ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve Washington’un Türkiye Büyükelçisi Thomas Barak, The National gazetesine verdiği demeçte, Lübnan’ın varoluşsal bir tehdit ile karşı karşıya olduğunu ve eğer harekete geçmezse yeniden “Bilad eş-Şam”ın bir parçası olabileceğini söyledi.
Barak, Lübnan'ın, Hizbullah’ın silah stoklarını ele almaması durumunda bölgesel güçlerin kontrolüne girme tehlikesi yaşadığını iddia ederek, "Lübnan bu meseleyi çözmek zorunda, aksi takdirde varoluşsal bir tehdit ile karşı karşıya kalabilir" ifadelerini kullandı.
Barak sözlerine şöyle devam etti: “Bir tarafta İsrail, diğer tarafta İran var. Şimdi de çok hızlı bir şekilde yeniden sahneye çıkan bir Suriye var. Eğer Lübnan harekete geçmezse, bir kez daha Bilad eş-Şam’a dönüşebilir.”
“Suriye’liler diyor ki: ‘Lübnan bizim sahil tatil beldemizdir.’ Bu yüzden harekete geçmemiz gerekiyor. Lübnan halkının ne kadar yılgın ve umutsuz olduğunu biliyorum, bu durum beni de rahatsız ediyor,” şeklinde konuştu.
Barak, ABD, Suudi Arabistan ve Katar’ın, Lübnan harekete geçtiği takdirde yardım etmeye hazır olduğunu belirtti. Hatırlanacağı üzere Barak, geçtiğimiz ay Lübnan makamlarına Hizbullah’ın silahsızlandırılması ve ekonomik reformları içeren bir teklif sunmuştu.
ABD'nin önerisi, Lübnan'da yeniden yapılanma sürecine yardım edilmesini ve israil ordusunun operasyonlarının durdurulmasını, Hizbullah’ın ülke genelinde tamamen silahsızlandırılması şartına bağlıyor.
Lübnan makamları, bu teklife karşılık olarak 7 sayfalık bir belge sundu. Belgede, Şebaa Çiftlikleri de dahil olmak üzere ihtilaflı topraklardan israilin tamamen çekilmesi talep ediliyor; devletin tüm silahlar üzerindeki kontrolünün sağlanacağı belirtiliyor ve Hizbullah’ın güneydeki silahlarının tasfiyesi taahhüt ediliyor.
Barak, Lübnanlı yetkililerin tepkisini "oldukça esnek" olarak nitelendirdi; ancak hâlâ bazı ihtilaflı noktaların bulunduğunu kabul etti.
ABD’li temsilci ayrıca, Hizbullah’ın tamamen silahsızlandırılmasına yönelik herhangi bir girişimin iç karışıklık yaratabileceği ve iç savaşa yol açabileceği iddiasında bulundu.
Barak, partinin ağır silahlarını —füzeler ve insansız hava araçları dahil— devretmesi gerektiğini ve bunların ABD, Fransa, İsrail ve Lübnan ordusunun içinde yer aldığı bir mekanizma çerçevesinde denetlenen depolarda tutulmasını önerdi.