Şükrü Gündüz / Doğruhaber

Son zamanlarda Türkiye’nin birçok ilinde insanların basit sebepler ve anlaşmazlıklar yüzünden birbirlerini öldürmeleri ile ilgili haberleri ekranlardan dehşet içinde kalarak seyrediyoruz.
 
İnsanlar arasında yaşanan sorunların çözülmesinde mahkemelerin insanları tatmin etmeyen kararlar almasıyla beraber insanların cehaletinden ve İslam’ı hakkıyla bilmemelerinden dolayı bu tür acı olaylara her gün bir yenisi daha eklenebiliyor.
 
Son zamanlarda maddi çıkarlar ve basit anlaşmazlıklar yüzünden Muş, Bismil, Ergani, Mardin, Konya ve Adana’da toplu cinayet ve katliamlar yaşandı.

Bu tür sorunların çözülmesinde İslam’ın referans alınarak çözülebileceğini vurgulayan Âlimler Cemiyeti Genel Sekreteri Molla Abdussamed Yalçın, “İslam cana can, kana kan, dişe diş, göze göz diyerek karşıdaki kişiye zarar vermesi halinde zarar veren kişinin de aynı zararı göreceğini söylüyor.
 
Eğer başkasını öldürürsen sen de öldürüleceksin, eğer başkasının gözüne zarar verirsen senin de gözüne zarar verilecek. Bu kısas uygulaması insanlar üzerinde caydırıcı oluyor” dedi.
 
Sosyolog Müfid Yüksel de “Eskiden bu tür olayları çözebilecek, tolere ve izole edecek yapılar vardı. Bu yapılar cumhuriyetle beraber feodal yapılar denerek tasfiye edildi. Bu yapılar tasfiye edilince bu sorunları çözebilecek bir yapı kalmadı” diye konuştu.

CEHALET, İNSANLARI KATİL YAPIYOR
Yaşanan bu katliam ve cinayetlerin insanların İslami bir terbiye ve anlayıştan yoksun olmasıyla beraber cehaletten kaynaklandığını ifade eden Âlimler Cemiyeti Genel Sekreteri Molla Abdussamed Yalçın, “İnsanlarda dünya sevgisi hâkim olur, Allah korkusu ikinci plana itilirse ve İslami endişe olmazsa insanlardan her şey beklenebilir.
 
İnsanlarımız cumhuriyetin kuruluşundan bu yana İslami eğitimden mahrum bırakılarak cehaletin içine sürüklendiler. Onun için insan öldürmek basit bir hale gelmiştir” dedi.

MEDYA CİNAYETLERİ TETİKLİYOR
Bu cinayetlerin işlenmesinin sebeplerinden birisinin de medya olduğuna işaret eden Molla Abdussamed Yalçın, “Medya cinayet olaylarını haber yaparken insanları rencide edecek şekilde haber yapıyor.
 
Haberlerde ölüm çok basit bir şeymiş gibi gösteriliyor. Yayınlanan dizi ve filmlerde de insanlar çok rahat bir şekilde birbirlerini öldürüyorlar. Bunun kötü bir şey olduğu anlatılmıyor. Bunu seyreden insanlar da insan öldürmeyi çok basit görmeye başlıyorlar” diye konuştu.

İSLAM HERKESİN RAZI OLACAĞI ÇÖZÜMLER GETİRİYOR
İslam’ın bu tür olayların önüne geçmek için herkesin razı olacağı kanunlar ortaya koyduğunu ancak bunların maalesef bugün uygulanmamasından kaynaklı olarak bu tür acı olayların yaşandığının altını çizen Molla Abdussamed Yalçın, “Allah-u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de kötülüğe götüren yolların kapatılmasını emrediyor. Bunun ardından bu yollardan men edilen insanlara nasihat türünden tavsiyeler yapılıyor. İlahi kanunların uygulanmadığı yerde insanlar aklı ve nefsiyle hareket ediyor. Kendi aklına göre karşıdaki insana rahat bir şekilde zarar verebiliyor.
 
Çünkü kalbinde ve anlayışında iman yoktur. Ama İslami toplumlarda bu var. İslam bu yolları kapattıktan sonra insan kalbini ve ruhunu tatmin edecek kanunlar ortaya koyuyor. Bu işin akıbetini hatırlatıyor. Hukuki olarak İslam’da ceza sistemi var. İslam cana can, kana kan, dişe diş, göze göz diyerek karşıdaki kişiye zarar vermesi halinde zarar veren kişinin de aynı zararı göreceğini söylüyor.
 
Eğer öldürürsen sen de öldürüleceksin, eğer gözüne zarar verirsen senin gözüne de zarar verilecek. Bu kısas uygulaması insanlar üzerinde caydırıcı oluyor. İslami düşüncenin ve yaşantının hâkim olmaması bu tür sonuçlar doğuruyor. Bunları da ancak İslami bir yönetimle yapmak mümkündür. Kişiler kendi kendilerine bu hükümleri icra edemezler” şeklinde konuştu.

MEVCUT HUKUK SİSTEMİ BU SORUNLARI ÇÖZMEKTEN ACİZ
Mevcut hukuk sisteminin bu sorunları çözemediğine ve insanları tatmin etmediğine dikkat çeken Molla Abdussamed Yalçın, “İslami bir yönetim yoksa İslam âlimleri ve İslami cemaatler kendi içlerinde yapabildikleri ölçüde bu sorunları çözmek için araya giriyorlar. Bizim örfümüzde bunlar var. Mevcut hukuk sistemine bunu bırakırsak netice ortada.
 
Çünkü mevcut sistem insanları tatmin etmiyor. İslami cemaatlere, kanaat önderlerine ve âlimlere halkın güveni var. Bunlar etkin olurlarsa bu acı olayların önüne geçebilirler. İslami cemaatler ve âlimler bir olayı çözmek için adım atınca devlet müdahil olmazsa bu sorunlar daha rahat bir şekilde çözülebilir” şeklinde konuştu.

İSLAM’IN HER SORUN İÇİN BİR ÇÖZÜM ÖNERİSİ VARDIR
“Bu tür yanlışlara düşmemek ve sorunları çözmek için insanlar, İslam âlimlerine müracaat ederek sorunlarının çözülmesi için yardım istesinler” diyen Molla Abdussamed Yalçın,“İnsanların ilmihal, hal ilmini öğrenmeleri gerekir.
 
İslami kaynaklara başvurulmalıdır. Âlimlere müracaat ederek öğrensinler. Müslüman bir toplumda yaşıyoruz. Bu toplumun fertleri Müslüman olduklarının bilinciyle hareket etsinler.
 
Bu onların menfaatine olur. Bu bilinç oluşursa insanların İslam’ın bütün hayatı kuşatıcı bir din olduğunu ve her konuda çözümünün olduğunu bilmeleri, İslam’ın kendilerine verdiği değerin hiç kimse tarafından verilmediğini bilmeleri birçok sorunu çözer. Toplumumuz, Allah Resulünün (SAV) hadislerine kulak versinler. Hadisler sadece ibadetlerle ilgili değildir.
 
Peygamberimizin hadisleri hayıtımızı düzene sokacak sözler ve projelerdir. Toplum buna kulak vermelidir. Bundan uzaklaşıldığı ölçüde toplumda oluşacak kaos huzursuzluğa sürüklenir. İslam insanı yaşatmak istiyor. Bunu uygulamayanlar ölüyor” şeklinde konuştu.

SEKÜLER KURUMLAR BU SORUNLARI ÇÖZEMEZ
Bu tür sorunların çözülmesi için din adamlarından, mollalardan ve kanaat önderlerinden oluşan ekiplerin kurularak sorunların olduğu yere giderek müdahale edebileceğini belirten sosyolog Müfid Yüksel, “Bu tür olaylar geçmişten beri yaşanıyor. Eskiden bu tür olayları çözebilecek, tolere ve izole edecek yapılar vardı.
 
Kanaat önderleri, şeyhler, mollalar ve sözü dinlenen insanlar bir araya gelerek insanları barıştırıyordu. Özellikle medrese hocalarının bu konuda çok ciddi bir fonksiyonları vardı.
 
Bütün bu yapılar cumhuriyetle beraber feodal yapılardır diye tasfiye edildi. Bu yapılar tasfiye edilince bu sorunları çözebilecek bir yapı kalmadı. Devlet de bunu sağlayabilecek güçte değil. Seküler din dışı kurumlar bu sorunları çözemez.
 
Seküler kurumlar, dini ve manevi anlamda toplumda bir saygınlık oluşturmuyorlar. Bu müessesler lağvedilince yerini dolduracak bir şey kalmadı. Seküler kurumlar bu tür dini kurumların yerini dolduramadı. Çözüm yolu, bu boşluğu doldurabilecek bir yapının oluşmasına izin vermektir.
 
Din adamlarından, mollalardan, kanaat önderlerinden belli ekipler oluşturulursa bu ekipler kriz olan yerlere müdahale edebilir. Bunu devlet veya sivil toplum kuruluşları organize edebilirler” diye konuştu.