Adalet En Çok Müslümana Yakışır

Abone Ol

Aşırı milliyetçilik, Müslümanların adalet terazisini oldukça bozdu. Coğrafyamızda milliyetçiliği dini bir renge büründüren bir zihin oluştu. Dinin kutsalı olmayan beşeri değerler, dindenmiş gibi kutsanmaya başlandı. Öyle bir kutsandı ki, artık o milliyetçi değerlerin gerçekten dini bir kutsal olup olmadığını konuşamayacak kadar tepkinin boyutundan çekinir hale geldik.

Bugün Müslümanca düşündüğü iddiasında olan bir Türk kardeşten: “yahu bu Kürtler de hak verdikçe daha çok istiyor! Bunun sonu gelmez!” sözünü duymak gerçekten üzücü.

Ey Müslüman kardeşim! Bil ki, Müslüman kardeşine Allah'ın doğuştan verdiği bir hakkı önce gasp edip, sonra da onun bir kısmını iade etmek lütufta bulunmak değildir.

Ey Müslüman kardeşim! Bil ki, hak iadesi bir fazilet değil, İslami bir zorunluluktur. Müslüman, hakkı İslam'ı referans noktası olarak almayan bir kesim tarafından elinden alınmış başka bir Müslüman kardeşine hakkını iade ederken üstenci bakmaz, aksine üzüntüsünü, tüm insanlık adına özrünü dile getirir.

Ey Müslüman kardeşim! Bil ki İslam'da hiçbir ırkın başka bir ırk üzerine tahakküm hakkı yoktur. İslam, dillere ve dinlere doğal özgürlük tanımıştır. Bunların özgürlüğünün garantörü olmak da en çok Müslümana yakışır.

Ey Müslüman kardeşim! Bil ki, dilini, rengini, ırkını temsil ettiğini düşünüp sevdiğin tüm değerlerinin, tüm haklarının ne bir eksiğini ne bir fazlasını başka bir dilde konuşan, başka bir renkte olan Müslüman kardeşin için istemen Müslümanlığının zorunlu sonucudur. Kendisi için istediğini Mü’min kardeşi için istemeyen Mü’min olamaz.” (Buhari, İman 7- Müslim, İman 71,72 - Tirmizi, Kıyamet 59 - Mesai, İman 19, 33 - İbni Mace, Mukaddime 9)

Ey Müslüman kardeşim! Bil ki, Müslümana aşırı milliyetçilik yakışmıyor, yakışmıyor, yakışmıyor! Bu ümmetin başına bu lanet zihniyeti bela edenler bizi bölük pörçük edip parçaladılar. Ama parçalanmanın sebebi olarak karşıda gördüğü Müslüman kardeşinin tıpkı kendisinin sahip olduğu hakların aynısını istemesini sorun olarak görmek, sorunun kökenini oluşturan zihniyeti görmeye engel oluyor. Evet, milliyetçi taleplerle Müslümanların arasına sınırlar koyup onları parçalamak sorundur. Ama milliyetçi zihniyetle, beraberliğin şartını bir ırkın tahakkümünün zorunluluğuna bağlamak da sorundur. Birlik beraberliğin oluşamamasının en önemli nedenlerinden biri de bu zihniyettir ve bu zihniyetin Müslümanlar arasında taraftar bulması yüreğimizi yakıyor.

Ey Müslüman kardeşim! Bil ki, Müslüman başka bir Müslümanın yavaş yavaş asimile olup, kendi rengine, kendi diline doğru kayıyor oluşundan mutluluk duymaz. Asimileyi zamana yayıp, küçük bazı haklar verdiği avuntusuyla İslami görevini ifa ettiği uyanıklığına kapılmaz. Hiç kimse haşa Allah’ı kandıramaz. Diller, milletler ve kültürler Allah'ın ayetleridir. Onlara sahip çıkmak, onları korumayı görev edinmek en çok Müslümana yakışıyor.

Ey Müslüman kardeşim! Bil ki, Türklüğü veya Kürtlüğü İslam'dan daha fazla etkili hale dönüştürme çabasının kendisi İslam'a zarar veriyor. Eğer Müslüman Türk kardeşim, Müslüman Kürtleri Türkleştirmek için İslam'ı araç olarak kullanmak istese bu İslam'a zarar verir. Eğer Müslüman Kürt kardeşim, kirli bir zihniyetin, Müslüman Türklerin, Kürtleri Türkleştirmek için İslam’ı kullandıkları savına prim verip, bir kısım Müslüman Kürt çocuğunun İslam'a düşman olmalarına fırsat yaratırsa bunun Allah katında hesabı olacaktır. Çünkü İslam'ın özünde böyle bir savunu yoktur. Yapanlar Müslüman oldukları veya İslam'ı sevdikleri için değil aşırı milliyetçi oldukları için bunu yapıyorlardır. Öyle ise düşman olunması gereken, bizi birbirimize düşman kılan aşırı milliyetçiliktir.

Bugün bu sorunu halletmek, tüm hakları iade etme fırsatı vardır. Ve bu en çok Müslümana yakışır.