Bizler la ilahe ilah derken Kuran’a uymayan her türlü düzen,fikir,sistem,kültür,sanat,iktisat hayata dair ne varsa “la” diyerek reddediyoruz. Tevhid dini bireysel bir Müslümanlık değildir. Dile getirdiğimiz Tevhid davası,önce kendimizde tevhidi bir kimlik,kişilik oluşturmak ve daha sonra toplumsal değişim için, Allah’ın kanunlarının yeryüzünde hakim olması için gerekeni yapacağımızdan kesinlikle çağın kemalist,tağuti rejimleri sessiz kalmayacaktır… Bunun için bu zorlu yoldur. Biz bu yolu seçerken güllük gülüstanlık bir hayat için seçmedik. Bunun içindir ki bedel ödemek gerek. Sadece söylemekle yetinmeyip bizzati hayatın her yerinde Tevhidi geçerli kılmak gerekir.Ama bugün bakıyoruz hem la ilahe ilah diyoruz hemde Kemalist, tağuti rejime ses çıkarmıyoruz.Allah’tan başka hüküm koyucu yoktur diyoruz ama mecliste bu hükmü Allah’tan hariç herkese veriyoruz. Maddeler çıkarken İslam referans alınmıyor. Ama bugün başımızda Müslüman gibi görünen facirler egemen oldular.Bu Habil ve Kabil ile başlayan bir süreçtir.Kabil Allah’a rağmen Allah’ın insan üzerindeki hakimiyetini kabul etmeyip kendi ideolojisini Allah’ın kanunlarına tercih eden ilk rejim sahibi insan.Habil ise sadece Allah’a kul olma gereği Allah’ın yeryüzündeki hakimiyetini kabul etmiş zulme yanaşmamış ilk insan.Nerede ve ne zaman insan ideolojisi zulmünü sürdürdüyse orada Allah(cc) davası ve hakkını savunan elçiler ve taraftarlarını var etmiştir.İşte Nemrut ve Hz. İbrahim, Firavun ve Hz. Musa, Mekke yönetimindeki Ebu Cehiller ve Hz.Muhammed (sav) onun takipçileri Peygamber Sevdalıları…


Faruk Kırmızıtoprak / Elazığ (Kovancılar) - Yaş: 20