Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, Halkların Demokrasi Partisi`nin (HDP) Öcalan ve Kandil`in direktifiyle kurulmuş bir parti olduğunu söyledi.
HDP`nin ulusal solcuların ve Kemalistlerin bir projesi olduğunu ve Ergenekoncuların planlarıyla da bir örtüşme gösterdiğini belirten Güçlü, "HDP, Ulusal Solcu ve Stalinist bir partidir. Kürtlerin, Alevilerin, Liberallerin, İslamcıların partisi değildir." dedi.
İbrahim Güçlü, Halkların Demokrasi Partisi`ni (HDP) değerlendirdi. HDP`nin kuruluşunun gündeme geldiği aşamadan itibaren, BDP içinde de huzursuzlukların baş gösterdiğinin kamuoyu tarafından bilindiğini ifade eden Güçlü, BDP içindeki tepki ve huzursuzlukların ise mahalli genel seçimlerde Türkiye`nin batısında HDP`nin ve onların deyimiyle Türkiye`nin doğusunda BDP`nin seçime katılmasına karar vermekle bastırıldığını belirtti.
Ama HDP`nin genel seçimlere tek başına girmiş olmasına karar verilmesinin, bu huzursuzluğa son vermiş olmadığını dile getiren Güçlü, bu huzursuzluğun, Öcalan ve Kandil vesayetinden dolayı bastırılmış olduğunu `sağır sultanın` bile duyduğunu vurguladı. Çünkü bu kararın BDP`nin hayatına son verdiğini ve HDP, legal alanda BDP`liler ve Apocular için tek alternatif parti seçeneği olduğuna dikkat çeken Güçlü, bu konuda da `gün doğmadan neler doğar` demenin yanlış olmayacağını kaydetti.
HDP`nin Kürtlerin bağımsız örgütlenmesine son verme stratejisi olduğunu savunan Güçlü, günümüzde de Kürt solcuları dışında Kürt liberallerinin, Kürt İslamcılarının da kendi bağımsız örgütlerini oluşturmaya çalıştıkları bir sürece girilmiş durumda olunduğunu söyledi. HDP`nin kuruluşunun, bu konseptin son bulması, eski çizgiye, Kemalistlerin Kürtleri örgütsüzlüğe mahkûm ettiği döneme dönmek anlamına geleceğini ileri süren Güçlü, HDP`nin aynı zamanda Kürt ulusunun kaderinin Türklere terk edilmesi projesi olduğunu ifade etti.
"Kürtler, kendi kaderlerini kendi iradeleriyle tespit edeceklerdir. Bu iradeleri de yapılandırdıkları, oluşturdukları örgütlerle olacağı dünyanın diğer milletlerinin tecrübeleriyle de açığa çıkmış bir sorundur." diyen Güçlü, şöyle devam etti: "HDP ise Kürtlerin kaderini Türklerin eline terk etme konsepti ve örgütlenmesidir.
Kemalist Türk ulus devletinin yaşatılmasının ve devam ettirilmesinin; Kürtlerin ikinci sınıf bir topluluk olmaya devam etmesi; Kürtlerin hükümranlık, iktidar olma, kendi kendini yönetme hakkının engellenmesidir. Bu yapılanma, Öcalan`ın, üniter Kemalist devleti savunmasına, `Demokratik Cumhuriyet Tezine` tamı tamına uygun bir gelişmedir. Ama bu Öcalan`ın stratejisi değil bir derin devlet projesidir."
HDP`nin ulusal solcuların ve Kemalistlerin bir projesi olduğunu ve Ergenekoncuların planlarıyla da bir örtüşme gösterdiğini belirten Güçlü, "HDP, Ulusal Solcu ve Stalinist bir partidir. Kürtlerin, Alevilerin, Liberallerin, İslamcıların partisi değildir. Her siyasi çevre HDP`yi kendisine göre tanımlamaktadır. Bazılarına göre HDP Kürtlerin ve Türklerin partisidir. Bu tez yanlıştır.
HDP, Türk rasyonelleri içinde kurulan ve beyni Türk olan bir partidir. O bakımdan Öcalan istedi diye HDP Kürt partisi olmaz. Sadece Kürtler, partinin tabanı, hamalı olabilir. Parti, karakteri gereği her şeyi araçsallaştırdığı gibi Kürtleri de araçsal olarak ele alıyor ve alacak.
HDP, Alevilerin de partisi değildir. Çünkü HDP tanrı tanımaz bir örgüttür. O zaman nasıl mezhepleri tanır." dedi.
HDP`nin demokrat ve liberal bir parti olmadığını ifade eden Güçlü, PKK`ye ve Öcalan`a yönelik bir eleştiri sahibi de olmadıklarını vurguladı. Öcalan ve Kandil`in direktifiyle kurulmuş bir parti olduğunun altını çizen Güçlü, şunları söyledi: "Bu parti Kandil`den beslenmektedir ve oradan finanse edilmektedir.
BDP`den bile daha bağımlı bir partidir. Bu nedenle de çıkarcı ve güdümlü bir partidir. HDP, İslamcıların partisi hiçbir zaman olamaz. Çünkü HDP, tanrı tanımazların partisidir. Bir hanım İslamcının, HDP`de lider sultası olmadığı için orada olduğunu söylemesi oldukça garip, anlaşılmaz bir durumdur.
HDP, tek lider, tek ideoloji, tek parti egemenliğini ve diktatörlüğünü savunmasına rağmen nasıl oluyor da lider sultasına sahip değil, bunu anlamak oldukça zor. Bu İslamcı da, `Öcalan İslamcısı mı?` diye sormaktan kendimi alıkoyamıyorum. HDP`nin PKK`nın diktatörlüğünün ve cumhuriyetinin bir araçsal yapısı ve emanetçi bir örgüt olduğunu bize anlatıyor.
HDP, Kürtlerdeki çoğulculaşmanın, demokratikleşmenin, değişimin önüne geçme aracıdır. HDP, eski statünün korunması, Kürtlerdeki değişim, gelişme, demokratikleşme ve çoğulculaşmasının da önüne geçilmesinin bir barikatı, konsepti, planlı ve programlı projesidir."