'in haziranı Müslüman Kürd halkının ciğerlerini dağlamıştı. Kimileri dizlerini dövüp ağıtlar yakarken kimileri de idam sehpasına çıkarılan âlimlerimizin ölümüne alkış tutmuştu. Batı'nın palazlandırdığı iktidar sahipleri, bir milleti dönüştürmek için o halkın önderlerini katletmekle işe başlamış, süreç İstiklal Mahkemeleri eliyle şarktan garba bir zulüm furyasına dönüşmüştü. O gün yaşanan büyük acıları dünya ise sadece seyretmişti. Çünkü katledilenler Müslümanlardı. İdam fermanı çıkarılanlar, Müslüman milletin Şeyhleri, Âlimleriydi." dedi.

"SİYONİST İŞGAL VE VAHŞETİN, ONLARA YANDAŞLIK YAPAN KİŞİ VE KURULUŞLARIN DA KARŞISINDAYIZ"

7 Ekim sabahı Aksa Tufanı Operasyonuyla başlayan Gazze direnişine de vurgu yapan Ünsal, "9 aydır Gazze'de masum insanlar sırf Müslüman oldukları için, mukaddes belde Kudüs'ün işgaline razı gelmedikleri ve Mescid-i Aksa'dan vazgeçmedikleri için katlediliyor. Her gün bebekler, çocuklar, kadınlar öldürülürken bütün dünya yine sadece seyrediyor. Tıpkı Arakan'da Budist, Afganistan'da Amerikan, Halepçe'de Saddam'ın zulmünü izledikleri gibi." ifadelerini kullandı. Müslümanların özellikle işbirlikçileri eliyle katledilmelerinin küresel güçleri memnun ettiğini, zira İslam ve Müslümanların bu sömürü düzenin karşısında duran tek büyük güç olduğunu sözlerine ekleyen Ünsal, batılılar için İslami uyanışın büyük bir inkılabı beraberinde getireceğinin altını çizdi. Ünsal, "Bizler 9 aydır meydanlardayız. Gücümüz ve imkânlarımız nispetinde Gazze'deki zulmün son bulması için gayrette bulunuyoruz. Zulme direnen Filistinli mücahitlerin ve onlara destek veren tüm kesimlerin yanındayız. Dolayısıyla siyonist işgal ve vahşetin, onlara yandaşlık yapan kişi ve kuruluşların da karşısındayız." şeklinde konuştu.

"MÜSLÜMANLAR GAZZE'DEKİ VAHŞETE FİNANSAL DESTEK SAĞLAYANLARA KARŞI GÜÇLÜ EYLEMLER BAŞLATMALIDIR"

siyonizmin ve onların büyük destekçisi küresel emperyalizmin sadece Gazze'de cephe açmadığını vurgulayan Ünsal, "Filistin'de bedenlerimizi parçalayanların, diğer coğrafyalarda gençliğin zihnini işgale giriştiğini de görmekteyiz. Ne Gazze'nin ne Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın işgaline ve ne de siyonizmin kültürel soykırımına asla izin vermeyeceğiz. Bu minvalde yapılan tüm meşru ve haklı eylemleri destekleyeceğiz." diye belirtti. Gazze'deki vahşete finansal destek sağlayanlara karşı yaygın ve çok güçlü eylemler başlatılması gerektiğine dikkat çeken Ünsal, geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da gerçekleştirilen protesto olayına işaret ederek siyonist vahşete destek verme cüretinde bulunanlar ile protesto gösterilerine dil uzatanlara önemli mesajlar verdi. Konuşmasını "Buradan, aylardır yaptığımız çağrıyı yineliyoruz" ifadesiyle sürdüren Ünsal, "Bütün Müslümanlar ve vicdan sahibi tüm hür insanlar; siyonist işgal rejimine, soykırımcı ortakları devletlere ve Gazze'deki vahşete finansal destek sağlayanlara karşı yaygın ve çok güçlü eylemler başlatmalıdır. Hâlihazırda bu eylemleri yapanları desteklediğimiz gibi, bundan sonra da haklı ve meşru eylemleri desteklemeye devam edeceğiz." ifadelerine yer verdi.  (İLKHA)