Son yıllarda sıcaklığın yükselmesine bağlı artan buharlaşma nedeniyle Van Gölü ve çevresindeki baraj, akarsu ve su kaynaklarının seviyesinde büyük oranda düşüş yaşandı. Şubat ayının son günleri ile Mart ayı boyunca Van ve çevre illerde etkili olan yağışlar, kuruma noktasına gelen baraj ve akarsuların yanı sıra kıyılarında büyük çekilmenin yaşandığı Van Gölü'nde su miktarının eski rakamlara ulaşmasına dair umutları artırdı.

Kar kalınlığının yüksek kesimlerde metreleri bulduğu havzada zirve yapan yağışlarla, barajların doluluk oranlarının yükselmesi ve yer altı su kaynaklarının iyileşmesi bekleniyor.

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, yoğun kar yağışı ve yağmurun, içme, sulama ve tarımsal sulamada kullanılan su kaynakları için çok önemli olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Alaeddinoğlu, geçmişte havzaya düşen yağışların ekim-kasım aylarında başladığını, kış ayları boyunca da şiddetini arttırarak devam ettiğini ancak son yıllarda yağış yapısının kış ve ilkbahar mevsimlerine kaydığını belirtti.

"Havzadaki yağışın ileriye dönük pozitif sonuçları olacak"

Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu

Yağışların mart ayında zirve noktalara ulaştığını belirten Alaeddinoğlu, "Havza, özellikle son 4-5 yıldır doğrusu çok şiddetli bir buharlaşma, sıcaklık tehdidi altındaydı aslında dünyanın tamamında olduğu gibi. Ancak 2024 yılı ile birlikte havzada yaşanan o yağışlı periyot mart ayında zirve noktalara ulaştı. Yaklaşık 90 milimetre civarında bir yağış kaydedildi. Bu tabii ki havza açısından çok pozitif bir gelişme. Havzada başta Van Gölü olmak üzere irili ufaklı birçok gölün su seviyelerinde iyileşmelere, geçen yıllarda kuraklığa bağlı olarak kuruyan göllerin de hayat bulmasına neden olacak. Toprak suyla buluştu, toprağın şiddetli derecede suya ihtiyacı vardı. Yeraltı suyunu destekledi çünkü düşen yağış, daha soft yani şiddetli değildi. Sağanağa dönüşmeden toprağın ihtiyaç duyduğu suyu karşılayacak yoğunluktaydı. Kar şeklinde gerçekleşti. Dolayısıyla bunların tamamı havzadaki yağışın ileriye dönük pozitif sonuçları olarak değerlendirebiliriz. Ayrıca tabii ki bu sezon içerisinde özellikle yağışlardan kaynaklı hem o göllerdeki iyileşme hem yeraltı suyunun iyileşmesi, kaynaklardaki suların harekete geçmesi, akarsuların belki yaz ayları boyunca akmasına neden olacak. Bunlar da tabii ki birçok açıdan buradaki o biyolojik dengenin, o ekosistemin en azından 2024 yılı için bir açık vermeden rahatlıkla geçirebilmemize olanak fırsat tanıyacak." dedi.

"Havza yönetim sistemi oluşturmak zorundayız"

Bu yağışların kısa vadede olumlu olduğunu ancak yeterli olamayacağını belirten Prof. Dr. Alaeddinoğlu, "Şu uyarıyı da yapmakta fayda var. Biz küresel bir ısınma süreci içerisindeyiz. Sıcaklıklarda bir düşüş olmayacak. Sıcaklıklar giderek artacak. Bu havzada da kendini gösterecek. Burası kapalı bir havza. Dolayısıyla bu yıl düşen yağışlara kanarak ya da yağışları esas alarak geri durmak asla mümkün değil. Yapmamız gereken çok şey var. Her şeyden önce havzadaki suyu yönetmeliyiz. Yani kırsaldaki insanların hem tarım için yani hayvancılık ve diğer ekip içme faaliyetlerinde kullanacakları suyu, kentlerin içme suyu ihtiyacı, kullanma suyu ihtiyacını yönetmek durumundayız. Evet, bu yıl yağışlar yolunda gitti, hava şartları uygun geldi. Hakikaten üst düzeyde bir yağış aldık. Çünkü havzada toplam 500 milimetre yağış düşüyor yıllık ve bunun 90 milimetresinin bir ayda düşmesi çok pozitif bir yansıma. Ama önümüzdeki yıllarda yağışla ilgili sorunumuz devam edecek. Dolayısıyla biz bunları da fırsat bilerek belki şimdiden bir an önce havzadaki içme, kullanma, sulama su ihtiyacını karşılamaya yönelik bir havza yönetim sistemi oluşturmak zorundayız." şeklinde konuştu. (İLKHA)