ACZİYET VE MESKENETİMİZİN TEK NEDENİ

Abone Ol

Yeistir. Umutsuzluktan doğan karamsarlık çıkmazı… Umutsuzluk girdabından kurtulmak için sarıldığımız konforumuz, zevkimiz, hırsımız… Denize düşen yılana sarılır misali…

Hâlbuki yeis manevi birer zehirdir. Gayrete gelmesi gereken duygu ve düşünceleri, davranış ve uygulamaları felce uğratan berbat bir zehir…

Hakiki manada imanı olanın yeis ile işi olmaz. O elinden geleni arda komadan tüm enerjisini yapması gereken için harcar. Duygu, düşünce ve emeli için hiçbir fedakârlıktan kaçmaz.

Eğer bugün âlem-i İslam’ın, ümmetin kalbine bu dehşetli zehir derç edilmemiş olsaydı bu çağda işlenen onca cürüm ve vahşet olabilir miydi?

İslam coğrafyasının göbeğinde avuç içi kadar bile bir cürmü olmayan üç beş milyon azılı siyonistin iki milyarı aşkın Müslümanların gözü önünde bu derece vahşet ve soykırım suçu işleyebilmesi hiç mümkün olabilir mi?

Bu küçücük işgal şebekesi koca koca (sözde) İslam ülkelerinin liderlerini kendisine birer hizmetçi ve ülkelerini yıllarca sömürülebilir yapabilir miydi? Akıl almaz bu vahim durumu ancak ve ancak içinde bulunduğumuz ümitsizlik/gayretsizlik çukurundan başka anlamak pek mümkün olmasa gerek.

Bizi bu derece ezik ve yetersiz yapan işte bu yeistir. Batının batık değerlerini övmeye ve doğunun ulvî seciyelerine düşmanlık edişimiz hep bu zehirdendir.

Huzurumuzu keyfimize, ahiretimizi dünyamıza, maneviyatımızı maddeye kurban verişimizin de tek nedeni yeis…

Dikkat edin Siyonistler tüm tepkilere ve tüm korkaklıklarına rağmen işgal ve vahşet planlarından vazgeçmiyorlar. Neden? Çünkü onların bu aşağılık cürümlerini motive eden bir dini motivasyonları var. Arz-ı Mev’ud emelleri… Evet, bu derece nefret ve dışlanmışlıklarına rağmen sürekli dinç olmalarının tek nedeni ümitvar olmak…

Müslümanların ise dünyayı sarsacak nefere ve teçhizatlara sahip olmalarına rağmen içinde bulundukları acziyet ve meskenetin hatta zillet ve ezikliğin tek nedeni umutsuzluk…

Umutsuzluğun imansızlık olduğunu, Allah’ın Rahmetinden sadece kâfirlerin umut keseceğinden haberimiz olmasına rağmen…

“Allah’ın lütuf ve merhametinden ümidinizi kesmeyin, çünkü Allah’ın rahmetinden ancak kâfirler ümit keser” (Yusuf 187)

Güneş gibi parıldayan bu hakikat ne zamanki gerçek manada anlaşıldı işte o vakit âlem-i İslam dünyanın gidişat seyrine müdahale edebilir. Değiştirir. Adalet ve hakkaniyet çemberinde halkların huzur ve refahını sağlayabilir.

Yoksa yeis illeti, kudurmuş siyonvahşileri İslam coğrafyasının tamamını kana bulasalar bile ümmetin harekete geçmesini engelleyecektir.

İşin aslı Dünyanın Müslümanlara, Müslümanların da İslam’a ihtiyacı var.

Konfor, zevk ve hırs mikroplarıyla her tarafa yayılan yeis ancak ve ancak tekrar bir iman ile bertaraf edilebilir.

Acziyet ve meskenetten kurtulmak istiyorsak ümitvar/imanlı olacağız. Gerçek manada…

Ey Müslüman kardeşlerim gelin hep beraber tekrar iman edelim. Umutlanalım.

Unutmayalım ki iki yıldır dünyanın süper güçleri ve en aşağılık eylemleriyle tek bir hedefine ulaşamamalarının tek nedeni Gazze’nin, Hamas’ın gerçek manada umutvar/imanlı oluşudur.