Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla
Yazıma bir kulun Rabbine olan aşkından veya Hz Muhammed (sav) e duyduğu sevgiden söz ederek başlamayı çok isterdim. İslamiyet için canla başla çalışan gençlerden veya huşu içinde kılınan namazdan bahsetmeyi…
Ama maalesef bunların hiç birinden değil, toplumumuzun yakalandığı bir hastalıktan, batı hayranlığından bahsetmek istiyorum. Öyle bir hastalık ki bir insanın en önemli değerlerini yok eden bir illet.
Gençlerimiz adeta Avusturya sendromuna yakalanmış birer kurban gibi. (Avusturya sendromu: kurbanın cellâdına âşık olması.)
 

Bizim insanlarımız gerçek değerlerini bir tarafa itip batıya özendikçe batının gözünde biraz daha küçülmekte, değersizleşmekte ve aynı zamanda daha da güçsüzleşmektedir. Gençlerimiz yaşam tarzlarını, giyimlerini, kuşamlarını taklit ederek tıpkı onlar gibi olmayı istiyorlar. Ama bilmedikleri ve görmedikleri bir şey var, bunu onlar istemiyorlar bizi kendilerine benzetmek istemelerinin tek sebebi kendi değerlerimizden uzaklaşmamızı istemeleridir. Bu günkü durumumuza baktığımız zaman çok başarılı olduklarını görmekteyiz, görmediğimiz tek şey, ne yaparsak yapalım bizi asla kendilerinden birileriymiş gibi kabul etmeyecekleridir.
 

Hıristiyan bir din adamının Hıristiyan genç kızlarına “boynunuza haç takın Müslüman kızları size fazla benzemeye başladı”demesi, durumumuzun ne kadar içler acısı olduğunun bir kanıtıdır sanırım.
Bir Müslüman olarak bu sözü duyduğumda hemen aklıma bakara suresi 120.ayet geldi. “sen onların dinine tabi olmadıkça Yahudiler de, Hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmazlar”.
İslam ı hepten yok edemeyeceklerini anlayınca, İslamiyeti içi boşatılmış bir din haline getirmeyi hedefleyen gayri Müslimler, dinimizi değersiz kılmak için her yola başvuruyorlar. En etkili oldukları yol ise çocuklarımız ve gençlerimizin ahlaki yapısını bozmak olmuştur.

Oysa bizimde çocuklarımıza örnek olacak sadakate örnek Ebu Bekir, cesarete örnek Hz Ali ve Hz Hamza, adalete örnek Hz Ömer, hayâ da örnek Hz Osman, kızlarımız için, Hz Hatice, Hz Fatıma, Hz Aişe gibi birçok modelimiz var. Ama çocuklarımız bunlardan habersiz büyüyorlar. Gerektiği gibi üzerinde durmuyoruz. Çocuklarımızı gereken yaşta eğitmeye, öğretmeye başlamalıyız. Çünkü insan çocukken öğrendiği hiçbir şeyi kolay kolay unutmuyor.
Bize düşen görev çocuklarımızı bu tür tehlikelerden koruyup, İslami değerlerimizi ve kuran ahlakını öğretmeliyiz. Böylece daha imanlı daha dinine ve değerlerine bağlı bir kuran nesli oluşturabiliriz.
 

Unutmayalım ki islamiyyetin düşmanları durmadan fitnelerini dört bir yana yaymakta ve bizi parçalamak için çalışmaktadırlar. Bizde yeryüzünde fitne bitinceye kadar çalışıp çabalamalıyız ki Allahın rızasını kazanalım. Daha güçlü bir ümmet olabilmemiz için…
Selam ve dua ile
 

Meryem Çiftkardeş / Şanlıurfa - Yaş: 30