İTTİHADUL-ULEMA Sözcüsü Süleyman Kızılçınar tarafından yapılan açıklamada, i'tikafın "bir Müslümanın belirli bazı şartlar altında beş vakit namaz kılınan bir mescit veya camide ibadet etme niyetiyle bir süre durması" anlamına geldiği aktarıldı.

İ'tikâfa giren kimseye mu'tekif veya âkif denildiğini belirten Kızılçınar "İ'tikâf Kur'an ve sünnetle sabittir. Nitekim Allah Teâla "…Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken…" (Bakara: 187) buyurarak direkt olarak bu ibadete işaret etmiştir. Yine Hazreti Âişe (radiyallâhu anhâ) i'tikâf ibadetiyle ilgili Efendimizin (aleyhissalâtu vesselâm) fiiliyatını şu şekilde aktarmıştır: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ramazan'ın son on gününde itikâf yapardı. Bu durum vefat zamanına kadar bu şekilde devam etmiştir." (Buhârî, İ'tikâf, 1; Müslim, İ'tikâf, 1-5). Bahsedildiği şekilde mescid veya camilerde yapılan i'tikâf erkeklere mahsustur. Kadınlar bu ibadeti yapmak istediklerinde evlerinde mescid ettikleri bir odayı bu ibadete tahsis edebilirler. Ancak bu konuda Şafiî mezhebi, kadınların da erkekler gibi bir mescid veya camide i'tikâfa girmelerini benimser." dedi.

İ'tikâf'ın şartları

"İ'tikâf; vacip, sünnet ve müstehab olmak üzere üç kısma ayrılır. Vacip olan, adak/nezir olarak yapılan; sünnet olan, Ramazan ayının son on gününde yapılan; müstehab olan ise herhangi bir zamanda yapılan i'tikâf'tır." diyen Kızılçınar, i'tikâf'ın şartlarını ise şu şekilde belirtti:

"Müslüman, akıllı ve baliğ olmak.

Niyet getirmek: Her ibadette olduğu gibi i'tikâf ibadetinde de niyet şarttır.

Taharet: İ'tikâfa giren kişinin cenabet, hayız veya nifas halinde olmayıp temiz olması gerekir.

Oruçlu olmak: Vacip olan i'tikâf için oruç şarttır, sünnet olan ise zaten Ramazan ayında yapıldığı için oruçlu olunur. Şafiî mezhebine göre bu şart yoktur.

Mescid veya camide olmak: Yukarıda da zikrettiğimiz gibi i'tikâf ancak içerisinde beş vakit namaz kılınan mescid veya camilerde olur. İ'tikâf'ın en faziletlisi Mescid-i Haram'da, sonra Mescid-i Nebevî'de, sonra da Mescid-i Aksa'da olandır.

Kişi i'tikâfa girdiği mescid veya camiden sebepsiz yere çıkarsa i'tikâfı bozulur. Eğer vacip değilse bu durumda tekrardan niyet getirerek başlar. Ancak zarurî, tabiî veya şer'i sebeplerle çıkarsa bozulmaz.

Zarurî olarak kişinin kendi malından veya evinden/ehlinden endişe etmesi, mescidden zorla çıkarılması örnek olarak verilebilir. Kişinin küçük veya büyük abdest için çıkması tabii ihtiyaçtır. Bulunduğu camide cuma namazı kılınmıyorsa başka camiye gitmesi de şer'î ihtiyaç olarak sayılır.

Kişi ayrıca yemesi, içmesi, uyuması veya ihtiyacı olacak şeyi tedarik etmesi gibi tabiî ihtiyaçlarını mescid/camide giderebilir."

İ'tikâf âdâbı ve tavsiyeler

Sözcü Kızılçınar, i'tikâf âdâbı ve İTTİHADUL-ULEMA'nın tavsiyeleri konusunda ise şu ifadelere yer verdi:

"İ'tikâfa girilmeden önce günlük program çıkarmalı ve tavsiye ettiğimiz şekliyle yapabileceğimiz derecede programımızı dolu dolu geçirmeliyiz.

İ'tikâfa girdiğimiz camide öncelikle mekânın, bedenin ve elbisenin temizliğine dikkat etmeliyiz.

İ'tikâf zamanını yapabildiğimiz kadar uzun tutmalı hatta yapabiliyorsak Peygamber efendimizin (aleyhissalâtu vesselâm) terk etmediği bir sünnet olan Ramazan ayının son on gününü tamamen bu ibadete ayırmalıyız.

İ'tikâfta öncelikle varsa kaza namazlar yoksa çokça nafile namazlar kılmalıyız.

Özellikle Kur'an-ı Kerîm okuma noktasında elimizden gelen tüm gayreti sarf etmeli, mealine veya tefsirine müracaat etmeliyiz.

Çokça dua etmeli, Rabbimize yalvarıp yakarmalı ve azameti karşısında gözyaşları dökmeliyiz. Yaptığımız hataları tekrar etmeme noktasında tövbe ederek Rabbimize söz vermeliyiz. Filistin'i muhakkak dualarımıza ortak etmeliyiz. Yaşadıkları sıkıntılardan kurtulmalarını ve en kısa vakitte zafer elde etmelerini rabbimizden niyaz etmeliyiz.

Zikir ve virdler noktasında önceden bir program çıkarmalı ve kelime-i tevhid gibi fazileti yüksek zikirleri dillerden düşürmemeliyiz.

İ'tikaf ibadeti esnasında boş konuşmalardan kaçınıp, vakti tamamıyla ibadete ayırmalıyız.

İ'tikâf esnasında yapılabilecek en güzel amellerden biri de ilimle iştigaldir. Özellikle Kur'an, hadis ve fıkıh okumaya çalışmalıyız.

Hayatımızı gözden geçirip yıllık muhasebemizi yapmalıyız.

Peygamberimizin de buyurduğu gibi Kadir gecesini son on gecede aramak gerekir. Bu geceyi yakalama ümidiyle on günlük i'tikâf süresi içerisinde özellikle geceleri daha fazla ibadet, zikir, dua, tefekküre ayırıp bin aydan daha hayırlı olan bu geceyi bu ibadetlerle ihya etme çabası içinde olmalıyız.

Rabbimiz şimdiden tutmuş olduğumuz oruçlarımızı kıldığımız namazlarımızı ettiğimiz dualarımızı dergâhı izzetinde kabul buyursun. Gazze'yi yaşadığı sıkıntılardan kurtararak İslam alemine hakiki bayramı yaşatsın." (İLKHA)