Kocaeli İnanç özgürlüğü Platformunun 9.yıl 442.hafta açıklamasının konusu Pazartesi açıklanan Demokrasi Paketiydi. Basın açıklamasını İnsan hakları savunucuları Derneği genel bşk. yrd. Behlül Metin yaptı.
Açıklamanın konusu eğitimde milyonlarca başörtülü öğrencinin mağduriyetinin devamına sebep olan başörtü yasağının demokrasi paketi ile kaldırılmayışı, yargıda, orduda, emniyette başörtü takmak isteyen bayanlara yapılan ayrımcılıktı.
BASIN AÇIKLMASI:
KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 9.YIL, 442.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ
GENEL MERKEZİ- KOCAELİ- TÜRKİYE TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI 04 EKİM 2013 CUMA SAAT 12.30 KOCAELİ- TÜRKİYE
Değerli halkımız ve basın mensupları, 442.hafta basın açıklamamıza hoş geldiniz.Pazertesi günü açıklanan Demokrasi Paket`i, özgürleşme ve haklarının iadesi noktasında beklentisi olan, milyonlarca başörtülü kız öğrenci, onların ailelerini ve halkımızı hayal kırıklığına uğratmıştır. Başbakana soruyoruz, bu yasak bir ayrımcılıksa memurlara bu haklarını iade ederken, başörtü yasağını neden hala okullarda sürdürecek uygulamaları ortadan kaldırmıyorsunuz?. Demokrasi paketinden, ne yazık ki  devletten hizmet alan halk için hayal kırıklığından başka bir şey çıkmamıştır.
Devletin hizmet veren öğretmeninin, başörtüsü ile ders vermesi bir insan hakkı olarak kabul edilirken, devletle hiçbir bağlantısı olmayan, devletin emrinde olmayan öğrencinin, serbest kıyafet uygulamasına rağmen,  başörtülü olarak eğitim hizmeti almasının yasak olmasının önüne ne yazık ki bu paketle son verilememiştir. Siz milyonlarca kız öğrenciye, 3-5 bitmiş Atatürkçü, laiklik kisvesi adı altında istemiyor diye, Müslüman halk çoğunluğunun inanç özgürlüğü taleplerini görmezden gelemezsiniz. En kısa zamanda ilk, orta, lisede, kanuni güvence ile başörtülü olarak devletten hizmet alma hakkının verilmesini bekliyoruz. Bu halkın beklemeye tahammülü kalmamıştır.
Paketle beraber 5816 Atatürk`ü koruma kanununun kaldırılmayışı demokratikleşme yolunda olduğunu iddia edenlerin, anlayamadığımız bir uygulamasıdır. İdolleri, çağ dışı faşist dikta rejimlerinde eleştiremezsiniz. Aynı uygulamayı 5816 sayılı kanunla sürdürüp !, sonradan da bu ülkede nasıl demokrasiden bahsedeceksiniz?.Demokrasi kültüründe ise herkes eleştirilmeye açıktır. Bir yanda anayasada “düşünceleri ifade özgürlüğünden “ bahsedeceksiniz, diğer yanda M.Kemal’e eleştiride bulunda diye, binlerce insanı yargılayarak, hapse atarak sindirip, sonrada bu ülkede  demokrasiden bahsedeceksiniz.
21 yılda, M.Kemal hakkında görüş bildirenler hakkında 2155 dava açılarak, düşünceleri ifadeye yasak konusunda bir dünya rekoruna imza atılmış, Akademisyen Atilla Yayla sırf "bu adam "dediği için 1.5 yıl hapis cezası almıştır. Bu  yasaklar ve doğmalar kalkmadığı sürece,  bu ülke demokratik rejimle değil, gizli faşist dikta ile yönetilmektedir. Çok partili hayatta dahi, CHP nin doğmaları, yasakları, putçu dayatmaları, halk istemese de, seçimle onay vermese’ de !, gizli iktidarını devam ettirmektedir. CHP nin altı okunu devlet yönetiminden tasfiye etmedikçe bu ülkede asla gerçek demokrasiye geçilemeyecektir. Basın açıklamamıza katıldığınız için teşekkür ediyoruz.
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ
421. HAFTA ADALET VE ÖZGÜRLÜKLER BASIN AÇIKLAMASI
Değerli dostlar, duyarlı Sakarya halkı;
Hepinizin bildiği gibi bir süre önce ülkemizdeki temel sorunlara ilişkin bazı düzenlemeleri de içeren yeni bir paket açıklandı. Başbakan Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanan bu paket, beraberinde yeni tartışmaları getirdi.
Düzenlemeler arasında bizim açımızdan en önemlisi, şüphesiz başörtüsü sorununa ilişkin açıklanan maddeydi. Buna göre, Kılık Kıyafet Yönetmeliği değiştirilerek, kamu kurumlarında başörtüsü yasağı kaldırılıyor. Fakat yıllardır gasp edilen bu hakkın iadesinde, çözüm yine yarım bırakılıyor ve ordu, emniyet ve yargı mensuplarına başörtüsü yasağı getirilmiş oluyor! Bu tür kamu hizmetlerinde başörtülü kadınların yer almasının yasaklı bırakılması, devletin İslami kimliğe yönelik tutumunda özü itibariyle bir değişiklik olmadığını ortaya koymuştur.
Yine Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda uygulanan kılık-kıyafet yönetmeliği de paket kapsamına alınmamıştır. Bu durum, imam-hatip okulları dışında kalan okullardaki başörtülü öğrenciler için yasak ve baskının devam etmesi anlamına geliyor. Nitekim üç haftadır Sakarya da dâhil olmak üzere birçok şehirde öğrenciler başlarını açmaya zorlanıyor. Öğrenciler ve öğrenci velileri, adeta 28 Şubat sürecinde olduğu gibi ikna odalarına alınıyor. Kurallara uymaları yönünde uyarılıyor, aksi takdirde yönetmelikteki cezalarla korkutuluyor.
Sakarya Başörtüsü Platformu olarak 9 yıldır, her Cumartesi burada toplanarak yasağın kaldırılmasını istiyorduk. Bu konuda herhangi bir şartın çözümsüzlüğü besleyeceğini söylüyorduk. Dolayısıyla bu paketin, başörtüsü yasağında kesin bir çözüm getirmediğinin iyi bilinmesini istiyoruz.
Başörtüsünün bir yandan yasaklanıp, diğer yandan ibadet hakkının engellenmesine hapis cezası getirilmesini ise açık bir çelişki olarak değerlendiriyoruz. Yine eşitlik ve ayrımcılık konusunda bir kurul oluşturulurken, devlet eliyle ayrımcılığın devam ettirilmesi de çelişkidir. Bu sebeplerle, konuyla ilgili yapılacak düzenleme yapılırken, başörtüsünün tüm alanlarda, şartsız ve istisnasız bir şekilde kaldırılmasını bekliyoruz.
Bildiğiniz gibi açıklanan bu paketin temelinde, aslında Kürt meselesi bulunmaktaydı. Özellikle çözüm sürecindeki tıkanıkların aşılabilmesi için bazı önemli değişikliklerin yapılması gerekiyordu. Fakat açıklanan maddeler arasında, öğrenci andının kaldırılması ve bazı yerleşim yerlerinin isimlerinin iadesi gibi dışında yeterli hiç bir öneri getirilmemiştir. Özellikle anadilde eğitim talebi karşılanmamış, bu en temel hak devlet okullarına tanınmamıştır. Üstelik siyasi yargılamalara ve haksız tutuklamalara son vermeye dönük hukuki düzenlemeler de pakette yer almamıştır. Oysa büyük acılara neden olan bu sorunun çözümü, ancak hakkaniyet, eşitlik, adalet ve özgürlükler temelinde gerçekleşebilir. Bu ilkeler, Alevi toplumu için de geçerlidir. Mesele, bir üniversite isminin değiştirilmesinden ibaret değildir. Cemevlerinden, zorunlu din kültürü derslerine kadar birçok konuda talepte bulunan Alevi toplumunun sesine mutlaka kulak verilmelidir.
Gözden kaçırılmaması gereken bir başka husus da, kapitalist dünya düzenine uyum adına sağlanan bireysel hakların, gerçek bir özgürleşme anlamına gelmeyeceğidir.Çözüm, paket paket ihsan edilen
haklar(!) yerine, ilkeli, tutarlı ve sürekli bir toplumsal mücadeleyi hep birlikte yükseltmektir.
Geçtiğimiz hafta içinde mısır yüksek yargısının Müslüman Kardeşler’ dönük kapatma ve yasaklama kararını da şiddetle reddediyoruz. Olayların bu raddeye gelmesinde en büyük pay ise AKP hükümetinin hiçbir maslahat gözetemeyen tavırları ve islami kamuoyu üzerinden yürüttüğü kampanyalarıyla ihvan liderliğini çıkmaz bir sokağa itmesidir kuşkusuz. Tıpkı Suriye olaylarında olduğu gibi Mısır’da da Müslüman halkların üzerinden iç siyasete dönük manevralar yapılmış ve neticede yüzbinlerce Suriyeli ve Mısırlı Müslüman bugün kaderleriyle baş başa bırakılmıştır.
Bugün Türkiye’nin birçok ilinde yurtlarından vaatlerle koparılan Suriyeliler tam bir sefalet içinde yaşamakta, Mısır’da İhvan tam bir yenilgiyle muhatap olmaktadır. Bu insanlara “arkanızdayız” şeklinde garantiler verip, şimdi sıcak evlerinde olayları televizyonlarından izleyen kamuoyu dindarlığını da Allah’a havale ediyoruz.
Yapamayacağı şeyleri söylemekten de Allah’a sığınıyoruz.
Önümüzdeki hafta aynı gün ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz.
Sakarya Başörtüsü Platformu adına Sakarya Dayanışma Derneği