Memur-Sen Diyarbakır İl Başkanı Ramazan Tekdemir imzasıyla 28 Şubat darbesine ilişkin yapılan yazılı açıklamada, o dönemde oluşturulan mağduriyetlere dikkat çekerek 28 Şubat zihniyetinin ebediyen tasfiye edilmesi, mağdurların yaşadığı tüm hak kayıplarının somut adımlarla telafi edilmesi ve darbenin sivil ayağıyla da hesaplaşılması gerektiğine vurgu yaptı.
28 Şubat'ı milletin öz kimliğini oluşturan değerlerine, bağımsız ve milli politikalar belirleme iradesine, halkın inancını yaşama hakkına, bireysel ve toplumsal özgürlükler alanına yönelen uzantılı bir darbe olarak tanımlayan Tekdemir, "Emperyalist odakların güdümünde hareket edilerek şekillendirilen, vesayet odaklarının tahkim edildiği, milli irade eksenindeki oluşumların tasfiye edildiği ve nihayet darbeci zihniyet ve histerik kadrolar eliyle dini yaşam ve inançlı kesimin kamusal alandan çektirildiği, ülkenin yağmacıların talanı, emperyalizmin sömürü araçları haline getirildiği derin bir lekedir." dedi.
Tekdemir, "Ekonomide sistemin yağma düzeninden kurtarılması sistemine, insanca yaşama standartlarının oluşturulması gayretine karşı kendilerini siyasi, ekonomik ve sosyal ayrıcalıkların tepesinde gören darbeci hegemonik güçler bin yıl rüyasıyla müesses nizamı koruma amacıyla ülkenin açık bahtına kapkara bir leke sürdüler. Bütün darbeler gibi 28 Şubat da bir mühendislik projesidir." ifadelerini kullandı.
"Yaklaşık 6 milyon insan inanç ve düşüncelerinden dolayı büyük acılara maruz bırakıldı"
Dönemin merkez medya kuruluşlarının, kurmaca irtica haberleriyle darbeye zemin, milleti darbenin gerekliliğine ikna için psikolojik faaliyetler yürüttüğünü belirten Tekdemir, şu ifadelere yer verdi:
"Dönemin YÖK ve üniversite rektörleri ile Yüksek Yargı başkan ve mensupları yaptıkları açıklamalar, uyguladıkları yöntemler ve programlarla açık darbe çağrıları yapmıştır. Dönemin yargısı, siyasi kararlarla sivil toplum örgütlerini, dini camia ve cemiyetleri siyasi yargı kararlarıyla tasfiye etmiş, beşli çete olarak da adlandırılan dönemin bazı sözde sendika ve meslek odaları darbeye toplumsal taban ve destek üretme rolü üstlenmiştir. Dönemin egemen ekonomi çevreleri, yükselen Anadolu sermayesini tasfiye hareketinin parçası olmuştur. Dönemin silahlı bürokrasisi geniş çaplı fişleme, brifing, gözaltı, baskı ve tasfiye işlemlerini yürütmüştür. Bu süreçte yaklaşık 6 milyon insan inanç ve düşüncelerinden dolayı fişlendi, işlerine son verildi, tahkir edildi ve büyük acılara maruz bırakıldı."
Tekdemir, "Tehdit ve baskıya zorlanan millet iradesinin özgür seçimle iktidara getirdiği Refah/Yol hükûmetin yürütme hakkı gasbedilmek suretiyle istifa ettirilerek, millet iradesi tasfiye edilmiştir. Brifinglere göre karar veren yargı, talimata göre manşet atan medya, içinde kimi sendikaların da bulunduğu güya sivil toplum kuruluşları, millî iradeye kurulan komplonun destekçisi ve suç ortağı oldular." diye belirtti.
"İmam hatiplerin orta kısımları kapatılmış, gençlerimiz mesnetsiz bir şekilde mesleksiz bırakılmak istenmiştir"
Zorbalıkla sürdürülen toplum mühendisliğinin millî değerlere düşmanlığa dayalı ideolojisini, başörtüsü yasağı ve eğitimi tek bir ideolojinin dayanağı hâline getirmenin dönemin en yıkıcı uygulamalarından bazıları olduğunu kaydeden Tekdemir, "Üniversitelerde başörtülü kızlarımız ikna odalarına alınmış, turnikelerden geri çevrilmiş, eğitim hakları gasbedilmiştir. Sürecin zorbalıklarına karşı duran sivil toplum kuruluşları kapatılmış, Kur’an kursları ve vakıfların faaliyetleri yasaklanmıştır. Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitime geçilmiş, düşmanca tavır takınılan imam hatiplerin orta kısımları kapatılmış, katsayı uygulaması getirilerek imam hatip liseleriyle birlikte meslek okullarının da önü kesilmiş; gençlerimiz mesnetsiz bir şekilde mesleksiz bırakılmak istenmiştir." ifadelerine yer verdi.
O dönemde başlatılan görevden alma uygulamaları ve sürdürülen zulmü özetleyen Tekdemir, "On binlerce öğrencimiz üniversitelerden atılmış, MİT 418 öğretim görevlisini irticacı olarak fişlemiş, birçok öğretim görevlisi baskılara uğramış, 139 yüksek öğretim kurumu personelinin görevine son verilmiştir. Okullarda cuntanın programı kesintisiz uygulanabilmesi için öğretmenlere baskı yapılmış, 4 bin 625 milli eğitim bakanlığı personeli fişlenmiş, 33 bin 271 öğretmen disiplin soruşturmasına uğramış, 11 bin 890 öğretmen disiplin cezası almış, 11 bin öğretmen istifa ettirilmiş, 3 bin 527 öğretmenin görevine son verilmiştir." diye kaydetti.
"Bizler; milleti tasfiye, vesayeti takviye etmeyi amaçlayan bu darbeyi her platformda tüm vasıtalarla anlatacağız"
"28 Şubat, ülkemizin insan hakları, düşünce ve demokrasi tarihinde kara bir lekedir." İfadelerinin yer aldığı açıklamada binyıl süreceği iddia edilen darbe düzeninin izleri, zaman içerisinde milletin iradesi ve kararlılığıyla birçok açıdan silindiğini belirten Tekdemir, "Ancak, dönemin keyfî kararlarıyla mahkûm edilen birçok insanın mağduriyeti, anlaşılmaz bir şekilde maalesef devam etmektedir. Adaletin tam olarak tesisi, bu mağduriyetlerin giderilmesi, zararların tazmin edilmesiyle mümkündür. Aksi hâlde, 28 Şubat’ın izleri, toplumun bir kesimi için bütün yıkıcılığıyla devam ediyor olacaktır." dedi.
Tekdemir, "Direnerek darbeleri tarihin karanlığına gömen iradenin ürettiği değerler kalıcı hâle getirilmeli; darbeleri püskürten, istiklali tesis eden irade, istikbali tesis edecek idareye dönüştürülmelidir. Sıkıntıların giderilmesi, devam eden sorunların çözüme kavuşturulması bağlamında mağduriyetlerin tespiti ve ortadan kaldırılması için bir çalışma yapılmalıdır. 28 Şubat zihniyetinin ebediyen tasfiye edilmesi için, mağdurların yaşadığı tüm hak kayıpları somut adımlarla telafi edilmeli ve darbenin sivil ayağıyla da hesaplaşılmalıdır." ifadelerine yer verdi.
Toplum olarak darbenin açtığı yaraları ve arkasındaki ideolojik anlayışı gelecek nesillere de anlatacaklarını kaydeden Tekdemir, "Bizler; milleti tasfiye, vesayeti takviye etmeyi amaçlayan bu darbeyi, arkasındaki güçleri, darbenin açtığı yaraları, ürettiği mağduriyetleri, karanlık ilişkilerini, arkasındaki ideolojik anlayışı, millet düşmanlığını unutmadığımız gibi, her zaman bu anlayışa ve sinsi işleyişe karşı teyakkuzda olunsun diye çocuklarımıza, gençlerimize ve gelecek nesillere de yaşananları her platformda tüm vasıtalarla anlatacağız, unutturmayacağız." şeklinde konuştu. (İLKHA)