Çeçenlerin Yalhoy sülalesinden olan Cevher Dudayev, Çeçen halkının tümüyle sürgüne gönderilmeye ve yok edilmeye karar verildiği 1944 yılının Şubat ayında ailenin 13'üncü çocuğu olarak dünyaya geldi.
Henüz 15 günlük bir bebek iken 23 Şubat 1944 günü tüm Çeçen-İnguş halkı ile birlikte Sibirya bozkırlarına sürgüne gönderildi.
Sürgün sırasında evrakları yok olduğu için doğum günü resmi kayıtlara 15 Mayıs 1944 olarak geçti.
Bu yolculuk ve sürgün sırasında yüzbinlerce Çeçen soğuk, açlık ve hastalıktan hayatını kaybetti.
1950 yılında Kazakistan'ın Povladar şehrinde okula başladı. 1952'de ailesi ile birlikte Kazakistan'ın Çimkent şehrine taşındı.
Çeçen halkının vatanlarına dönüşüne izin verilmesinden bir sene önce 1956 yılında henüz 12 yaşındayken tek başına Kazakistan'dan kaçarak bir tren vagonunun üzerinde gizlenip Çeçenistan'a döndü.
Orta öğrenimini Çeçenistan'da tamamladıktan sonra 1960 yılında Vladikafkas'taki Fen Fakültesinin Fizik-Matematik bölümüne devam etti. Aynı yılın sonbaharında bu okuldan da ayrılıp Rusya'nın Tombov şehrinde bulunan Hava Harp Okuluna kaydoldu. 1965 yılında Hava Harp Okulunu bitirdi. Teğmen rütbesiyle Rusya'nın Kalujskaya bölgesindeki Şaykovka garnizonuna gönderildi.
1969'da Ryazan şehrinde uzun menzilli askeri uçak komutanlığı eğitimini tamamladı. Aynı sene İrkutsk bölgesinin Usolye-Sibirskoye ilçesinde bulunan Sredneye kasabasındaki askeri üsse gönderildi. 1974'te Hava Harp Akademisini başarıyla bitirdi ve birinci sınıf pilot ve mühendis unvanı aldı. Akademiden sonra yine eski yeri olan Sredneye kasabasındaki askeri üsse birlik komutanı olarak gönderildi. 1984'te Poltava şehrine tabur komutanı, 1986'da Estonya'nın Tartu şehrine Garnizon komutanı olarak atandı. 1990'da Tuğgeneral oldu.
1991 yılında Çeçenistan'ın bağımsızlık hareketinin siyasal örgütü Çeçen Milli Kongresi liderliğine seçildi ve ordudan istifa etti.
27 Ekim 1991 günü yapılan seçimlerde büyük bir ekseriyet ile Çeçen İnguş Cumhuriyeti'nin 1. Cumhurbaşkanı olarak seçildi.
Bütün baskı tehdit ve saldırılara rağmen bağımsızlıktan ödün vermeyen bir politika izledi.
11 Aralık 1994 günü Rusya -sadece iki saatte almak kaydı ile- Çeçenistan'a saldırdığında, Dudayev çok iyi tanıdığı Rus ordusuna asla unutamayacağı bir direnişle cevap verdi. "Son Çeçen canını vermeden Ruslar asla Çeçenistan'ı alamazlar!" diyerek cihad ilan etti. "Bizi öldürebilir, ezebilir, üstümüzde tanklarla dans edebilir, vücudumuzu parçalayabilirler... Fakat özgürlük ve bağımsızlık ruhumuzu asla yok edemezler..."
Rus-Çeçen savaşında, Cumhurbaşkanı ve Başkomutan olarak ordusunun başında savaşan Cevher Dudayev'in kullandığı uydu telefonu bir müddet takibe alındı ve 21 Nisan 1996 tarihinde ABD'nin sağladığı istihbarat sonucu Çeçenistan'ın Gekhi-Çü köyü yakınlarında bir Rus füze saldırısıyla şehid oldu.
Dudayev gerçek bir liderdi; asla para, makam, mevki gibi şeylere meyli olmadı. Savaş süresince kendisine yapılan yüklü miktarda para, ülkeden çıkışının ve can güvenliğinin sağlanması gibi teklifleri hiçbir zaman kabul etmedi. O sadece halkına güvendi. Basın mensuplarının savaş öncesinde sorduğu "Kaç generaliniz var?" sorusuna "Her Çeçen bir generaldir, ben sadece milyon birinciyim." diyecek kadar alçak gönüllü idi. Bağımsızlık ilanının ardından tanınma için başvurduğu devletlerden olumsuz yanıt aldığında verdiği cevap bu mücadelenin aslında temel taşı idi: "Bizi tanımazsanız biz de sizi tanımayız!"
Çeçenistan büyük liderini hiçbir zaman unutmadı. Bağımsızlık savaşında 300 bin Çeçen şehit edildi, binlercesi hâlâ sürgünde. Dünya onları unutsa da onların kutlu mücadeleleri devam ediyor. (İLKHA)