Cafer Selçuk
Siyonistlerin 1976 yılında Filistinlilere ait toprakların büyük bölümünü işgal etmesinin yıl dönümü olarak anılan "Toprak Günü"nde siyonist işgal protesto ediliyor.
Filistin halkı için büyük bir önem taşıyan "30 Mart Toprak Günü"nün kaynağı 1976 yılına dayanıyor. Siyonist işgalciler, 1976 yılında Celile bölgesinde Filistinlilere ait 21 bin dönüm araziye el koydu ve bu toprakları Yahudi işgalcilere tahsis etti.
Kutsal topraklardaki Filistin varlığını ortadan kaldırıp kendi hâkimiyetlerini kurma amacı güden siyonistlerin bu kararını protesto etmek isteyen Filistin halkı da "Toprak Günü" ilan ettiği 30 Mart 1976'da genel grev düzenledi. Genel grevi önlemek isteyen terör çetesi, o gün Filistinlilerin sokağa çıkmasını yasakladı. Buna rağmen sokaklara çıkarak protesto gösterisi düzenleyen Filistinlilerden altısı katledildi, binlercesi de yaralandı.
Filistinliler topraklarından vazgeçmeyecek
30 Mart tarihi, Filistin topraklarının işgal altında olduğunu göstermesi, siyonist işgale karşı Filistin halkının varlığını, birliğini, toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını ve özgürlüğünü göstermesi açısından önemli bir gün. 48 yıldır sürdürülen bu gelenekle Filistinliler, vatanlarından vazgeçmeyeceklerini, yurtlarına dönmek için mücadelelerini sürdüreceklerini, siyonist işgali tanımayacaklarını dile getiriyor.
30 Mart Toprak Günü, İslam ümmetinin Mescidi Aksa'yı gündemine alması, Kudüs'ün karşı karşıya kaldığı Yahudileştirmeye dikkat çekmesi ve bütün Müslümanlardan ellerindeki her türlü imkânı kullanarak bu mübarek beldeyi işgalden kurtarmaya dikkat çekmesi açısından da önemli bir gün.
Siyonistler Filistin topraklarının yüzde 85'ini işgal etmiş durumda
Şu anda 27 bin kilometre karelik Filistin topraklarının yüzde 85'i terör çetesinin işgali altında. Filistin halkı kendilerine ait olan toprakların sadece yüzde 15'ini kullanabiliyor. İşgal altındaki topraklarda nüfusun yüzde 48'ini Filistinliler oluşturmasına rağmen bir siyonistin işgal ettiği toprağın ancak beşte biriyle yetinmek zorunda kalıyor.
El- Fetih yönetimi ile siyonistler arasında 1995'te imzalanan 2'nci Oslo Anlaşması çerçevesinde, Batı Şeria, A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı. Yüzde 18'i kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e, güvenliği ise siyonistlere, yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi" ise hem idari hem de güvenlik olarak siyonistlere bırakılmıştı.
Filistinliler dünyanın her tarafına göç etmek zorunda kaldı
Toprakları siyonistler tarafından işgal edildikten sonra "Filistinli mülteciler" krizi kuşaktan kuşağa devam etti. "1948 Arap-israil Savaşı" sonrası 700 binden fazla Filistinli komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Yıllar içerisinde siyonistlerin işgal ettikleri toprakları genişletmesi ile birlikte mülteci konumuna düşen Filistinlilerin sayısı hızla arttı.
Filistin Merkezi İstatistik Bürosuna (PCBS) göre Filistinlilerin yaklaşık 5 milyonu Filistin'de; 1,5 milyonu işgal altındaki topraklarda, 6 milyonu diğer Arap ülkelerinde, yaklaşık 700 bini ise dünyanın geri kalan bölgelerinde yaşıyor.
Arap coğrafyasında en çok Filistinli mülteciye ev sahipliği yapan komşu ülkeler ise Ürdün, Suriye ve Lübnan. Bunun dışında dünyanın farklı coğrafyalarında yüzbinlerce Filistinli yaşıyor ama yine de bir gün evlerine dönecekleri umudu taşıyorlar.
Siyonist rejim, 7 Ekim'den bu yana 27 bin dönüm Filistin toprağına el koydu
Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Ayrım Duvarı ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Başkanı Müeyyed Şaban, "30 Mart Filistin Toprak Günü" dolayısıyla bir açıklama yaptı.
Gazze'ye saldırıların başladığı 7 Ekim 2023'ten beri, Filistinli 220 aileden oluşan ve toplam 1277 kişilik 25 bedevi topluluğunun göçe zorlandığını aktaran Şaban, siyonist rejimin Gazze saldırısının arkasına saklanarak, bu dönemde Filistinlilere ait Batı Şeria'da 27 bin dönümü bulan toprağı gasp ettiğini kaydetti.
Batı Şeria'daki "C bölgesi" olarak sınıflandırılan bölgelerin yüzde 69'u, tüm Batı Şeria topraklarının ise yüzde 42'si olan 2 bin 380 kilometrekareye siyonist rejimin fiili olarak hâkim olduğunu belirten Şaban, özellikle 7 Ekim sonrasında siyonist rejim kurumlarının 6 bin 852 dönüm alan üzerine sömürge birimi kurma amaçlı projeler üzerinde çalıştığını ifade etti.