- Şafiî mezhebine göre -hastalık olmaksızın- kazanın bir sonraki Ramazan ayına kadar geciktirilmesi caiz değildir. Hanefî mezhebine göre kazayı ertelememek müstehap olmakla aynı yıl içerisinde tutma zorunluluğu yoktur.
- Kazâyı bir yıl erteleyen kimse Şafiî mezhebine göre ayrıca fidye vermelidir. Bu fidye yıl geçtikçe katlanır. Hanefî mezhebine göre geciktirme nedeniyle fidye gerekmez; her ne zaman tutulursa tutulsun sadece kazâ borcunun yerine getirilmesi kâfidir.
- Kazâ orucunu tutmadan vefat edenlerin bıraktığı mallardan kendileri adına fidye verilir. Bir şey bırakmadıkları takdirde yakın akrabaların bu borcu ödemesi farz değil müstehaptır.
- Hamile veya süt emziren kadın, oruç tuttuğu takdirde kendisine zarar gelmesinden korkarsa oruç tutmayabilir. Sonrasında sadece bu günleri kazâ eder. Fakat kendisine değil de çocuğuna zarar gelmesinden dolayı oruç tutmazsa Şafiî mezhebine göre kazâyla birlikte ayrıca fidye verir.
- Yukarıda zikredilen fidye çeşitlerinin miktarı Hanefî mezhebine göre fıtır sadakası kadardır. Şafiî mezhebine göre fidye, fıtır sadakasının dörtte biri (1/4) miktarındadır. Fidyenin para olarak verilmesi fakirler açısından daha evladır.
- Orucun geçerli olmasının şartlarından biri de hiç şüphesiz niyettir. Kazâ orucu tutan kimsenin hangi orucu kaza ettiğini belirtmesi gerekir. Çünkü kazâ, Ramazan ayına ait olabileceği gibi; adak, kefaret ve fidye gibi daha önce tutulup çeşitli sebeplerden dolayı bozulan oruçlar için de olabilir.
- Bütün oruç çeşitlerinde niyetin başlangıç vakti akşam ezanından sonradır. Şafiî mezhebine göre ister eda olsun ister kaza, tüm farz oruçlarda niyetin son vakti imsak öncesine kadardır. Hanefî mezhebine göre vaktinde tutulan Ramazan orucu ile belirli bir vakitte tutulmak üzere tayin edilen adak oruçlarında zevâl/öğleden öncesine kadar da niyet getirilebilir. Ancak bütün kazâ oruçlarda -Şafiilerde olduğu gibi- imsak vaktinden önce muhakkak niyetin getirilmesi gerekir.
- Kazâ dahil olmak üzere bütün oruç çeşitlerinde yanlışlıkla bir şey yiyip içmek orucu bozmaz. Bu durumda kişi orucuna kaldığı yerden devam eder. Ancak oruçlu olduğunu hatırlar hatırlamaz ağzındakini atmalıdır, hâlâ yemeye devam ederse orucu bozulur.
- Bir kimse orucun bozulduğuna kanaat getirip yiyip içmeye devam ederse ve sonradan, yaptığı şey nedeniyle aslında orucunun bozulmadığını öğrenirse orucu geçersiz sayılır. Bugünü sonradan kazâ eder.
- Kazâ orucunun kasten yeme-içme veya cinsi münasebet nedeniyle bozulması kefareti gerektirmez. Kefaret cezası sadece Ramazan ayına özel bir durumdur.
- Âdet, hastalık ve yolculuk gibi meşru mazeretler nedeniyle kazası bulunanların, özel günlerde tutulan nafile oruçları öncelemeleri Şafiî mezhebine göre mekruh olmakla birlikte caizdir. Hanefilere göre kişi her durumda sünnet orucu tutabilir.
Kaza Orucu Bulunanların Mutlaka Bilmesi Gereken ‘11 Mesele’
Ramazan ayında herhangi bir sebeple orucunu tutamamış olanların dikkat etmesi gereken hususları Fetva Kurulu açıkladı. İşe İttihadul Ulemaya bağlı Fetva Kurulu'nun o izahları...
05.04.2024 11:53:34 / İlim & İrfan