Her hafta farklı bir STK tarafından üstlenen basın açıklaması, bu hafta Adader-Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından gerçekleştirildi.
Adapazarı Atatürk Kültür Merkezi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasını grup adına Muharrem Küçükosmanoğlu okudu.
"Emperyalist güçler, kukla yöneticilerin eliyle de sömürgeci emellerini sürdürmüşlerdir"
Osmanlının bölgeyi terk ettiği 1917 yılından bu yana, Filistin toprakları ve Mescid-i Aksa'nın esaret altında olduğunu hatırlatarak konuşmasına başlayan Küçükosmanoğlu, "Osmanlının gerileme ve çöküş sürecinden itibaren Müslüman halklar ve coğrafyalar, emperyalist güçlerin ektiği fitne tohumlarıyla dağıtılmış ve bugüne kadar iki yakası bir araya gelememiştir. Emperyalist güçler ümmetin iki yakasının bir araya gelmemesi için çoğu İslam beldelerinde kukla rejimler kurmuşlar, kukla yöneticilerin eliyle de sömürgeci emellerini sürdürmüşlerdir. Bu satılmış ruhlar tarafından eğitim sistemi dünyevileştirilmiş, her türlü haram kazanç kolaylaştırılmış, batılı devletlerin sömürge valiliği karşılığından Müslüman halklar baskı altında tutulmuştur. Özellikle İngilizler tarafından 20'nci yüzyılın başlarından itibaren İslam coğrafyasının ortasına atılmış en büyük fitne tohumu siyonist Yahudi yerleşimciler ve teröristlerdir." dedi.
"Aksa Tufanı ile MOSSAD başta olmak üzere siyonist çetenin yenilmezlik algısı yerle yeksan olmuştur"
İnsanlık için bir güvenlik sorunu olan siyonist ideolojinin Filistin'de başlattıkları zulüm, gasp ve işkencelerine 1947'den itibaren Birleşmiş Milletler ve ABD'nin her türlü desteğiyle artarak devam ettiğine dikkati çeken Küçükosmanoğlu, "Bu siyonist terör şebekesine İslam ülkelerinin darbeci ve kukla rejimleri de onay vermiş. Bu örgütlü kötülük Filistin topraklarında adım adım işgalini sürdürmüştür. Filistin halkının evleri gasp edilmiş, öz yurdunda garip öz vatanında mülteci durumuna düşürülmüştür. Filistinliler işgal rejimine karşı sınırlı imkânlarla başlattıkları mücadelelerini durmaksızın sürdürmüşlerdir. Bu mücadelede birçok erkek, kadın ve çocuk direniş ve şehadet bilincini miras bırakarak şehit oldu. Bütün bunları fiilen yaşayan ve olacakları gören başta HAMAS olmak üzere; Filistin Direniş Örgütlerinin 7 Ekim'de başlattığı Aksa Tufanı, işgalci siyonist çeteyi Filistin topraklarından çıkartma mücadelesinin sonucudur. Aksa Tufanı ile MOSSAD başta olmak üzere, siyonist çetenin yenilmezlik algısı yerle yeksan olmuş, tüm sihir ve büyüleri bozulmuştur. Hiçbir sınır ve ilke tanımayan siyonist çete, büyüsü bozulunca adeta kuduz bir köpeğe dönüşmüştür." diye konuştu.
"Ramazan ayında Filistin'i göz ardı ederek kurtuluşa ermemiz mümkün değildir"
Küçükosmanoğlu, "Bugün direnen Filistin'in kahraman evlatlarının binlercesi hapishanelerde tutulmakta, milyonlarcası da tecrit edilmiş olarak Gazze açık hava hapishanesinde zor şartlar altında yaşamak zorunda… Bugün 169 gündür İsrail terör çetesi; Gazze'de çocuk, kadın, yaşlı, hasta demeden ölüm kusmaktadır. Gazze de bombalanmadık tek karış toprak kalmadı. Çok sayıda Gazzeli kardeşimiz halen enkaz altında ve yollarda naaşlarına ulaşılamamaktadır. İsrail terör rejimi şehit olan kardeşlerimizin de organlarını çalarak, küresel organ mafyalığını yürütmektedir. Bombalarla ölmeyenleri de açlık, susuzluk, hastalık ve ilaçsızlıkla ölüme sürükleyerek soykırım işlemektedir. Eğer bizler zalime ve onun destekçilerine karşı mücadele etmezsek ahirette yerimiz şehitlerimize komşu olanların yanı değil, Müslüman Filistin halkına zulmedenlerin yanı olabilir. Ahiretimizi de düşünerek bugün şartlarımız ne olursa olsun kime dostluk kime düşmanlık beslediğimize dikkat edelim. Alışverişimizi nereden, kiminle ticaret yaptığımıza özen gösterelim. Bu mübarek Ramazan ayında Filistin'i, Gazze'yi, Kudüs'ü ve Mescidi Aksa'yı göz ardı ederek kurtuluşa ermek mümkün değildir." şeklinde konuştu.
"Gazze'deki abluka acilen ve derhal kaldırılmalıdır"
Gazze'de diri diri enkazlara gömülen çocukların, kadınların, yaşlıların ve mazlumların hesabının elbette ki sorulacağını vurgulayan Küçükosmanoğlu, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"O gün yapmamız gerekirken yapmadıklarımızın da hesabını vereceğiz. Güncel gündemlerin Gazze'yi Mescid-i Aksa'yı unutturmasına müsaade etmemeliyiz. Evde, işte, okulda her yerde gündem oluşturmalıyız. Sosyal medya platformlarını doğru bilgi ve bilinç aktarımı için aktif kullanmalıyız. Kamuoyu oluşturarak yöneticiler üzerinde bu konuda baskı oluşturmalıyız. İşgal tamamıyla son bulana kadar Siyonist işgal rejimi ve ticari kurumlarına askeri, siyasi, diplomatik ve ekonomik tüm ilişkilere son verilmeli, Her Müslüman ülke kendi topraklarında faaliyetlerini sürdüren ve İsrail terör şebekesine hizmet eden askeri üsleri kapatmalı, limanlarında terörist israile iş birliği yapan her türlü ticari faaliyet yasaklanmalıdır. İsrail'le ticaret yaparak, Kendi tarihimize, Sınır güvenliğimize ve Mescid-i Aksaya, Filistin'e ihanet sucunu işleyenler mahkemelerde ve kamuoyu önünde ifşa edilmelidir. Gazze'deki abluka acilen ve derhal kaldırılmalıdır. Gazze'de yaşayan 2,5 milyona yakın mazlum insanın hayatlarının idamesi için gerekli su, gıda, ilaç, yakıt, tıbbi yardım malzemeleri, ambulans, sivil savunma ekipmanları, barınma ve temel ihtiyaçların karşılanması için insani yardım koridoru Müslüman halklar ve onların temsilcileri tarafından acilen açılmalıdır. Gazze'ye insani yardımların ulaşmasını siyonist rejimin iznine bağlayan aşağılık ilişkiler ağından ümmet bir an önce bedeli de ödenerek kurtulmalıdır." (İLKHA)