New York Havaalanının bekleme salonu Amerika’nın çeşitli kentlerinden gelmiş Müslüman kadınlarla doluydu. Beyaz, siyah, esmer, Hindistanlı, Pakistanlı, Arap, Türk, Fars, çok sayıda kadın... Kadınlar kendi aralarında hararetle konuşuyorlardı.
— Acaba Üstad Mevdudi’nin cenazesi geldi mi?
— Herhalde gelmiştir... Erkekler cenaze namazını kılmaya gittiklerine göre...
— Ama gelmemiş de olabilir. Televizyon ve radyolarda çelişkili haberler vardı.
Kadınların arasındaki tartışmayı sükunetle dinleyen yaşlı, çarşaflı bir bayan, Hint aksanı kokan bir Arapçayla söze karıştı:
— Cenaze geldi kardeşlerim. Az önce geldi.
Birkaç göz birden yaşlı kadına yöneldi.
— Sen nerden biliyorsun? diye sordular.
— Çünkü ben cenazeyle birlikteydim.
Arapça bilen kadınlardan biri merakla sordu:
— Hanımefendi, Üstad Mevdudi’yle yakınlık dereceniz nedir acaba?
Yaşlı kadının nurlu yüzünde buruk bir tebessüm belirdi.
...