Geçen ay yürürlüğe giren ABD destekli ateşkes, yalnızca Gazze’de kısa süreli silahların susmasını sağlamadı aynı zamanda soykırımcı israil ile Arap devletleri arasındaki güç dengelerini yeniden şekillendirdi. Fakat bu dönüşümün en fazla kazananı Körfez rejimleri olurken, en büyük zararı Filistin halkı gördü.
Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi’nin Washington ziyaretinde, israil ile normalleşme şartı aranmadan Amerika’dan gelişmiş F-35 savaş uçakları alınması kararlaştırıldı. Bu hamle, Arap devletlerinin ABD nezdinde sahip oldukları siyasi ağırlığı pekiştirdi, israil–Arap rekabetinde Körfez ülkelerine yeni kozlar kazandırdı. Aynı zamanda ateşkes süreci, Arap yönetimlerine stratejik pazarlık gücü kazandırdı: ABD ve israilden yatırımlar, silah anlaşmaları ve diplomatik tavizler aldı,
İran karşıtı politika ve bölgesel dengeler bağlamında dolaylı ama etkili rol üstlendi. Bu sayede, Arap yönetimleri için Filistin davası, diplomatik çıkar dengeleri ve askeri-stratejik hesaplarla “ikincil gündem” haline geldi.
Gazze’de “ateşkese rağmen” sadece bir ay içinde yüzlerce saldırı, 300’den fazla sivil can kaybı ve binlerce yaralı kaydedildi.
israilin Gazze’nin “sarı bant” halinde planladığı bölünmüş alan kalıcı politikaya dönüşüyor: “Eski Gazze” ve “Yeni Gazze” olarak iki ayrı bölge oluşturuluyor. Ancak Filistinliler, ne müzakerelere ne de karar süreçlerine davet edildiler; bu durum, davalarının uluslararası gündemde tamamen gözardı edildiğini gösteriyor.
Arap rejimleri, siyasi çıkarları gereği israili dizginlemeyi tercih ederken, Filistin halkının yıkım, göç ve günlük yaşama dönüşü olmayan acılarla baş başa bırakılması kaçınılmaz hale geldi.
israilin savunma bütçesi 2026 için 140 milyar şekel (~38 milyar dolar) seviyesinde tutulmak istenirken, 60 bin kişilik rezerv güç talebi, savaş ve işgal planlarının hâlâ masada olduğunu gösteriyor. Sağ kanat içinde, Washington’un müdahalelerine rağmen Gazze’ye yönelik sert politikaların ve yerleşim/yer değiştirme stratejisinin devam ettirilmesi planlanıyor.
Bu tabloya bakıldığında, yaşanan tek şey bir ateşkes değil; stratejik ve diplomatik yeniden yapılanma. Arap devletleri ''İran tehdidi ve Amerikan yaptırımlarıyla'' şekillenen politik dengeler içinde şimdi hem silah, hem yatırım hem diplomasi alanlarında kazanç sağlıyor.
Ancak Filistinliler, ne askeri koruma ne diplomatik çözüm ne de siyasi destek görebiliyor. Onlara vaat edilen devlet, toprak, egemenlik ve haklar Arap rejimlerinin çıkar hesaplarında unutulmuş görünüyor.