Hamas, yaptığı yazılı açıklamada, siyonist rejimin bu kararını şiddetle kınadığını vurguladı.
Uluslararası insan hakları ve basın kurumlarına siyonist rejimin bu kararını kınamaları, cezai tedbirler almaları çağrısında bulunulan açıklamada, basın mensuplarını hedef alan saldırıları önlemek için atılan ilk adım olarak İsrail'in, uluslararası basın kurum ve gruplarındaki üyeliğinin iptal edilmesi istendi.
Katil Netanyahu'nun ve hükümetinin bu kararının basın özgürlüğünün açık bir ihlali olduğu, Al Jazeera'nın siyonist rejimin işlediği suçları ifşa etme konusundaki profesyonel rolüne karşı baskıcı ve intikam niteliğinde bir uygulama olduğu kaydedildi.
Bu kararın, gerçeği gizlemeleri için sistematik şekilde "terör eylemlerine" maruz kalan basın mensupları aleyhinde yürütülen savaşın zirve noktası olduğu vurgulandı.
Filistin Gazeteciler Sendikası da işgal rejiminin, Doha merkezli Al Jazeera televizyonunun ülkedeki yayınlarını sonlandırma, ofislerini kapatma ve ekipmanlarına el koyma kararının, kanalda çalışan gazetecilerin hayatı için büyük bir tehlike oluşturduğunu belirtti.
Sendika yaptığı yazılı açıklamada, işgal rejiminin söz konusu kararına tepki gösterdi.
Atılan adımın, "Filistin halkına karşı işlenen tarihi suçlara ek bir savaş suçu" olarak değerlendirildiği açıklamada, "Al Jazeera'nın ofislerini kapatma kararı, işgal güçlerinin, Gazze, Batı Şeria ve 1948'de işgal ettiği bölgelerde Filistin halkımıza karşı hiçbir tanık olmadan, herhangi bir belge veya medya takibi olmadan katliam ve soykırım yapmaya devam ettiğinin bir başka göstergesidir." ifadesine yer verildi.