Geçen hafta açıklanan Demokratikleşme Paketinde bazı maddeler ciddi anlamda toplum tarafından kabul görürken, bazı maddeler ise toplum tarafından yetersiz olarak görüldü. Genel olarak olumlu olmasının sebebi, devlet tarafından atılan ilk ciddi adım olmasıydı. Cumhuriyet tarihinden beri azınlıkların, çoğunluğa devlet eliyle yaptığı despotikyaklaşım ve baskıların artık, toplum nezdinde kabul görülmeyeceğini gösterdi. Çünkü Cumhuriyet sadece bir ırkın benliğini ve varlığını koruma altına aldı. Oysaki Cumhuriyet sadece bir ırkın varlığıyla gelmedi. Hem dış güçlerin desteğiyle, hem de hilafeti isteyenleri kıyımlardan geçirerek geldi.
Kemalizm diktatörlüğünün yapısı; Öldürmek, Asmak, Kesmek ve İdam sehpalarını kurup, demokrasi safsatasıyla haftalarca insanları darağacında sallandırmaktır. Kendi sistemine karşı olanları, başka ülkelerin ajanı olarak göstermektir. İlke ve İnkılaplarını katliamlar ve zorbalık ile kabul ettirmektir. Katliam ve Zorbalıklarına da kılıf uydurarak, toplum nezdinde yapılanların yasal olduğunu göstermektir. Atatürk İlke ve İnkılaplarını o gün zorbalıkla ve güçlükle getirenler, bugünleri hesaba katmadılar. Çünkü bugün bu zorbalık ve güçlüklerin artık yıkılmaya yüz tuttuğunu ve eskidiğini görüyoruz.
ŞapkaKanunu Kimler tarafından getirildi? Ankara hükümeti ile iyi ilişkiler içerisinde olan Devlet kimdir? Peki, İşgal kuvvetlerine Komutalık yapan bu devlet, Anadolu’yu işgal edecek gücü varken neden İstanbul’u bırakıp gitti? Bu dönemde Hilafetin geri gelmemesi için, Ankara hükümeti ile sürekli bağlantı halinde olan bu devlet kimdir?
Bu soruların cevabına baktığımızda evet ilk sömürü devletlerinden olan ‘’İNGİLİZLER’’ cevabını alabiliriz. Şapka Kanunu(1925) yılında yasallaştı. Çorumlu, İskilipli Atıf Hoca, Şapka Kanunu yüzünden asıldı. Ve haftalarca darağacında asılı kaldı. Asılı olan o naaşların üzerine de ‘’NOT; Şapka Takmayanların Sonu Böyle Olacaktır’’ yazıları yapıştırılmıştır.
Ankara Hükümeti ile iyi İlişkiler içerisinde olan İngilizlerdi. İşgal kuvvetlerine komutalık eden İngilizler, İstanbul Hükümetini bertaraf edip Sultan Vahdettin’i hain göstermişlerdir. Hem de Ankara hükümetinin eliyle ve böylece İstanbul’u terk edip geri çekilmişler. Kendi İlke ve inkılaplarının bu ülkeye zorbalıkla da olsa kabul ettirileceği garantisi verilmiştir işgal devletlerine. Şeyh Sait, Hilafetin geri getirilmesini ve bu ilke inkılapların kabul edilmemesi gerektiğini, vurguladığı için ‘’Dağkapı’’ Meydanında asılmıştır. Tarihin yalancı kitaplarında İngiliz ajanı olarak gösterilmiştir. Eğer İngiliz ajanı olsaydı bu dönemde asılır mıydı? Cevap mı; Elbette asılmazdı.Geçmiş Tarih konusunda, tarihçilerin Vicdanı özgür değildir bu ülke de.
Maalesef bu ülke de tarih hep yalanları ön planda tutmaktadır. Kahramanları Hain, Hainleri Kahraman yapan bir tarihimiz var. Ve gerçekler her bakımdan toplumdan saklanılmıştır. Bundan dolayı birçok yapı ve oluşum meydana gelmiştir. Bunların çoğu Faşizm, Şovenizm, Militarizmi ve Kemalizm’i meydana getirmiştir.
Bu ülke de Faşizm, Şovenizm, Militarizm ve Kemalizm işlevselliğini yitirmiştir. Bugün Kemalizm varlığının bir dayatması sona ermiştir. Artık kardeşlik kazanmıştır. Laz, Çerkez, Alevi, Türk, Kürt, Zaza, Sorani, Gorani ve daha birçok soy ve ırklar eşitliği benimsenmiştir ülkemizde. Ve başlangıçlar noktasından biri olan ‘’ANDIMIZ’’ değil ‘’ FAŞİST ANDINIZ’’ ile başlatılmıştır.
Bir zamanlar köylerimizde askeri diktanın emri ile köy meydanına toplatılan ihtiyarlar, kadınlar, çocuklar zorla ‘’ANDINIZI’’ okuyup, ezberlemeyecekler artık. ‘’ANDINIZ’’ artık bizler için bir hayal ürünü olmuştur. Bir Ümmetçi Anlayışa sahip insan her sabah kendini bir ırka feda etmeyecektir. Bir Kürt her sabah kendi varlığını bir başkasına zorla hediye etmeyecektir. Faşizm ve Şovenizm kokan ‘’ANDINIZ’’ okutulmayacaktır artık çocuklarımıza. Ve her sabah varlığımızı, bir başka ırkın varlığına armağan etmeyeceğiz. Yani Kısacası ARTIK VARLIĞIMIZI ‘’KEMALİZMİN’’ VARLIĞINA ARMAĞAN ETMEYECEĞİZ!
Seyfullah GİRİŞEN
http://www.sozvekalem.com/artik-varligim-kemalizmin-varligina-armagan-olmayacak