Bundan 30 yıl önce, 25 Şubat 1994'ün Ramazan ayında, işgalci siyonistler tarafından Filistin'in El Halil kentinde büyük bir katliam gerçekleştirildi. El Halil'deki Hazreti İbrahim Camii'nde sabah namazında gerçekleştirilen, 67 Müslümanın katledildiği ve 300'e yakın kişinin yaralandığı katliam, hafızalardaki tazeliğini koruyor.

Filistin'in tarihinde büyük katliamlar gerçekleştiren ve 7 Ekim'den bu yana soykırım derecesine varan katliamlar işleyen işgalci siyonistler, Kudüs'ten sonra ikinci hedefleri olan Peygamberler diyarı Filistin'in güzide şehirlerinden El Halil kentindeki Hazreti İbrahim Camii haremini istila edip orayı tamamıyla bir Yahudi sinagoguna çevirmeyi amaçlıyordu.

Ramazan ayının 15'ine denk gelen cuma günü sabah namazının kılındığı esnada, camiye toplanan Müslümanlar, tertemiz bedenleriyle Rablerine yönelmiş, huzur ve huşu içinde Rablerine rükû ve secde ederken, arkalarından gelen kurşun yağmuruna tutuldular. İşgalci siyonistlerin kinlerini saçtığı o kurşunlar, Rablerinin önünde eğilmiş olan Müslümanların temiz bedenlerini hedef almıştı.

El-Halil Katliamı terör şebekesinin planlı katliamıydı

67 Müslümanın katledildiği, 300'e yakın kişinin yaralandığı el-Halil katliamına dünya sessiz kaldı.

Bu vahşet, işgalciler tarafından dünya kamuoyuna, Barush Goldstien adındaki "akli dengesi yerinde olmayan aşırı dinci bir Yahudi" tarafından işlenen cinayet olarak lanse edildi.

Oysa katliamı aklı dengesi bozuk bir siyonist canavarın tek başına yapmadığı, katliamdan sonra görgü tanıklarının ifadesinden de anlaşılıyordu. O gün katliama şahit olan bir görgü tanığı sonraki günlerde olayı şöyle aktarıyordu:

"Biz birinci rekâtı kılarken Yahudilerden asker elbisesi giyinmiş bir kişi yanımıza girdi. Kulaklarında kulaklık vardı. Bu kişi üzerimize ateş etmeye başladı. Silahının şarjörü boşaldıkça yanındaki ikinci kişi dolduruyordu. Ben sabah namazlarına gelmeyi adet edinmişimdir. Başka zamanlar her gün o vakitte burada otuz kırk asker bulunurdu. Ama o gün sadece dış kapıda yedi asker vardı. Sürekli yedi veya sekiz askerin beklediği iç kapıda ise hiç kimse yoktu. O sabah, o kapıda hiçbir asker görmedim. Saldırgan Yahudi üzerimize ateş etmeye başlayınca dışardaki askerler içeri girip bizim üzerimize göz yaşartıcı bomba atmaya başladılar."

Sadece camide gerçekleştirilen saldırıyla sınırlı kalmayan katliamda, yaralı olan Müslümanlara dışardan yardım yapılması da engellendi. Hastaneye kaldırılan yaralılara da siyonistler tarafından ateş açıldığı, olayın görgü tanıkları ve hastaları hastaneye taşıyanlar tarafından dile getirilmişti.

El Halil Katliamı'nın perde arkası

"Siyonizm ile göbek bağı olan basın-yayın organları" Müslüman Filistin halkının bağımsızlık ve varlık mücadelesini "terör" olarak kabul ettirebilmek için ellerinden gelen bütün gayreti sarf ederken, işgalci siyonistlerin vahşi katliamlarını ise "bireysel eylem" şeklinde yansıtıyorlardı. Oysa işgalci siyonistler bütün bu katliamları planlı bir şekilde gerçekleştirmekte, ancak kendisinin çirkin yüzünün dünya kamuoyu tarafından görülmesini engellemek amacıyla pratikte "ferdi eylem" metoduna başvuruyordu. Yapılan saldırıların daha önceden planlanıp hazırlandığı, yaralanan Filistinli Müslümanlar tarafından sıkça dile getiriliyordu.

Katliamdan sonra Hazreti İbrahim Camii'nin durumu

24 Şubat 1994 tarihinde siyonistler tarafından yapılan katliamdan sonra Hazreti İbrahim Camii (Halilurrahman Camii) 9 aydan fazla bir süre kapalı tutuldu ve tekrar açıldığında yarısı sinagog olarak düzenlendi. Her ne kadar caminin statüsü Hebron Protokolü ile kabul edildiği şekliyle aynen devam etmekte olsa da Müslümanların ve Yahudilerin her yıl 10'ar günlük özel günlerde Camii ve sinagogun tamamını kullanma hakları bulunuyor. İşgalci siyonistler Mescid-i Aksa da olduğu gibi Hazreti İbrahim Camii'nde de Müslümanların ibadet etmelerine müsaade etmiyor. Kuşatma altında tutulan camiye ibadet etmek için giden Müslümanlar sık sık engellenerek esir alınıyor. (İLKHA)