Kendi anlatılarını haklı çıkarmak için “İngiliz gençlerinin çeyreği Müslümanlara güvenmiyor” gibi başlıkları her tarafta aşırı şekilde kullanıyorlar.
Son yılardaki araştırmalar İngilizlerin göçe, azınlıklara ve İslam’a karşı tutumlarında keskin bir kuşak bölünmesinin olduğunu gösteriyor.
İslamofobi, İngiliz siyasetinin gerisindeki radarıdır. Camilere karşı saldırılar ve aşırı sağcı grupların yenilenmiş destekleri bize Müslüman karşıtı duyguların nasıl kökleri olduğunu ciddi ciddi düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Bugün birkaç önemli yorumcu, “İslamofobi bir sorun değildir, aşırı duyarlı Müslümanların bir ürünüdür” gibi kötü bir fikre bağlanıyor.
Bu, benim Müslüman nefreti üzerine devlet karşıtı bir çalışma grubuna katılmama, bu tip önyargıların benzer kaynaklardan alındığını garantilememe; İngiltere’nin daha önceki antisemitizme, siyahi ırkçılığa ve homofobiye karşı mücadelesi gibi çabalamaya razı gelmemin nedenidir ve bu çalışma kanıt olarak demir atmıştır. Fakat eğer ki bu savaşı kazanmak istiyorsak daha akıllıca mücadele etmeye ihtiyacımız var.
Karşı karşıya olduğumuz bir problem de ya çoğu Müslüman teröristin nasıl sempatik gösterilmeye çalışıldığını ya da Müslüman olmayanların Müslümanları ne kadar sevmediklerini gösterme çabasındaki faydasız kamuoyu yoklamalarıdır. Bu kamuoyu yoklamaları ve anketler, iyi niyetli kişiler tarafından tahrik edilebilir. Ancak genellikle gerginliği alevlendirir ve aşırılıklar için yeni mühimmat sağlayabilirler.
Ve daha da kötüsü, bu anketler çoğu zaman yanlıştırlar. Bu türden yapılan en son anket de dini elbiseli iki muhafazakâr kadın resmiyle “Genç İngilizlerin çeyreği Müslümanlara güvenmiyor” başlığı altında sunulan BBC ve COMRES tarafından yapılan ankettir.
Bu da Woolwich saldırısından hemen sonra hızlıca yapılan birçok anket gibi bu da kamuoyunun anlık kirli fikriydi. Bu, bir dizi İngiliz Müslüman’ın terörü desteklediği iddiasıyla basının darbe vurduğu 7/7 den sonraki ankete benzemektedir. Fakat anketler bu görüşlerin zamanla değişip değişmediği ya da toplumdaki diğerlerinin onlara zıt olup olmadığını göstermekten asla rahatsız olmaz ve bu yüzden sadece Müslümanların bu şekilde hissettiğini bilmek mümkün değildi ya da herkes hissetmişti. Onlar anlamsızdı fakat halen manşetlere hâkimler.
BBC anketinde daha geniş bir toplumun örneği yoktur bu yüzden bizim; bu görüşlerin anketteki genç İngilizlere ait olup olmadıkları, kendi ulusal eğilimlerini yansıtıp yansıtmadıkları ya da onların eski İngilizlere göre göçmenlerle ve azınlıklarla daha iyi olan bir genç neslin olumlu tablosunu çizip çizmedikleri konusunda bir fikrimiz yok. Ben paramı bunların en sonuncusuna yatırırım, nedeni ise burada.
Son yıllardaki araştırmalar; göç, azınlık ve İslam’a yönelik İngiliz tutumlarında keskin bir ayrımın var olduğunu göstermiştir. İngiliz gençlerinin önyargılı görüşleri ifade etmekte sayıca azaldıklarını ortaya koymak için gençlerin tutumlarını zamanla takip eden Robert Fort, bu konudaki çalışmaların en titizini gerçekleştirmiştir. Diğer çalışmalar ise, İngiliz gençlerinin otoriter görüşlere ve sağ gruplar tarafından savunulan fikirlere sahip olan atalarına göre eşcinsellikle çok daha rahat ve daha az oranda olduklarını göstermiştir.
Çıkacak olan “Revolt On The Rıght” (İsyan Hakkı) adlı kitabında İngiliz gençlerinin sadece daha az önyargılı olmadıklarını fakat daha az Eurosceptic olduklarını ve etnik hatlar boyunca İngiliz ulusal kimlik görüşünde daha az olduklarını göstermek için bu resmi genişletmeliyiz. Bu, tartışmalara yön veren daha güvenilir bilgilerle uzmanlar tarafından yeniden yorumlanan bir kanıttır.
Bu kuşak farklılıkları daha geniş trendleri yansıttı: Eski kuşakların kitlesel göçten önceki İngiltere anılarına sahip olma gerçeği, diğerlerinin farklı geçmişleri ile daha az temas halindeydi ve daha geniş üniversite eğitimine ulaşmak için daha az yarar sağlıyordu. Bu resim genç İngilizlerin belirgin farklılığıdır. Onlar sadece Avrupa Birliği’ndeki İngiltere’yi biliyorlar, göçmenleri iyi karşılıyorlar ve sık sık farklı geçmişten gelen kişilerle etkileşim içindeler. Bu figürler, yazılmamış olmasına rağmen bu BBC anketinde yansıtılır. 24 ile 18 yaş aralığındakilerin yaklaşık olarak üçte ikisi LGBT topluluklarından birileriyle, 2 kişiden 1’i ikinci kuşak göçmenlerle ve yaklaşık olarak 3 kişiden 1 i de AB ve AB dışı göçmenlerle haftalık olarak etkileşim halindeler. Bu etkileşim ön yargıyı azaltmak ve toleransı artırmak için gösterilmiştir.
Genel olarak anketteki gençler, göç ve İslam ile birlikte olmaktan rahat göründüler. Düşünün ki bunlardan % 25’i göçü, İngiltere’nin karşılaştığı en önemli sorun olarak sadece ekonomi üzerindeki endişelerin altında değil aynı zamanda anket sırasında ulusal ortalamanın da 10 puan altında görüyor. Gençler, diğer gruplara göre Müslümanların sayıca daha az olmaları durumunda İngiltere’nin daha iyi olacağını büyük olasılıkla söyleyebilirlerdi. Ama halen bu görüşe sahip olan 10 kişi içinde 3’ten az olan ve bütün dini gruplar arasındaki büyük genç çoğunluk, iki şeye çok az ilgi gösterdi: Bunun farklı bir şey yapmayacağını düşünmeleri ya da başka bir yolunu bilmemeleri. Bizler her zaman toplumumuzdaki olumsuz eğilimlere bağırmaktan hoşlandık. Fakat olumlu olanlar hakkında da bağırmaya ihtiyacımız var.
Eğer ki bu tarz soruları araştırmak istiyorsak bunu iyi verilerle düzgün yapıp ve aşırıların anlatılarını yanışlıkla meşrulaştırmayan bir yolla yapmış olduğumuzdan emin olmamız gerekir. Bu; gazetecilerin, editörlerin ve araştırmacıların arasında daha güçlü köprülerin bulunduğunu ve tabi ki bazı anket ve basın bültenlerinin akran çeşidine tabi olup olmadığı anlamına gelir. Daha akıllıca yaklaşmamız gerekir.
Yazan: Matthew Goodwin
Kaynak: The Guardian
Çeviren: Burcu BİÇER/doğruhaber