VAN - Bölgede faaliyet yürüten İslami STK`lara karşı takınılan tavrın ideolojik olduğunu ve İslam`a karşı bir tahammülsüzlüğün olduğunu altını çizen STK yöneticileri, kendisi dışındakilere hayat hakkı tanımayan zihniyetlerin dindar Kürd halkının vicdanında mahkûm olacağını ve bu girişimlerinin sonuçsuz kalacağına vurgu yaptı.

Bölgede yaptıkları İslami faaliyetler ile çalışan STK`ların bu toplumun teveccühüne mazhar olduğunu dile getiren İnsan ve Medeniyet Hareketi Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Eren, "Bu güçler, kendileri dışında ve bölgenin insanca yaşamasını sağlayabilecek hiçbir oluşuma tahammül edemiyor ve varlıklarını sindiremiyor. 

Bölgemizde Müslüman Kürt kardeşlerimizin kurdukları derneklerimiz yüzyıllar boyunca zulme maruz kalmış ve fakirlikle boğuşmuş bu halkımızın felahı için hizmet ediyor, etmeye de devam edecektir. Çalışmalarında çok başarılı olan bu STK`lar elbette ki halkın teveccühünü de kazanıyorlar. Kendilerine sahip çıkacak, sorunları ile ilgilenecek, kendilerinden olan ve inandığı değerleri ön planda tutan bu insanları sahipleniyor ve dolayısıyla hayır adına yaptıkları her türlü faaliyetlerinde de yanlarında oluyorlar. Haliyle bu durum bazı malum çevrelerin de işine gelmiyor. Hesapları bozuluyor. Kurdukları kirli düzenleri ve rantları ellerinden gidiyor. Onlar da bunu çok iyi biliyorlar. Bu açık ve nettir. Yoksa bu saldırıların başka bir nedeni yok." diyerek tepkisini ortay koydu. 

"Dikkat edilirse hedef haline getirilenler bir bütün olarak Müslümanlardır" 
Kendilerini ifade etmek ve söyledikleri boş söylemlerinin toplum tarafından dikkate alınmadığını gören bu zihniyetin demokratik yollarla elde edemediği sonuçları elde etmek için şiddete başvurmaktan geri durmayacaklarını belirten Eren, "Kendi taraftarları dâhil bu tür eylemlerden rahatsız olduklarını dile getirenlerin sayıları gün geçtikçe artıyor. Son olarak Rojava üzerinden İslam`a yapılan saldırılar ve Müslümanlara yapılan iftiralar bunun apaçık kanıtıdır. Kendi ajansları, gazeteleri, arkadaşları dâhil bunun yanlış olduğunu söylediler. Yapılan bu eylemler sadece Müslümanların isimlerini kirli emellere alet etmek içindi. Dikkat edilirse hedef haline getirilenler bir bütün olarak Müslümanlardı. Neticede bu saldırılara uğrayanlar yine Kürtlerdir. Özellikle vurguluyorum bu saldırılar Müslüman Kürt halkına yönelik yapılmıştır. Bu çirkin saldırılar tamamı ile Müslümanların yaptıkları başarılı çalışmalarındandır." dedi.

"Olayı yapan kişilerin üzerine gidilmediği ortadadır"
Mersin, Diyarbakır ve İstanbul`da yapılan saldırıların hedefinde yine Müslümanların yaptıkları başarılı çalışmaların olduğunu ifade eden Eren, bu saldırıları yapan kişilerin belli olduğunu ve bu noktada failleri görmezden gelen devletin politikasının yanlış olduğunu ifade ederek, "Olayı yapan kişilerin üzerine gidilmediği ortadadır. Bu süreç içersinde birbirlerine tavizler verilerek bir yerlere gelinmek isteniyor. Bu kesinlikle yanlıştır. Tavizler verile verile nereye gelindiği görüyoruz. Böylesi yapılan haksızlıklara ve yanlış siyasetler konusunda Hükümetin yanında olmamız asla söz konusu değil. Kim nerede yanlışlık yapıyorsa Müslüman`ca bir tavır ile bunları söylememiz gerekiyor. Eğer bu failler belli ise yakalanmıyorsa bu bir yanlışlıktır. Yapılan eylem ne kadar yanlış ise yakalanmamaları da o kadar yanlıştır. Neticede bu olayda maddi ve manevi olarak Müslüman Kürt halkı zarar görüyor. Nereye ne şekilde bir saldırı yapıldıysa kesinlikle bunu kınıyor ve lanetliyoruz." diye konuştu.

"Kesinlikle zulme buyun eğmesinler"
Bütün Müslümanların bu olaylara kayıtsız kalmamaları gerektiğini ve yapılan saldırılar karşısında Müslümanların kenetlenmesi gerektiğini söyleyen Eren, "Parçalanmış, bölünmüş olan ümmet tekrardan bir araya gelebilmeli ve ümmet bilincini bir daha canlandırabilmelidir. Kardeşlerimiz bu olaylara karşı duyarlı olmalılar. Provoke edici eylemlere karşı ferasetli olunmalı, oyuna gelinmemeli ve sabırlı olunmalıdır. Tabi bunları yapacağız derken de şu da iyi bilinmeli. Kesinlikle zulmede buyun eğmesinler." dedi.

"Mazlum insanların elinden tutmak bizim en büyük vazifemizdir" 
Diyanet Sen Van Şube Başkan Yardımcısı Ahmet Gülaçar, yaşanan saldırıları esefle karşıladıklarını ve Müslümanların iki güzel bayramlardan biri olan Kurban Bayramı`nda, mazlum ve mustazaf insanların kapısına kadar giderek onlara yardımda bulunan ve o mazlum insanların hallerini görerek ellerini uzatan o insanlara yapılmış olan böylesi bir saldırıyı şiddetle kınadıklarını söyledi.

Gülaçar, "İslami bir yardımlaşmayı, kaynaşmayı engellemek isteyenlerin vicdanı acaba rahat mı? Müslümanların yardımlarına koşmak, mazlum insanların elinden tutmak bizim en büyük vazifemizdir. Mersin, Diyarbakır ve İstanbul`da vuku bulan bu olayları Diyanet -Sen camiası olarak asla tasvip etmiyoruz. Bölgemizde yaşanan barış havasını başka ivmelere de çekmenin bir anlamı yoktur. Bu olayların çıkmasına sebep olanların bir an önce hukuk karşısına çıkıp hesap vermeleri gerekir." diyerek yetkililere çağrıda bulundu.

"Müslüman kardeşlerimiz kesinlikle herhangi bir kimseye zarar verecek değillerdir"
Yıllardır bölgede yaşayan ana ve babaların gözyaşı döktüklerini ve bu gözyaşlarının artık dinmesinin zamanı geldiğini ifade eden Gülaçar, "Hepimizin kardeşçe bir lokmayı paylaştığı bir toplum olsun. Müslüman kardeşlerimiz kesinlikle herhangi bir kimseye zarar verecek değillerdir. Hatta insanların bu kardeşlerimize teşekkür etmesi gerekiyordu. Bu güzide çalışmalarına destek olmuyorsanız bari köstek olmayın" dedi.

"Madem barış diyorsunuz o halde hadi neyi bekliyorsunuz? 
"Üç yaşındaki çocuğu dahi öldürecek kadar vicdanlarınız körelmiş ise buna diyecek bir söz bulamıyorum" diyen Gülaçar, "Gözyaşlarının dökülmesine tahammülümüz kalmadı artık. Aynı havayı teneffüs ediyor aynı toprakları paylaşıyoruz. Madem barış diyorsunuz o halde hadi neyi bekliyorsunuz? Öfke ile hiçbir şey yapılamaz." dedi.

"Toplum tereddüt içerinde değil güven içerisinde yaşamak istiyor" 
İslami derneklere sürekli saldırılar düzenlendiğini ama buna rağmen faillerin yakalanmamasının akıllarda soru işaretine yol açtığını belirten Gülaçar, "Lütfen ellerinizi çabuk tutun ve failleri hukuk karşısına çıkarın. Yoksa vuku bulan bu olayların önüne geçilmez ise daha çok ocaklar sönecek. Umuyoruz ki bu failleri bir an önce yakalanır. Zira toplum tereddüt içerinde değil güven içerisinde yaşamak istiyor." dedi.
 
(Fikret Özkan/Mehmet Aldemir-İLKHA)