Aksa Tufanı, ABD’yi de yutacak…  

Abone Ol

Aksa Tufanı, Siyonist işgal rejimine öyle bir darbe indirdi ki bundan sonra iflah olmaz, sırtını doğrultamaz.

Maddi kayıpları telafi etse de moral, motivasyon ve psikolojik olarak bitmiştir.

Gazze bataklığından çıktıktan sonra bir daha oraya geri dönemez.

Geri gelmeyi göze alabilse ve kayıplar ifade ettikleri gibi olsaydı hiçbir zaman ateşkese razı olmaz, Filistinli binlerce esiri serbest bırakmaya yanaşmazdı.

Bırakılan Filistinli esirler, öyle tavuk hırsızlığından, yüz kızartıcı suçlardan esir alınmış kişiler değil. Tam aksine Siyonist rejime karşı silahlı mücadele eden, bu mücadeleyi organize eden, adam yetiştiren gerçek dava adamlarıdır.

Daha önceki esir takasında Şehit Yahya Sinvar da bırakılan esirlerden biri idi. Sinvar'ı kendi elleriyle bırakan Siyonistlerdi. Ve Sinvar, Siyonistlere tufan olarak döndü.

Allah'ın izniyle yıllardır zindanlarda boş durmayıp maddi ve manevi olarak kendini yetiştiren nice lider ve dava adamı dışarı çıkacak ve Aksa Tufanına güç ve kuvvet verecektir.

Siyonist rejim, Gazze bataklığına geri dönmemek için ABD'yi bataklığa çekmek istiyor.

Trump gibi birini bulmuşken bu fırsatı kaçırmak istemiyorlar.

Trump, şöyle arkasına bir dönse, Afganistan ve Irak'tan nasıl kaçtıklarını, Gazze'ye girmenin ABD için bir felaket olacağını görecektir.

ABD, çok da Gazze'nin dışında değildi. Siyonistlerin kullandığı silah ve ekipmanlarıyla, istihbarat, siyasi ve politik güçle, kurmay zekası ve askeri danışmanlarıyla Gazze'de bizzat sahada idi. Lokal da olsa Direnişle karşı karşıya geldi.

Güç ve kuvvetin vermiş olduğu sarhoşluk, her şeyi maddi kar ve zarar ile ölçüp biçen emlakçı kafası, siyonist danışmanlarının da dolduruşuyla Trump, bunu deneyecektir.

ABD ordusunun elinde olup da siyonist rejim ordusunun elinde olmayan tek bir şey dahi yoktur. En gelişmiş füzeler, uçaklar, bombalar, silah ve ekipmanlar, istihbari bilgi ve birikim… ABD bütün imkanlarını sınırsız bir şekilde siyosit rejimin emrine sundu.

Sadece ABD değil, İngiltere, Fransa, Almanya, elindeki bütün imkanları seferber ettiler. Ama buna rağmen işgal rejimi hedeflerine ulaşamadı. Bu onun için büyük bir hezimet oldu.

İslami Direniş, tek başına kendi imkan ve olanaklarıyla, dışardan aldığı çok sınırlı yardımla işgal rejimine karşı durdu ve onun hedeflerine ulaşmasına engel oldu. Bu da direniş için büyük bir zafer ve kazanımdır.

İşgal ordusunun son resmi açıklamalarına göre, Aksa Tufanından sonra Gazze'ye yönelik saldırılarda 1845 'israilli' öldürüldü, 23 bin 955 'israilli' de yaralandı.

Elbette ki bu rakam resmi açıklamalar ve herkes biliyor ki gerçek rakamlar bunun çok çok üstündedir.

6 Mart'ta göreve başlayacak olan yeni Siyonist Genelkurmay Başkanı General Eyal Zamir'in 2024 yılı içinde 5942 adet yeni israilli aile, yaslı aileler listesine eklendi, açıklaması, bu rakamın 1845 değil, 5942 olduğunun teyididir.

İşi bilen uzmanların ifadesi, 'yaslı aileler' deyimi ile sivillerin aileleri değil, asker ailelerinin kastedildiğidir.

Hastane, mezarlık ve STK'ların vermiş olduğu bilgiler sentezlendiğinde Aksa Tufanı'ndan sonra Filistin ve Lübnan'da yaşanan çatışmalarda işgalcilerin asker ve yerleşimci toplam kaybının 13 bini bulduğudur.

Yaralanan, sakatlanan, psikolojik sorun yaşayan siyonist sayısının ise 100 bini aştığıdır.

Bu kayıp ve ruh haliyle işgal rejimi, büyük bir hezimet yaşadı ve bunu atlatamayacaktır.

Hiçbir dönem gündeme gelmeyen ABD'nin Gazze'ye girmesi ve yerleşme fikrinin ortaya atılması Siyonist rejimin ne kadar zorda olduğunu göstermektedir.

İnşallah Gazze, sadece Siyonist rejimi değil, ABD'yi de tarihin çöplüğüne atacaktır.