7 ekimle başlayan Aksa Tufanı Operasyonunun ilk gününden bu yana meydanları boş bırakmayan Peygamber Sevdalıları Vakfı, her hafta olduğu gibi bu akşam da meydanlardaydı.

 

Diyarbakır merkez Kayapınar ilçesi Yenihal Köprülü kavşağında düzenlenen basın açıklaması programında konuşan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Vedat Turgut, ülke liderlerinin sessizliğine, devam eden direnişe ve 8 aydır meydanları boş bırakmayan halkların desteğine vurgu yaptı.

Sekiz aydır dünyanı bir vahşeti seyrettiğini ve bu vahşet, zulüm, ihanet, haksızlık, soykırım ve katliamlara karşı 57 İslam ülkesinin liderlerinin sessiz olduğunu belirten Turgut, "Biz bu gece asrın vahşetinden, izzetinden, kıyamından ve devriminden bahsedeceğiz. Ama öncesinde kıyamın ilk günden beri meydanları terk etmeyen, mitingler tertipleyen, araç konvoylarla Diyarbakır sokaklarında Gazze sokaklarını hatırlatan, süresiz oturumlar yapan, göz yaşı akıtan, dua ve boykot eden, destek veren Diyarbakırlı hemşerilerime çok teşekkür ediyorum. Bu duruşunuzdan İzzettin el Kassam ve tünellerdeki mücahidler haberdar oldu." dedi.

Vedat Turgut

"7 Ekim'den sonra dünya artık eski dünya olmayacak"

8 aydır enkazların altında kalanlarla beraber yaklaşık 50 bin şehid, yüzbini aşkın gazi ve yaralının yanında yüzbinlerce evin harabeye çevrildiğini hatırlatan Turgut, "Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay depreminden daha fazla bir deprem misali evler yerle bir edilmiş. Yaşlılar, kadınlar, gençler ve küçük çocukları canlı canlı katlettiler. Bu asrın vahşetini, vahşi siyonist terör şebekesiyle beraber bütün dünya müstekbirleri ABD'siyle, İngiltere'siyle, Fransa'sıyla, iş birlikçi piyon sözüm ona Müslüman denilen o uşaklarla bu zulmü halen devam ettirmektedir." ifadelerini kullandı.

Turgut, "Asrın vahşeti ve zulümler yapılırken bir kıyam örneği olarak asrın izzeti ortaya çıktı. Tarihte bunlara belki Ashab-ı Uhdud ya da Hazreti Hüseyin'in Kerbela'daki arkadaşları veya zalim sultanın karşısında hak sözü söyleyen Ashab-ı Kehf denilir. Dünyada Mekke'siyle, Medine'siyle, şeriatla hüküm eden Suudi Arabistan ve binlerce yıl İslam bayraktarlığını yapan devletler, seydalar, alimler, başkanlar, sultanlar saraylarında otururken bir avuç genç kıyama kalktı, dünyayı titretti. Ebu Ubeyde'nin o duruşu; zalimlerin tahtlarını sarstı, saraylarını yerle bir etti, dünya düzenini değiştirdi. 7 Ekim'den sonra dünya artık eski dünya olmayacak. Dünya 5'ten büyüktür dediler ama gelin görün ki 5 Ülke dünyayı yönetti." şeklinde konuştu.

"O Gazzeli gençler İslam'ın adaletini temsil ediyor"

ABD ve siyonistler tarafından seçilmiş ve bir avuç yahudinin şu ana kadar dünyaya hükmettiğini kaydeden Turgut, "İslam ülkelerinde bir daha kimse ABD'nin, Avrupa'nın, Fransa'nın, İtalya'nın demokrasisinden, insan, kadın, çocuk ve hayvan haklarından bahsetmesin! Hepiniz yenildiniz ve kendi putlarınızı ellerinizle yediniz. İslam'ın adalet güneşi doğuyor. O Gazzeli gençler İslam'ın adaletini temsil ediyor." ifadelerine yer verdi.        

Sözde İslam ülkelerinin liderlerinin akıbetlerine de değinen Turgut, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Asrın zelillerinden bahsetmek lazım. Sözüm ona devletler ve saraylar sahibiydiler, ordularını yarıştırıyorlardı… onların ne kadar korkak olduğunu gördük. O 57 İslam ülkesinin liderleri bir gün muhakkak ölecek, sarayları tepelerine yıkılacak ve bunu en kısa zamanda göreceğiz. İnşallah İttihadul İslami başta İslam coğrafyasında sonrasında dünyaya hükmü ferman olacaktır. Ümidimizi kaybetmiyoruz. Çünkü biz İslam tarihini biliyoruz. Talut-calut savaşında gördük. Bir avuç Talut askeri o zamanın devasa ordusu olan Calut'un karşısında galip geldi."

"Zulme ortak olmaktan kurtulmak istiyorsanız o şirketlerin anlaşmasını da feshedin"

Turgut, "50 bine yakın şehidimiz, yüz binlerce yaralımız var. Gam yok ve siyonistlere diyoruz: kaybedeceksiniz, yaşam hakkınız yok. Zira siz İslam coğrafyasında değil, dünyada bir kanser urusunuz ve bu ur temizlenmedikçe dünya sistemi huzur bulmayacak. Dünyanın huzur ve selameti, insanlığın maslahatı için sizin yok olmanız lazım."

Halklara ve İslam coğrafyasındaki liderlere düşen görevlerin olduğunu hatırlatan Turgut, "Aylarca 'ticareti, alışverişi kesin' dediğimizde bazıları kızdı, üzerimize geldi, 'niye hükümeti zorluyorsunuz' dediler. Ticaret bitirildi. Şimdi soruyorum: 6-7 ay önce neden bitirmediniz? Yarın nasıl hesap vereceksiniz? Hiç düşündünüz mü? Devlet olarak ticareti kesmiş olabilirsiniz ama bazı şirketler halen alçakça israille ticarete devam ediyor. Verdikleri yakıtlarla uçaklar Refah'ta ateş bombaları atıyor. Bu zulme ortaksınız. Kurtulmak istiyorsanız o şirketlerin anlaşmasını da feshedin. Buna yetkiniz var."

Turgut, "Azerbaycan'a gönderilen SİHA'lar, Libya'ya gönderilen askerler siyonistlerin tepesine 3'er 5'er bombalar atamaz mı? Henüz pişmanlık fayda edecekken gelin bu yanlışınıza son verelim, israili devlet olarak tanımaktan vazgeçelim. Biz halklara düşen görev de meydanlarda olmaya, boykota, yardım etmeye devam edeceğiz."

"Kudüs davasında ümmet olarak sınıfta kaldığımız açık bir hakikattir"

Turgut'un konuşmasının ardından hazırlanan basın açıklamasını Peygamber Sevdalıları Vakfı adına Fatih Taş okudu.

Peygamber Sevdalılarının bu haftaki mesajı ülke yöneticilerine değil, Türkiye siyasetçilerine oldu.

Aksa tufanı sonrası başlayan Gazze soykırımı ve vahşetinin sekiz aydır aralıksız devam ettiğini belirten Taş, bir tarafta tarihin kaydettiği en korkunç katliam ve soykırım; diğer tarafta ise bir avuç mücahidin, şerefli halkın izzetli direnişi olduğunu söyledi.

Taş, "Bir tarafta her gün onlarca yüzlerce katledilen çocuk, kadın ve masum halk; diğer tarafta  bu vahşeti kanıksamış seyirci sürüsü… Bir tarafta sınırı aştıkça aşan azgın siyonist güruh; diğer tarafta teslim olmuş, zillet libasını giyinmiş dağınık ümmet… Yekvücut olmuş zulüm ve işgale karşı hâlâ ırk ve mezhep taassubuyla yek diğerini boğmaya çalışan sözüm ona laf mücahitleri... Gazze'yi, Filistin'i, İslam'ı ve Müslümanları yok etmeye ahitleşmiş siyonist ve destekçilerine karşı İslam beldelerinin teslimiyetçi ve işbirlikçi idarecileri... Necis siyonist postallarla çiğnenen Aksa'ya, akıtılan kanlara, tecavüz edilen ırz ve namusa karşılık reel politik hesaplar yapan ve hatta fırsattan istifade ile ticari ve politik rant peşinde olanlar." dedi.

"Bu vahim manzara karşısında ümmet olarak durumumuzu sorgulamak ve olanı görmek zorundayız" ifadeleriyle konuşmasını sürdüren Taş, "Görünen o ki; bu hâl üzeri devam edersek Gazze imtihanında hanemize vebal, payımıza da zillet ve meskenet düşecektir. Kendimizi avutmamızın anlamı ve gereği yoktur. Gazzeli, Filistinli mücahitlerin tarihe geçecek izzet ve direniş tablolarından da, Aksa ve Kudüs davasında kıt imkanlarını seferber eden Yemenli yiğitlerin, etkili direniş ortaya koyan Lübnan halkının ve diğer direniş erlerinin gayret ve mücadelelerinden de kendimize pay çıkarmayalım. Elbette ki duyarlılığımızın nişanesi olan etkinliklerimiz, ayni ve nakdi yardımlarımız, dualarımız, siyonistlere olan öfkemiz değerli ve gereklidir. Ancak gelinen noktada Kudüs davasında, mazlum kardeşlerimize uygulanan soykırım ve katliamı önleme noktasında ümmet olarak sınıfta kaldığımız da açık bir hakikattir." şeklinde konuştu.

"Her fırsatı kullanarak güç ve yetki sahiplerini harekete geçirmenin yollarını aramalıyız"

Kudüs davasının sadece Filistinlilerin davası olmadığını, her Müslüman'ın davası olduğunu, Kuran'da kutsanmış bu beldenin hürmetinin muhafazası tüm Müslümanlar için vecibe olduğunu hatırlatan Taş, bu davanın ulusal sınırlara ve hesaplara hapsedilemeyeceğinin altını çizerek ümmetin her bir ferdinin bu şuur ve bilinçle harekete geçinceye kadar müşterek sorumluluğun devam edeceğini kaydetti.

Dünya genelinde Gazze soykırımına karşı oluşan tepki ve uyanışların çeşitlenip artmasının umut verici olduğunu söyleyen Taş, "Bağımsız bir Filistin'den yana irade açıklayan, siyonist rejimle ilişkilerini sınırlayan veya sonlandıran devletler her geçen gün artmaktadır. Üniversitelerdeki protesto ve gösteriler başta olmak üzere değişik platformlarda siyonizme karşı oluşan tutum ve duruşların artması siyonistleri ve işbirlikçilerini telaşlandırmaktadır." ifadelerini kullandı.

Taş, "Vicdan sahiplerine ve insanlık onurunu siyonizme çiğnetmeyenlere selam olsun! Yeis ve yılgınlık Müslümanın hasleti değildir. Azim ve sabırla cehd ve gayretimizi arttırıp Aksa ve Kudüs bilincimizi diri tutmak zorundayız. Her fırsat ve imkânı kullanarak güç ve yetki sahiplerini, iktidarı ve idarecileri harekete geçirmenin yollarını aramalıyız." diye belirtti.

"Kanun teklifi ile ilgili yapılacak imza kampanyasına halkımız da destek vermelidir"

Peygamber Sevdalıları olarak iktidara, yöneticilere, meclise ve siyasi partilere çağrıda bulunan Taş, şu ifadelere yer verdi:

"Öncelikle ülkemiz üzerinden siyonistlere ikmal ve lojistik sağlama imkanlarını gerçek anlamda kesecek tedbirleri hayata geçirin. Özellikle siyonistlere yakıt ve enerji tedarik eden ve bunu gizleme gereği duymayan SOCAR şirketine yönelik yaptırım ve kısıtlamalar devreye konulmalıdır. HÜDAPAR tarafından Meclis'e sunulan; siyonist vahşete soykırım suçuna iştirak eden Türkiye vatandaşlarının cezalandırılmasını öngören ve siyonist katillerin soykırım suçlularının yargılanmasını kolaylaştıran kanun teklifinin yasalaşması için destek olun. Söz konusu kanun teklifi ile ilgili yapılacak imza kampanyasına halkımız da destek vermelidir."

Taş, "Zulme seyirci kalmak zalime destektir! Zulme rıza zulümdür! Zulmedenlere meyletmekten bizi koruması temennisiyle hepinizi Allah'ın selamı ile selamlıyoruz." dedi. (İLKHA)