<p> <audio controls=""><source src="https://dogruhabercomtr.tevideo.org/dogruhaber-com-tr/uploads/2025/10/riyad-makaeev-01.mp3" type="audio/mpeg" /></audio> </p>
Günümüz dünyasında ahlaki yozlaşma, sadece bireysel bir sorun değil, toplumsal, kültürel ve siyasi boyutları olan küresel bir krizdir. Ahlaksızlığın artması, ailelerin dağılmasına, toplumların zayıflamasına, güvenin yok olmasına ve zulmün yayılmasına zemin hazırlamaktadır. İslam ümmeti ise tarih boyunca adalet, merhamet, doğruluk ve iffet gibi yüksek ahlaki değerleri temsil etmiştir. Ancak bugün bu değerlerin büyük ölçüde aşındığı görülmektedir. Bu durumun birçok temel nedeni vardır ve aynı zamanda ümmet olarak alınması gereken ciddi tedbirler mevcuttur.
Ahlaksızlığın temel nedenleri
Birinci neden, şüphesiz dinden uzaklaşmadır. Kur’an ve sünnet merkezli bir hayat yaşanmaması, helalin ve haramın net çizgilerle bilinmemesi, “bana ne” anlayışının hakim olması ahlaki boşluklar doğurmuştur. İslam’ın belirlediği ölçüler bir kenara bırakıldığında, kişisel arzular hakikat yerine geçer ve bu da ahlaksızlığı kaçınılmaz kılar.
İkinci neden, ailenin zayıflamasıdır. Aile, ahlakın ilk okuludur. Ancak modern hayat, teknolojik bağımlılık, ekonomik zorluklar ve bireyselleşme gibi etkenler aile yapısını zayıflatmıştır. Anne-baba örnekliğinin kaybolması, çocukların sosyal medya ve yanlış arkadaş çevresinden beslenmesine yol açmaktadır.
Üçüncü olarak, eğitim sisteminde ahlaki eğitimin geri planda kalması büyük bir problemdir. Okullar bilgi verir, fakat karakter inşa etmez hale gelmiştir. Öğrenciler başarıyı ahlaki duruştan değil, sınav sonucundan ibaret sanmaktadır.
Dördüncü neden, medya ve dijital içeriklerin yozlaştırıcı etkisidir. Diziler, filmler, müzikler ve sosyal medya platformları sürekli olarak ahlaksızlıkları normalleştirmekte, hatta özendirmektedir. Günah, özgürlük olarak pazarlanmakta; haya ve iffet ise geri kalmışlık olarak gösterilmektedir.
Beşinci olarak, toplumda emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münker ruhunun kaybolması da büyük bir etkendir. Müslümanlar birbirlerini iyiliğe çağırmayı ve kötülükten sakındırmayı terk etmiş; “bana karışma” kültürü yaygınlaşmıştır. Oysa bu görev ümmet olmanın gereğidir.
Son olarak, liderlik ve otorite boşluğu da ahlaksızlığı artırmaktadır. Adaletli, dürüst ve örnek olan liderlerin azlığı; rüşvet, zulüm ve menfaat ilişkilerinin çoğalmasıyla toplumsal ahlaki çürüme hız kazanmıştır. Özetle, ahlaksızlık; kalpteki imanın zayıflamasından, ailedeki boşluktan, toplumdaki yanlış örneklerden, adaletsizlikten ve nefsi dizginleyememekten doğar…
İslam ümmetinin alması gereken tedbirler
İlk olarak, Kur’an ve sünnete dönüş şarttır. Ahlak ancak vahyin rehberliğinde korunabilir. Müslüman bireyler, hayatlarının merkezine Allah’ın rızasını koymalı; helal-haram bilincini diri tutmalıdır.
İkinci olarak, aile yeniden ihya edilmelidir. Ebeveynler çocuklarına sadece maddi imkân değil, ahlaki örneklik sunmalıdır. Aile içi iletişim güçlendirilmeli, mahremiyet ve saygı bilinci yeniden tesis edilmelidir.
Üçüncü olarak, eğitim sistemi yeniden ıslah edilmelidir. Sadece akademik başarıya değil, karakter eğitimine odaklanan okullar gereklidir. İslam ahlakı; derslerde, sosyal faaliyetlerde ve okul kültüründe temel bir unsur olmalıdır.
Dördüncü olarak, medya kontrol altına alınmalı ve alternatif içerikler üretilmelidir. Müslümanlar kendi değerlerini yansıtan filmler, diziler, dijital platformlar ve sosyal medya projeleri geliştirmelidir. Ahlaklı içerik üretmek bir cihat olarak görülmelidir.
Beşinci olarak, cemaat ve toplum bilinci güçlendirilmelidir. Müslümanlar birbirine sahip çıkmalı, iyiliği yaymalı, kötülüğe karşı ortak tavır almalıdır. Camiler, dernekler ve vakıflar toplumsal ahlakın koruyucusu haline getirilmelidir.
Altıncı olarak, adaletli ve dürüst liderlik teşvik edilmelidir. Yöneticiler şeffaf olmalı, toplumun ahlakını koruyacak kanunlar çıkarmalı ve uygulamalıdır. Liderler örnek olmadıkça, toplum ahlakını koruyamaz.
Son olarak, teknoloji ve gençlik doğru yönlendirilmelidir. Gençlerin enerjisi hayırlı projelere kanalize edilmeli; sosyal medyayı eğlence değil, ilim, davet ve hizmet için kullanılmalıdır.
Sonuç olarak, ahlaksızlık kader değildir. İslam ümmeti tarih boyunca karanlık dönemleri iman, ilim, sabır ve birlikle aşmıştır. Bugün de aynı ruh yeniden diriltildiğinde, ahlak yeniden yükselecek ve İslam ümmeti yeniden izzetine kavuşacaktır. Gazze’ye selam, direnişe devam!