Malumunuz ne zaman seçim dönemine girilse, oy kapma amaçlı, seçim yatırım ve beklentilerinin gereği, partiler söylem ve eylem değişikliğine girer. Her kesimi memnun edecek vaatlerde bulunurlar.Seçimden kazançlı çıkabilmek için halka şirin gözükür, olduklarından farklı bir karakter ve kimliğe bürünürler, ama iki parti hariç.

Bunlar MHP ve BDP’dir.Bu iki parti ne hikmetse seçim dönemine girdiklerinde asli suretlerine ve hakiki hüviyetlerine bürünür, hırçınlaşır, ortamı germeye çalışır ve bu yolla seçmenlerinden oy devşirmeye çalışırlar. Aralarındaki fark şu ki MHP; bunu yaparken sadece dilini kullanır ve dini hedef almaz. Kükredikçe oylarını arttıracağına inanır, hamasi nutuklar atar. BDP cenahı ise;bölgede ne kadar anarşi, kaos, tehdit ve katliam yaparsa, yakıp yıkarak,dini ve dindarları hedef alarak,halkı sindireceğine ve oylarını arttıracağına inanıyor.Tıpkı İsrail’de yönetime gelebilmenin şartı, Müslümanlara en acımasız ve vahşi tavrı ortaya koymak olduğu gibi.. Ama yanılıyorlar.

Benim bir türlü anlayamadığım nokta şudur: PKK/BDP gibi yıllardır her alanda mücadele etmiş ve bedelini de halka yeterince ödettirmiş bir yapı hiç mi muhasebe yapmaz, kendini sorgulamaz, kazanımlarını yavaş yavaş kaybetmesinin nedenlerini araştırmaz. Daha önce onları bağrına basan,bir lokma ekmeğini onlarla paylaşan,malını ve canını onlar için ortaya koyan bu halk niye artık onları istemiyor, niye onlara inanmıyor, niye onların politikasına itibar etmiyor, niye onların paşa gönlü öyle istiyor diye işyerlerinin kepenklerini kapatmıyor,okulları boykot emirlerine (tam aksine göndererek)kimse katılmıyor ve dindar halk niye onları dinin ve kavminin düşmanı görüyor .

Evet! Bunların muhasebesini yapacak, bu kayıpları görecek gözlere ve akla sahip, hiç mi dürüst, aklı başında halkının kutsallarına inanan veya en azından ödenmiş bedellere saygısı olan bir yönetici yok? Her ne kadar İmralıdaki Türklerin yeğeni bunu zaman zaman fark ediyor ve halkı kandırma adına, Musa’lara karşı sihirbazlardan medet umuyorsa da her seferinde saplanıp kalıyorlar. Çadırlarda namaz gibi…Devekuşu misali kafalarını kuma gömmeye devam etseler bu halk bir gün gelecek onları bu topraklardan kaldıracak.Şimdiden Suriye’de bir yer edinme çabaları da bunu öngörüyor olmalarından olmasın..?

Kurban bayramının mukaddesatını hiçe sayarak Mersin’de kurban kesim alanında Valilikten gerekli izini alarak amaçları fakir ve muhtaçlara et ve kurban derisi toplamak olan 7 yardım gönüllüsüne bıçak ve satırlarla saldırmak, D.Bakır’da amaçları Müslüman halkımıza hizmet olan derneklere saldırmaları, Cizre’de evleri, içinde aileler olmasına rağmen ateşe vermeleri onların oylarını nasıl arttıracak, ne gibi bir getirisi olacak, anlayan varsa beri gelsin.

Bana bu azgınlığın sebebini sorarsanız,bence PKK/BDP artık politika üretemiyor derim. Şimdiye kadar ideolojisini Marksizm ve Komünizme göre şekillendiren bu Örgüt. Komünizmin kullanım tarihi geçince, İdeolojisiz kaldı. Etnik kimlik , dil dedi.Onun hükmünde mevcut hükümet yaptığı bir dizi pansuman açılımlarla kaldırmaya başlayınca ortada kalmanın şaşkınlığı içerisinde her kafadan ayrı bir ses ve bin bir başlı ejderhaya, azgın bir boğaya dönüşüverdi. Böylesi bir depresyonda, HÜDA PAR adında daha kurulduğu ilk günlerde halkta hemen taban bulan ,bölgede gelecek için halkta büyük umutlar yeşerten bir partinin İslami referanslarla sahaya çıkması PKK/BDP nin Şap diye midesine oturuverdi.
Sadece zeminin Hüda Par’a kaymasının kaygısı değil, aynı zamanda perde arkasında devletle olan derin görüşmelerdeki, bölge üzerinde yaptıkları plan ve hesaplar da bozuluverdi. Artık bu mazlum milletin kaderi üzerinde “bir sana bir bana birde eşantiyon” diyerek kirli hesaplar yapamayacaklardı. Bu yüzden olsa gerek ki PKK/BDP nin dindar kesimlere yaptıkları bunca saldırılara Devlet de sessiz kalıyor, Sağır Sultan rolünü oynuyor. Amerikalı ne idüğü belirsiz bir kadının katilini CİA ve MOSSAD’a taş çıkartırcasına ve hatta hiçbir kamera görüntüsü olmamasına rağmen bulup, Suriye’den getirten Devletin güvenlik güçleri, nasıl oluyor da kamera görüntüleri olan bu saldırganları tespit edemiyor veya yakalanıp devletin emniyet güçlerine teslim edilen bu kudurmuşları serbest bırakıyor. Bir çocuk aklı bile bu işten pis kokular geldiğini bilir. Her fırsatta “İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın” diyen,halkın her zaman sıkıntılarının yanında olduğunu söyleyen Başbakan yoksa bölgenin dindar insanlarını bundan hariç mi tutuyor? Bu saldırılar AK Partiye veya herhangi kökü batıda olan bir İslami camiaya yapılsa idi, eminim ki devlet tüm birimleri ile ayağa kalkardı. Medya günlerce bunun üzerine programlar yapardı. Buda ister istemez Ergenekon zihniyetinin “ölen kürtse ne olduğu önemli değil “uygulamalarının halen devam ettiğini akla getiriyor.Yoksa birileri bu azgın gurubu dindar camiaların üzerine salarak bölgenin kan gölüne dönüşmesinden nemalanmak mı istiyor.Nasıl olursa PKK/BDP bunun için hazır.Yeter ki birileri onlara alkış tutsun, bu kişiler kendi halkının zararını düşünmeden balıklama dalar ve bu gözü dönmüş caniler bölgeyi tekrar ateş topuna döndürmeye hazırlar.Ne yazık ki PKK/BDP nin tahammül sınırlarını aşan saldırılarına rağmen, sadece, İslami camialar ve çok acılar yaşamış Müslüman Kürt halkı zarar görmesin diye, acılarını içine gömerek sabır ve i’tidallı tutum ve duruşunu devam ettiren Peygamber sevdalılarına arka çıkması gereken kimi İslami çevreler ve medyalar susma orucu tutmuşlar, kardeşlerinin saldırıya uğramalarına seyirci kalmışlardır.Dünyanın öteki ucunda bir zulmü gündeme taşıyıp, sohbet ve haber konusu yapan ama yanı başındaki bu zulmü göremeyen veya boğaların azgınlaşmasından keyif alan bu hipermetrop kesimler unutmamalı ki, zulme seyirci kalmak daha büyük bir zulümdür ve bir gün bu boğalar ipini koparıp seyircilerin arasına dalarsa, çığlıklar ve acılar içerisindeki çırpınışlarını seyretmek ve duymak istemem.Çünkü matadorlar tecrübeli ve en azgın boğaları da etkisizleştirmesini bilecek kadar kahramandırlar.Tarih buna şahittir.
 
Muhammed Furkan