İşgalci çetenin 7 Ekimden bu yana Gazze'de işlediği insanlık suçu ve vahşetlerine sessiz kalmayan Adanalılar, devletlerin de sessiz kalmaması gerektiğine vurgu yaparak işgal rejimi ile ticari ilişkilerin sonlandırılması gerektiğini söyledi.
İLKHA muhabirine konuşan vatandaşlar, Filistin ve Gazze için artık sözün bittiğini belirterek zulüm, katliam ve soykırımın bitirilmesi için İslam ülkelerinin liderlerinin fiilen harekete geçmesi çağrısında bulundular.
"Küresel anlamdaki siyonizm, sadece israil ve Filistin'le sınırlı kalmayacaktır"
Mehmet Çakmak
İşgalcilerin Müslümanların sırtında bir hançer gibi durduğunu ifade eden Mehmet Çakmak, "Dolayısıyla orayı sadece Filistin halkıyla alakalı bir vahşet olarak değerlendirmemiz çok yanlış olur. Çünkü küresel anlamdaki siyonizm, sadece israil ve Filistin'le sınırlı kalmayacaktır. Bu ilerleyen zaman zarfında Arzı Mev'ud denilen yerlerle alakalıdır. Bu nedenle bunun İslam coğrafyalarıyla alakalı bitmek tükenmek bitmeyen bir vahşete dönüşmesinden endişe ediyoruz. Müslümanlar ve Müslüman ülkeler yaşanan bu zulme ve vahşete müdahale ettikleri takdirde, bilmelidirler ki yarın kendileriyle alakalı yaşanacak olan zulmü de durdurmuş olacaklardır." dedi.
"Onlara gelir sağlayan ne kadar unsur varsa dallarını ve kollarının kesilmesi gerekiyor"
Kesinlikle yaşanan vahşeti ve zulmü kamuoyunda, tüm Müslümanların sosyal medya hesaplarında duyurmaları gerektiğini söyleyen Çakmak, "israil'in yapmış olduğu zülüm ve vahşet, kamuoyuna öyle veya böyle bir şekilde duyurulması gerekiyor. Sadece zulmü kamuoyunda duyurmak yeterli mi? Elbette ki yeterli değildir. Resulullah Aleyhisselâtu Vesselam, Hayber'in fethinde Allah Azze ve Celle'nin emri ve talimatı ile oradaki hurma ağaçlarını kesti. Neden? Hurma ağaçları onların maddi anlamda gelir kaynaklarıydı. Bugün siyonizm'e maddi gelir sağlayan ne kadar kurum ve kuruluş varsa, bunlar ile alakalı Müslümanların bir irade ortaya koyması gerekiyor. Onlara gelir sağlayan ne kadar unsur varsa dallarını ve kollarını kesmesi gerekiyor. Boykotu sadece zamansal olarak sınırlamak yanlış olur. Bunu uzun çapta, geniş sahalara da yaymak gerekmektedir." şeklinde konuştu.
"Ticari, siyasi birçok anlaşma var, bunların hepsinin feshedilmesi lazım"
Mahmut Eraslan
Sivil vatandaşların Gazze konusunda üstüne düşen ne varsa yaptığını vurgulayan Mahmut Eraslan, mevcut şartlarda hükümetlerin ve devletlerin harekete geçmesi gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
"Eylemler, boykotlar, yürüyüşler ve birçok şey yapıldı. Geriye dönüp baktığımızda dualar yapıldı, namazlar kılındı, bu tamam. Maalesef İslam ülkeleri dediğimiz yerlerin liderleri bu işin hakkını vermedi. Boykota devam etmek lazım. Bizim gücümüz şu an neye yetiyor? Boykota, yürüyüşe, duaya yetiyor ancak Gazze'de mazlumlar için savaşacak bir durumumuz yok. O zaman burada bazı şeyler hükümetin işidir. Buradan hükümete çağrı yapıyoruz. Bugün ticaret yapan insanlar var. Hükümet bunlara bir şey diyemez ama işi yavaşlatabilir. Limanlardan gemilerin kalkmasını engelleyebilir ve bunun yapılması lazım artık. Ticari, siyasi birçok anlaşma vardır, bunların hepsinin feshedilmesi lazım. Biz Adana'dan 'Gazze'ye ne yapabiliriz, taşımız yetişmiyor' diyorsanız, ben buradan şunu öneriyorum: 'Allah için bir tweet atın, Allah için bir tweet atın, Allah için bir twit attın."
"Kelimeler tükendi, artık gözümüzden yaş değil kan damlıyor"
Furkan Toramantekin
Filistin'e dair söz değil fiili anlamda harekete geçilmesi gerektiğine vurgu yapan Furkan Toramantekin,
"İnanın artık söyleyecek bir şey kalmadı. Kelimeler tükendi, artık gözümüzden yaş değil kan damlıyor. Bir şey yapamıyoruz, elimizden geldiğince boykot yapıyoruz. İdarecileri göreve çağırıyoruz amma velâkin bundan dolayı bile içimiz asla rahat değil çünkü biz bu insanlarla aynı cennete talibiz. İnsan utanıyor bir yandan. Çok kolay o toprakları terk edip bu zulümden kurtulmaları. Çok kolay aslında fakat yapmıyorlar çünkü onlar oradan çıkarsa, ortada kutsallarımızı savunacak kimse kalmayacak. Zaten 55 parçaya bölünmüşüz. Her birimize farklı farklı dertler ve kötü ideolojiler vermişler ki biz birbirimizle uğraşıyoruz ve onlara yetişemiyoruz. Onlar da oradan çıkarsa orayı kurtaracak kimse kalmayacak. Bu konudaki duygu ve düşünceleri anlatmaya okyanuslar kadar mürekkep, ormanlar kadar kalem olsa yine de duygu ve düşüncelerimizi izah edemeyiz." ifadelerini kullandı.
"Yöneticilerimizi hareket etmeye çağırıyoruz"
Toramantekin, "Müslümanların her daim meydanlarda, sosyal medyalarda, meydan olabilecek her yerde kendilerini gösterebilmeleri lazım. Meşhur Hadis'te: 'Bir zulmü gördüğünüz zaman onu elinizle düzeltin öncelikle, buna gücünüz yetmiyorsa dilinizle düzeltin, buna da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğzedin.' Biz halkız, halkın üzerine düşen şey dille cihad etmek, biz bunu yapıyoruz, buna da gücü yetmeyenler kalbiyle buğzediyor, her namazda mutlaka bunun duası yapılıyor ama eliyle hareket edebilecek güce sahip olanlar bunu yapmıyorlar. Yani asıl sorumluluk onlarda, 'yönetim makamı mesuliyet makamıdır' diyor dinimiz. Bu ülke çok şeyler geçirdi, biz hangi hususta yöneticilerimizi yalnız bıraktık? Örneğin 15 Temmuz. Biz 15 Temmuz'da bu ülkeyi hainlere bırakmadığımız gibi, bize yol açıldığı zaman yöneticilerimizin arkasında israil'e dünyayı dar etmeyecek miyiz? Bu hususta yöneticilerimizi hareket etmeye çağırıyoruz." diye konuştu.
"Aldığımız israil ürünlerinden dolayı Müslümanlar çocuklar zarar görüp, öldürülüyor"
Said Toker
Bu soykırımı yapanları, bu zulme sessiz kalanları kınadığını belirten Said Toker ise, "Dünya liderlerine sesleniyorum: 'Bu zulme artık bir müdahale etsinler. Müslümanlara destek çıksınlar, onlara sahip çıksınlar. Onlar bizim kardeşlerimizdir. Müslümanların arkalarında durmalarını istiyoruz. Bunlar için de boykottur, yürüyüştür, elimizden gelen her şeyi yapmak istiyoruz. Uyuyan liderlere sesleniyorum: Allah onları uyandırsın. Boykot neden önemlidir? Bizim aldığımız israil ürünlerinden dolayı Müslüman çocuklar zarar görüp öldürülüyor. Bundan dolayı israil güçleniyor. Bizim onlardan aldığımız ürünlerden dolayı. Bunun için elimizden geldiği kadarıyla da onların ürünlerini boykot etmeye devam edeceğiz Allahın izniyle." dedi. (İLKHA)