Aslında bugünkü anlamıyla demokrasi, Batılıların özellikle de Amerikalıların bahsettiği şeydir. Amerikalı yetkililerin belirlediği sisteme göre demokrasi bazen sandıktan çıkar, bazen darbe ile gerçekleşir, bazen de askeri müdahale ile.
Hiçbir ülke yöneticilerinin Amerikalılar kadar insan haklarından ve özgürlüklerden bahsettiği görülmemiştir. Ve onlar kadar bu değerleri ayaklar altında çiğneyene da rastlanmaz. Tabii ki bunun bazı sebepleri bulunmaktadır. Menfaatlerine uygun olduğu zaman insan haklarından, inanç ve ifade özgürlüğünden hedeflerine ulaşma doğrultusunda bahsederler. Yine sırası gelince menfaatlerine uygun olarak bu özgürlükleri insanlardan gasp ederler.
Bu hakikat, Mısır’da bütün açıklığıyla gözler önüne serildi. Daha önce seçim sandığından ve demokrasiden bahseden Amerika, Muhammed Mursi’nin halk tarafından seçilmesi üzerine kendi çıkarları ve siyonist rejimin çıkarlarının zarar görmesi üzerine büyük bir dönüş yaparak farklı bir tutum sergilemeye başladı. Halkın oyuyla seçilen Mursi’nin darbe sonucu görevinden uzaklaştırılması ve Mısır ordusunun ülkede katliamlar yapıp Müslümanlara karşı terör estirmesine destek verdi.
Demokrasi söylemi Obama’nın ifadelerinde şöyle bir karşılık bulmaktadır: “Demokrasi sadece sandığa atılan oyla oluşmaz. Bu biraz da azınlıklara karşı davranışla ilgilidir. Herkesin, sesinin ülkede duyulacağına inanması gerekir.”
Obama’nın ikili tutumu ve Amerikalıların bu yöndeki tutarsızlığı, Recep Tayyip Erdoğan’ın çileden çıkmasına neden oldu. Erdoğan bu ikili tutuma karşılık şunları dile getiriyordu: “Bugün Batı, bir ismin sandıktan çıkmasının demokrasi olmadığını ileri sürüyor. Ya da bir ismin sandıkta en çok oyu almasının demokrasi olarak nitelendirilemeyeceğini iddia ediyor. Ancak hepimiz biliyoruz ki sandıktan çıkan oy, halkın tercihini ortaya koyuyor.”
Mısır’daki tutumuyla bir kez daha görüldü ki Amerika ve diğer Batılı ülkelerin demokrasi ile ilgili söylemleri, büyük bir yalandan ibarettir. Mısır’da darbe yapan, halktan binlercesini katleden ve yine binlercesini sebepsiz yere zindanlara dolduran askeri cunta, bütün bu cesareti Batının desteğinden alıyordu. Bugün Batı, çıkarları ve siyonist rejimin güvenliği uğruna milyonlarca Müslümanın kanının akıtılmasını meşru gören bir zihniyete sahiptir.
Amerikalı yazar ve düşünür Noam Chomsky ülkesinin zihniyetini şu ifadelerle izah etmektedir: “Amerika, dünyadaki bütün demokratik hareketlere karşıdır. Bunun sebebi ise şudur: Amerika, kendi siyasetine muhalif olan demokratik sistemleri kabul etmemektedir. Amerika, siyasetinden dolayı dünyada birçok düşmana sahiptir. Tabii olarak Amerika, siyasetine karşı çıkan ve halklarının desteğini alan dünyadaki demokratik sistemlerden endişe duymaktadır.”
Sözlerine devamla şunları dile getirmektedir Chomsky: “Amerika demokratik sistemlerden bahsettiği zaman, kendisini savunan rejimleri kastetmektedir. Demokratik olarak nitelendirdiği ülkelerde seçimler olsa ve halk tarafından seçilen hükümet Amerika karşıtı bir tutum sergilese Amerika, siyasetini değiştirecek ve bu hükümeti demokratik olarak kabul etmeyecektir. Örneğin, aynı durum 2006’da gerçekleştirilen Filistin seçimlerinde görülmüştü. Bu seçimlerde en fazla oyu Hamas almış ve seçimi kazanmıştı.”
Chomsky’nin işaret ettiği gibi Hamas’ın seçimi kazanması üzerine seçim sonuçları Amerika’nın istediği şekilde çıkmayınca bozgunculuk yapmaya başlamış ve seçim sonuçlarını resmen tanımamıştı. Bu gelişme Filistin’in Gazze ve Ramallah şeklinde ikiye ayrılmasına neden olmuştu.
Bütün bunların bir tek anlamı vardır: Amerika’nın istediği demokrasi, bu ülkede istediği şahsın sandıktan çıkmasına bağlıdır. İstediği kişiler oy alamazsa seçimde yolsuzlukların yapıldığını iddia eder, bununla ilgili büyük kampanyalar başlatır. Halkın oyuyla seçilen partinin kurduğu hükümeti her alanda karalamaya, gözden düşürmeye ve yapılan hizmetleri görmezden gelip en küçük bir eksiği büyüterek dev aynasında gösterip hükümeti etkisizleştirmeye çalışır. Başarısızlığa uğratmak için bütün imkanlarını kullanır. Bütün bunlarla hükümetin değişmesine gücü yetmezse askerleri devreye sokup darbelerle işi halletmeye çalışır. Bunda da başarılı olmazlarsa çok sayıda insanın hayatına mal olacak askeri müdahale ve işgal yollarını arar.
Kaynak: Sayté Asnoor
Çeviren: Hanefi Aydın