Telegraf sitesine göre, Quebec’teki bir camide 27 yaşındaki Alexandre Bizont’un yarı otomatik tüfeğini hazırlayıp iki Müslümana ateş açmasıyla sona ermişti. Silahı tutukluk yapınca belindeki tabancasını çıkarıp kısa bir süre içinde dört Müslümanı daha şehid etti, beşini de ağır yaraladı.
Ontario’dan 600 mil uzakta, Müslüman bir aile akşam yürüyüşü yaparken, 20 yaşındaki Nathaniel Weltman kamyonunu son hızla onlara doğru sürdü. Yaşlı bir kadın, bir genç ve ailesi öldürüldü.
Bu iki ayrı saldırı 2017 ve 2021 yıllarında yaşandı. İki saldırganın ortak noktası Kanada aşırı sağ hareketinin destekçileri olmalarıydı.
Bu acı gerçeklik, Kanada’nın dünya sahnesinde geliştirdiği ilerici, çok kültürlü imajla derinden çelişiyor. Bizont’un internet arama geçmişi, birçok aşırı sağcı şahsiyeti takip ettiğini ve saldırısı öncesindeki günlerde, Donald Trump’ın Twitter sayfasını defalarca ziyaret ettiğini gösterdi. Weltman ise Yeni Zelanda’daki Christchurch camisinde Müslümanların katledilmesinden de ilham almıştı.
Kanada’nın aşırı sağ hareketi uzun süredir Müslüman karşıtı nefret olaylarıyla ilişkilendiriliyor ancak son yıllarda şiddet içeren İslamofobi endişe verici ve benzeri görülmemiş seviyelere ulaştı.
Aşırı nefret suçları üzerine çalışan Kanadalı araştırmacı Barbara Perry, aşırı sağın onlarca yıldır bu ülkede kaynadığını, ancak son beş yılda patlak verdiğini açıklıyor.
Aşırı sağ hareket Kanada’da yeni bir olgu değil. Kanadalılar Müslümanların yarattığı tehdit konusunda olumsuz görüşe sahip. Bu ülkede giderek artan şiddet içeren İslamofobinin kökeni, beyaz Avrupalı Hıristiyanların kimliklerini kaybettikleri ve kendilerini yabancılar tarafından kuşatılmış hissettikleri inancından kaynaklanıyor.