Kitap okuma alışkanlığının azaldığını yeniden kitapla iç içe olmak gerektiğini dile getiren Işık teknolojinin verimli bir şekilde kullanılmasının beraberinde kitap okuma alışkanlığının da yeniden kazanılacağına dikkat çekti.

Teknolojinin yerinde kullanılmasının beraberinde kişiye zaman kazandıracağına dikkat çeken Işık, "Özellikle teknolojik gelişmeler, sosyal medya ve internetin günlük hayata dahil olması, sıkça kullanılamaya başlayan, okuma alışkanlıklarında gerileme, bazı sorun ve sıkıntıların olduğu sıkça dile getirilir oldu. Aslında interneti ve teknolojiyi hayatı kolaylaştıran ve hayatla ilgili süreçte, konfor sağlayan birer unsur olarak görürsek bu problemi daha farklı bir bakış açısıyla ele almamız mümkün.  Günümüzde özellikle teknolojiyle ilgili aletler, hayatla ilgili gelişen süreçteki tüm işlemlerin çok kısa sürede bir tuşla yapılır hale gelmesi bize ciddi anlamda zaman kazandırmaya başladı. Açılan bu zaman aralığını nasıl değerlendirdiğimiz, bu zaman aralığında ne yaptığımız çok önemlidir." dedi.

"Günlük hayatta 50 sayfalık kitap okuma alışkanlığı kazanırsak bu, yılda 150 ila 200 kitaba tekabül eder"

Kitap okumanın eskiden ayrı bir heyecan verdiğine vurgu yapan Işık, "Bildiğimiz anlamda geçtiğimiz zamanda kitap okumanın, kâğıda, kitaba dokunmak, hatta kâğıdın kokusuna alışmak gibi bir bakış açısı da vardı. Kitap okumanın en önemli farkı şu ki, kitap okurken bir kitabı derinlemesine ve tüm detaylarıyla inceleme, anlama, idrak etme fırsatı buluyoruz. Ancak dijital ortamda, özellikle sosyal medyada bir anda yüzlerce bilgiyi hızlı bir şekilde görmek, gözden geçirmek mümkündür. Daha doğrusu bilgi bombasıyla karşı karşıyayız. Bunu nasıl değerlendiriyoruz, asıl tartışma buradadır. Günlük hayatta 50 sahife kitap okuyarak okuma alışkanlığı kazanırsak bu, yılda 150 ile 200 kitaba tekabül eder. Ancak biz öyle bir dünyada yaşıyoruz ki internet ve sosyal medyada geçirdiğimiz zaman aralığı orta büyüklükteki bir kitabı bitiriyoruz gibiyiz. O günün sonunda o bilgilerle, hızlı görsel dünyayla muhatap olduğumuz süreçte neler ediniyoruz, ne görüyoruz tam da burada problem başlıyor. Gerçekten çoğu zaman ne gördüğümüzü ne okuduğumuzu unutuyoruz. Yani içselleştiremiyoruz, içselleştiremediğimiz için zamanımız boşa geçmiş gibi oluyor. Hem kitap okumamış hem de boşa zaman geçirdiğimiz için teknolojiyi, dijital dünyayı ve sosyal medyayı zararlı bir unsur olarak görmeye başlıyoruz. Aslında bunun tam tersi görürsek özellikle sesli kitaplar, teknolojinin imkanlarıyla birçok kitabın küçük bir flaş diskte taşındığı ortamda imkanları değerlendirdiğimizde elimizdeki imkanların çok daha fazla olduğunu görebiliyoruz. Ancak bundan faydalanamıyoruz. Dijital dünyayla beraber yaşamak, teknolojiyi faydalı kullanmakla ilgili sorunumuz var. Aslında sorun kitap okuma sorunu değildir." ifadelerini kullandı.

"Sosyal medyayı sağlıklı kullanmalıyız"

Dünya nüfusunun yarısının sosyal medya kullandığına dikkat çeken Işık, "Günümüzde 8 milyarlık insan nüfusunun yaklaşık 6 milyarı mobil telefon kullanıyor. Bunun 5 milyar 700 bininin internete girdiğini, yaklaşık 4 milyarının da sosyal medyayı kullandığını varsayarsak dünyanın yarısının sosyal medyaya sahip olduğunu düşünebiliriz. Sosyal medya çok güçlü bir etkileşim, bilgilenme, haber ve bombardıman ağıdır. Artık dünyada her şey sosyal medya ortamlarında paylaşılıyor ve yayılıyor. Böyle baktığımızda birçok kitaba konu olan, bilgiyi barındıran birçok şeyin görsel bir materyal olarak çok hızlı gözlerimizin önünden geçtiğini ve çok seri bir şekilde muhatap olduğumuzu unutmamamız lazımdır. İşte burada sosyal medyayı sağlıklı kullanmanın önemi ortaya çıkıyor. En büyük handikapımız bu diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

"Kitap okumamız gerekiyor"

Toplum olarak yeniden kitapla hemhal olunması gerektiğini belirten Işık, "Tekrar okumaya dönmemiz gerekirse evet kitap okumamız gerekiyor. Derinlemesine ve içselleştirerek bir konuyu daha iyi anlamak için kitap okumak çok önemlidir. Özellikle kitap okurken de ilgimizi, merakımızı çeken, okudukça daha çok okuyasımızın geldiği hobi alanlarımıza yönelmemiz, okuma alışkanlığına yeni başlıyorsak bizi zorlamayacak ölçüde kısa çapta kitaplarla başlamamız gerekir. Öncelikle günde yarım saat gibi bir zaman dilimde başlayıp zamanla bunu bir, bir buçuk saate çıkararak yürümemiz gerekiyor. En büyük problemimizden biri de çocukların kitap okuma alışkanlıklarını kazanmalarıyla ilgili problemdir. Anne, babaların, öğretmenlerin, yetişkinlerin kitap okuyan bir dünya ile ilgili modelleme yapamadıkları bir ortamda bizim bunu çocuklardan beklememiz çok da gerçekçi olmaz. Çocukluk ve gençlik dünyası modelleme yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi önceleyen bir dönem olduğu için bunu da hiçbir zaman hatırdan çıkarmamak lazım." dedi.

"Model olmamız gerekiyor"

Çocukların ve gençlerin anne, baba ve büyüklerini model aldığına dikkat çeken Işık, "Onlara model olmamız, beraber kitap okuma saatleri düzenlememiz, okunan kitaplarla ilgili konuşmalar, tartışmalar yapmamız. Kitapların içinde yer alan ana fikirler, kahramanlar, olaylarla ilgili sohbetler yapmamız çocuğun kitap okumaya karşı isteğini artırır. Özellikle unutmamız gereken şey model olmaktır. Bu model olmada da öncelikle anne ve babalar, eğitim camiası çok önemlidir. Eğitim camiasının içerisinde kampanyalar yapılıyor, süreçler destekleniyor ama nihayetinde çocuk bu davranışla karşılaşmadığı zaman çok hızlı bir şekilde bu davranış tekrar sönüyor. Karşıda, onu eline aldığında onu hapseden, tüm dünyaya kapatan dijital bir dünya var. Dijital dünyanın esiri olan bir çocuğun, bir gencin yeniden kitaba dönmesi gerçekten çok zor. Öncelikle çocuklarımızı kitapla barıştıralım sonra kitapla tanıştıralım sonra da hayata kitapla girmeye çalışalım." ifadelerini kullandı. (İLKHA)