Gerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın değerlendirmeleri, gerekse başta Abdullah Öcalan, BDP ve Kandil`deki örgüt yönetiminin sert açıklamaları bunu gösteriyor.
İzlenim, her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğu yönünde.
Öcalan, Kandil`in açıklamalarına karşın daha temkinli hareket etmeyi tercih ederken, hükümet bir yandan gelişmeleri izliyor, bir yandan kimsenin bu barış ortamını bozmaya hakkının olmadığı mesajını veriyor. PKK`ya göre ise bu söylemler, yerel seçimlere kadar "zaman kazanmak" amacını taşıyor.
Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi olarak adlandırılan çözüm sürecinde devlet ile PKK arasında adı konulmamış bir ateşkes uygulanıyor.
Öcalan`ın talimatıyla başlatılan örgütün silahlı kadrolarını sınır dışına çekmesi hükümetin istediği ölçüye ulaşmadı.
Hükümetin, "Operasyon yapılmayacak" yönündeki adımına karşın örgütün sadece yüzde 20`lik bölümünün Kuzey Irak`a çekilmesi, farklı yaklaşımların bu süreçte gelişmesine yol açtı.
İstihbarat çalıştı
Örgütün finans kaynaklarının kesilmesini sağlamak amacıyla uyuşturucu madde ekim alanlarına yapılan büyük operasyonlar dışında örgüt kadrolarına ya da KCK`ya yönelik önemli bir operasyon yapılmadı.
Buna karşın devletin örgüte yönelik istihbarat yapmakla görevli kuruluşları, süreç boyunca çalışmalarını aralıksız sürdürdü.
Bu çalışmalar kapsamında, kamuoyuna pek yansımasa da özellikle Doğu ve Güneydoğu`da örgütün başlattığı yeni eylem türleri istihbarat birimlerince yakın takibe alındı.
Örgüt, bir yandan silahlı unsurlarını sınır dışına çekerken, bir yandan da yerel seçimler öncesinde bölgedeki psikolojik baskı faaliyetlerine ağırlık vermeye başladı.
Koruculara haber gönderip maaşlarını isteyen ya da koruculuğu bırakmalarını talep eden örgüt kadroları, bölgede yatırım gerçekleştiren işadamlarından veya ileri gelen aile / aşiretlerden haraç toplamaya başladı.
Bu yönde şikâyetlerin ve tespitlerin arka arkaya Ankara`ya ulaşmasının ardından İçişleri Bakanı Muammer Güler, valiliklere çok önemli bir genelge gönderdi.
Genelgenin gönderildiği tarih önemli.
‘Yasal işlem yapın`
Kurban Bayramı`ndan hemen önce, 12 Ekim günü, kendi imzasını taşıyan "gizli" genelgeyi valilere gönderen Güler, PKK`nın bölgede huzursuzluk yaratan eylemlerine karşı yasal işlemlere başlanması talimatını verdi.
Örgütün bu yöndeki eylemlerini artırması üzerine İller İdaresi Genel Müdürlüğü`ne talimat veren Güler, söz konusu genelgeyi hazırlattı.
Güler, PKK`nin adını açıkça vermeyip "bölücü terör örgütü" nitelemesi yaptığı genelgesinde özetle şu görüşlere yer verdi:
* Bölücü terör örgütünün, devam eden süreçte bölgede psikolojik alan hakimiyeti tesis etmek, devlet otoritesinde zafiyet yaratmak, vatandaşın üzerinde korku ve baskı oluşturmak, bölgeye yönelik yatırımlar ve kamu hizmetlerini önlemeye çalıştığı, bu çerçevede yol kesme, araç yakma, adam kaçırma eylemleri yaptığı görülmektedir.
* Bu değerlendirmelerle, örgütün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu`da koruculardan maaşlarını istediği, yaylalarda koyun otlatan vatandaşlardan hayvan başına para istediği, yaz döneminde bölge genelinde piknik ve festival adı altında para topladıkları, propaganda yaptıkları, iş adamlarından tehdit ve şantajla para topladıkları, vermek istemeyenlerin zaman zaman alıkonulduğu, yol ve baraj işlerinde kullanılan araçların yakıldığı, uyuşturucu madde ekimi çalışmaları yapmaktadır.
* Bölücü terör örgütü tarafından bu ve benzeri eylemlerin engellenmesi amacıyla, her türlü istihbarat çalışması yapılması, duyum alınan olayların üzerine ciddiyetle gidilmesi, bilhassa para toplama, vergilendirme fiillerinin yakalanması için adli makamlarla koordine kurularak yasal işlemlerin başlatılması.
Güler, genelgeyi valiliklere gönderip, tespit edilen suçlarla ilgili adli çalışmalar yapılması ve suçları işleyenlerin yakalanmasını istedi.
Bir süredir suskun kalan kolluk birimleri ve adli makamların genelgeden sonraki uygulamalarının nasıl olacağını hep birlikte göreceğiz.