Milliyet'ten Tunca Bengin köşe yazısında olası büyük Marmara depremini değerlendirdi:
Deprem bilimcilere göre olası büyük depreme dönük bilimsel raporlarda öngörülen süreler de epey daralmış durumda. Maalesef İstanbul açısından korkulan depreme dönük en iyimser senaryo bile tüyler ürpertici. Kaldı ki, Allah saklasın, birçok bilim insanının öngörülerinde kesiştiği gibi, korkulan o Kuzey Anadolu Fayı tek seferde boydan boya kırılıp 7.6 veya daha büyüklükte bir deprem üretirse felaketin boyutunun sadece İstanbul ile sınırlı kalmayacağı da açık ve net. İçinden Kuzey Anadolu Fayı geçen Marmara Denizi’ne kıyısı olan 7 tane il ve 50 tane ilçe var. O fayın yan kollarının doğrudan tehdidi altında olan yerler bile. Yani Marmara’nın içinden geçen Kuzey Anadolu Fay zonu çok parçalı. Güney kol var, orta kol var, kuzey kol var ve bu kolların da bir çok parçaları bulunuyor. Tıpkı bir ağaç gibi. Kolların birinde hangi deprem olursa olsun sarsılma anlamında İstanbul’u da etkiler, Bursa’yı da etkiler, Kocaeli’ni de, Yalova’yı da...
Dahası birde MTA’nın hazırladığı mevcut haritalarda görülmeyen ama aktif durumda olan gizli ya da gömülü diri faylar da söz konusu. Bunlar da ancak deprem olduğunda keşfediliyor ya da özel araştırma projeleriyle...Mesela üç üniversitenin Bursa’daki aktif fay hatları üzerine yaptığı ortak çalışmada keşfedilen ve 7.3 büyüklüğünde bir deprem üretebileceği söylenen yeni fay gibi. Bu durumda en merak edilen de Marmara Bölgesi ve denizindeki daha başka gizli faylar olabilir mi endişesi elbette. Dün bunları Japonya’da deprem üzerine iki yıldan fazla akademik çalışmalarda bulunan Kocaeli Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış’a sordum. Yanıtı şuydu: “Şehirler odaklı jeofizik etüd yapılırsa olabilir. Bursa’daki fay bir proje sonucunda yapılan çalışmada bulundu. MTA’nın da Türkiye’nin diri fay haritasının güncellenmesi için çalışmaları var. Mesela Gemlik Körfezi’nin içinde olan deprem orada bir fay var ama MTA’nın haritasında yok.”
İSTANBUL’U KORKUTAN KUZEY ANADOLU FAYI’NIN HER ŞEYİ BİLİNİYOR DENİLİYOR AMA?
“Hayır öyle bir şey yok. KAF zonu bir sürü parçalara ayrılıyor. Şu an mesela Marmara’da yapılan tartışmaların genelinde farklı fay modelleri var. Deniz içinden geçtiği için farklı hocalar farklı şekillerde söylüyorlar. Fayla ilgili sismik kesitler ,jeofizik etüdler hala devam ediyor. Her şeyi biliyoruz demek bilimde doğru bir şey değil. Her şeyi bilseniz o fayda ne kadar gerilimin biriktiğini doğrudan ölçecek bir yöntem yok neyi biliyorsunuz? Biz hep yaklaşım yapıyoruz aslında. Öyle her şeyi bildiğimiz falan yok onu diyen maalesef doğru söylemiyor.”
DAHA BAŞKA SÜRPRİZ FAYLAR DA ÇIKABİLİR YANİ?
“Bakın denizde zaten bir sürü fay varda, deniz tabanındaki izlerini görmediğimiz için kapanıyor, üstü örtülüyor o yüzden farklı modeller var bu modeller deprem oldukça gerçekleşiyor veya daha ayrıntılı çalışmalar oldukça ortaya çıkıyor. Bilimsel araştırmalar devam ediyor yani.” Bunlar da ne demek? Güncellenen harita da son olmayabilir, bilimsel araştırma ve incelemelere göre haritaya şu an bilmediğimiz, zamanla bir deprem olduğunda burada da fay varmış denilecek daha başka eklemeler de gelebilir. Ama yalnız fayları konuşarak bir yere varamadığımız, varamayacağımız da açık. Dolayısıyla, kafayı faylara çok takmak yerine, Türkiye’nin fay gerçekliğinden hareketle olası depremlere karşı hazırlıklı olmaya odaklanmak daha doğru. Tıpkı Japonya ve Şili örnekleri gibi...