Alınlarından Öpülesi Yiğitler!

Abone Ol

Çevresi mübarek kılınmış aziz bir beldenin eteklerine perçinlenerek aziz olanlar.

Miracın başkentinde mücadelenin, insanlığın ve onurun miracını yaşayanlar...

Bağrında sakladığı tevhid öncülerinden öncülük bayrağını devralanlar...

Evet, sizlersiniz sizler; Ey Gazze halkı! Bu kutlu övgüye mazhar olanlar...

Sizler de sıraya girin dostlar, sıraya! Müslüman olanlar ve hatta olmayanlar...

Bu yiğitlik ve mertlik düşmanda bile olsa takdir görür, görmeli de! İnsanın düşmanı olacaksa böyle mert olsun dedirtir, dedirtmeli de!

Destan yazan Abdullah bin Huzafe gibi, yiğitlikte;

Esir düşünce, onu sadakat testine tuttu Rumların lideri, soysuz... Günlerce bıraktı onu aç ile susuz. Boyun mu eğecekti Abdullah; hem yiğit hem de korkusuz!

Bu sefer kazanların içinde kaynattılar zeytinyağı. Adamı attılar mı içine, eti ayrılır hemen kemikten. Ağladı Abdullah, vardı çünkü bir canı hem de imanı çelikten...

Zalimler sevindiler, ettiler zan; Abdullah aksine hiç olmamıştı pişman. Ağlıyordu, çünkü yoktu feda edeceği başka can...

Düşman boyun büktü, hayranlıkla onu etti takdir. Ödül olarak bıraktı, hem de beraberinde onlarca esir...

Halife Ömer'e (r.a) gelir gelmez bu haber. Ayağa fırladı, tebrik edilmeliydi zafer. Abdullah'ı, o ilk öptü alnından. Öpmeyenlerin ise şüphe edilir imanından...

Evet dostlar! Abdullah gibi değil mi Filistin?

Öyleyse bu yiğitlerin alnından öpmek vazifedir, hepimize. Ayağa kalk, dalgalan ve haykır bu zaferi, yeryüzünden denize...

Selam ve dua ile