Siyonist katiller son 18 yıldır her Ramazan ayında Gazze’ye saldırıyor. En acımasız katliamlarını özellikle Ramazan ayına denk getiriyor. Gerçi insana saygı diye bir kavram dünyalarında olmayan bu vahşilerden kutsala saygı elbette beklenmez.
Ancak bu mübarek aydaki saldırılarını genel anlamda bir iki husus üzerinden değerlendirebiliriz:
Birincisi; Ramazan ayı onlara göre Müslümanların zayıf olduğu aydır. Açlık onlarda en büyük zaaf olduğu için oruçlu Müslümanları da zayıf sanırlar.
Yani küfür genel anlamda “zayıflıklarımız” üzerinden bizi vurmanın hesaplarını sürekli yaparlar. Bunu gördüklerinde saldırıya geçerler. Şu an saldırılarının sebebi de Gazze’yi değil, ümmeti zayıf gördüklerindendir.
İkincisi; kutsallara karşı tahammülleri yok. Bu bütün küfür cephesi için böyledir. İslam denilince kimyaları bozulur. Sarsılırlar. Keyifleri kaçar. İslam’ı temsil eden her ne görseler kararmış kalplerini korku sarar, kin dolar.
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var:
Gazze ehlinde bu zafiyetler zerre kadar yok. 7 Ekim Aksa Tufanı’ndan beri böyle bir şeye şahitlik edilmedi. Ne aç ve susuz kalmaları onları zaafa sürükledi. Ne de İslam’ın şiarları veya ahlakı bir kenara itildi. Her halleriyle mücadelelerini verdiler. Vermeye devam ediyorlar.
Zaten siyonist katilleri ve diğer şeytanları kahreden de budur. Saldırdıkça direnen, öldürdükçe dirilen bir halk var karşılarında. Korkmayan, korkutan bir halk. Kaçmayan; ama onların uykularını kaçıran bir halk var.
Maddi zayıflıkları (bizden dolayı) var belki. Ama manen dünyanın en zenginleridirler onlar.
Maddi ihtiyaçlarını istemeyecek kadar asildirler aynı zamanda. Tüm şer ittifaklara karşı İslam’ın izzeti ile donanmışlar. Adeta şu duaya mazhar olmuşlar:
Peygamber Efendimiz(s.a.v.) umre görevini ifa ettiği sırada müşrikler, Müslümanların Medine'de hastalanıp zayıfladıklarını, kuvvetlerinin gittiğini ileri sürmüşlerdi. Bunu öğrenen Hz. Peygamber(s.a.v.) sağ omuzunu açarak pazularını müşriklere gösterip ashabına şöyle seslendi "Bugün onlara pazusunun kuvvetini gösterenleri Allah rahmetiyle bağışlasın" buyurdu. İşte bu elleri ayakları öpülesi yiğitler bugün o pazuyu gösterenlerdir.
Bu açıdan siyonist şebekenin ve diğer şeytani dostlarının saldırmanın dışında yapacakları bir şeyleri yok. Ateşkes ve esir takasında ‘kazanırız’ hevesleri de en son kursaklarında kaldı. Her bir esir takasındaki İslam’ın güzellikleri adeta esaret altındaki halklara bir ders oldu. Bir ilham oldu. Onun için bu Ramazan ayında “yıldırma” adına her türlü saldırıyı yapacaklar.
Biz geride kalanlarda ise küçük seslerin dışında çok bir ses yok. Tüm kapıların kapanması, yardımların engellemesine yönelik henüz atılmış ciddi bir adım yok. Başımız öne eğik. Mücahid bir şehre iftihar ve niyazdan başka yapacak bir şeyimiz yok. Ondan dolayı iftar ve sahurlarımızda şu duada bulunalım en azından:
Allah’ım! Bu Ramazan’da büyük şeytanları da zincirlere bağla ki kardeşlerimize bir zarar vermesinler. Kafir topluluğa karşı Müslümanlara yardımını esirgeme. Onların da bizim de sahibimiz sensin.