doğrugenç/doğruhaber
Kurban Bayramı yaklaştı. Tekrar edilen bilgiler yine tekrarlanacak. Tekrarlanan hep aynı şey olsa da eğer insan yıl boyunca aynı kalmamış, kendini bir nevi geliştirebilmiş ise yani fikir dünyasını geliştirmişse, bakış acısını zenginleştirmişse, akli yaklaşım yöntemlerini çeşitlendirmişse, o aynı şeyler bambaşka dünyalara, düşüncelere kapı açar. İslam hep insanı olumlu yönde ilerletmeyi, değiştirmeyi ister. İşte bizlerde İslam’ın namına bir değişiklik, bir gelişme varsa sık sık duyacağımız İsmail’in kurban edilişi veya Habil ile Kabil’in Allah’a kurban sunma olayını daha farklı mercilere taşıyabiliriz.
Cami imamı birbirlerini çok seven, birbirlerinden ayrısı gayrısı olmayan üç kafadar: Ali, Mehmet ve Ahmet’e kurban bayramının yaklaşmasından Hz. İbrahim’in Hz. İsmail’i kurban edişini, İsmail’in takdire şayan teslimiyetini, Habil ve Kabil’in kurban sunma ve birisinin kurbanının kabul edilip diğerinin sahip olduğu en iyi şeyi vermediğinden kurbanın kabul olmayışını anlattı. Pür dikkat dinleyen üç kafadara cami imamı: size bir soru soracağım ve cevabını hemen istemiyorum. Yarına kadar iyice düşünün ve cevabı öyle verin dedi. Bu anlattıklarım üzerine siz olsaydınız neyi kurban olarak seçerdiniz? Ama dikkat edin en iyi diye vasıflandırdığınız şey ne ise onu seçin. Haydi şimdi gidin.
Her üçünün de heyecandan içi içine sığmıyordu. Ben en iyi cevabı vermeliyim düşüncesiyle birbirlerine Allaha ısmarladık bile demeden evlerinin yolunu tuttular. İmamı çok seviyorlardı. Onun için ona verecekleri cevabı önemsiyorlardı. Günün nasıl geçip de sabah olacağını bilmiyorlardı, sıkılıyorlardı. Ahmet pencereden bahçedeki koyunlara bakıp: Tabi ki ya ne var bu kadar düşünecek ben de Habil gibi en iyi hayvanı seçip götürürüm dedi ve dünyanın yükünü omuzundan atmışçasına rahat bir tavırla yatağına uzandı. Mehmet de ailesinin tüm üyelerini toplayıp sorusuna cevap arıyordu. Babası: Oğul bizim, parasal değeri en yüksek olan şeyimiz ahırdaki ineğimizdir. En fazla onu kurban edersin olur biter. Mehmet: Tabi ya nasıl oldu da aklıma gelmedi. Hey aklına bin yaşa baba deyip en iyi cevabı bulduğunu sanıp hemen sabah olsun diye yatağına girdi.
Ali’nin evinde herkes yatmıştı, bir tek Ali uyanıktı. Gökyüzüne doğru uzanmış, yıldızlara bakarak kara kara düşünüyordu. Acaba Hz. İsmail’in kurban olayı sadece Hz. İbrahim’in yemini ile mi alakalıydı? Yoksa başka sırlarda gizli miydi. Acaba Allah’ın bize bunun üzerinden bir mesajı var mıydı. En önemli, değerli şeyim nedir? Koyun, Dana, Koç… Hayır hayır. Hayrı büyük olsa da bunlar anlık şeyler, bir anda kesiyorsun ve eylemsel olarak bitiyor. Bunlar olmalı ama daha önemli bir şey olmalı. Evet evet Hz. İsmail yani hayat, ömür yani gençlik. Evet buldum benim sahip olduğum en önemli şey ve Allah’ı en çok sevindirecek kurban: gençliğimdir. Gençliğimin heyecanı, coşkusu, kabiliyeti, enerjisi… evet Allah’ım bunları bir kurban gibi sana adayacağım. Ve bu sözleri doğrular gibi yıldızlara doğru yükselen sabah ezanının büyülü sesiyle düşüncelerinden uyanır Ali.
HAFTANIN YAZISI
Abdulhakim Tekin / Batman – Yaş: 23