Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda salı günü bir araya gelen danışman komitesi, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan’ın mutabık kalacağı birleşik bir cevap metni hazırlamaya çalışıyor. Sürece yakın kaynaklar, görüşmelerin olumlu bir havada geçtiğini ve büyük başlıklarda fikir birliğine varıldığını aktarıyor.
ABD’nin özel temsilcisi Amos Hochstein’ın 19 Haziran’da sunduğu öneri üç temel başlığa dayanıyor: Silahların yalnızca devletin tekelinde olması, ekonomik ve mali reformların hızlandırılması ve Lübnan-Suriye ilişkilerinin iyileştirilerek sınırların belirlenmesi.
Lübnanlı resmi kaynaklar, ülkenin ateşkes anlaşmasına bağlı kalmaya hazır olduğunu ancak karşılık beklediğini vurguluyor. Öncelikler arasında israilin saldırılarının durdurulması, işgal altındaki beş noktanın boşaltılması ve israilin elindeki Lübnanlı esirlerin serbest bırakılması yer alıyor. Kaynaklar, Lübnan’ın silahın yalnızca devlette olması ilkesine bağlılığını sürdüreceğini ve ordu tarafından yürütülen silah toplama operasyonlarının devam edeceğini belirtiyor.
Kaynaklara göre Hizbullah da ateşkes anlaşmasına uyduğunu ve yeni bir savaş istemediğini belirtiyor. Ancak karşılığında israilin saldırılarını durdurması ve işgal ettiği beş noktadan çekilmesi gerektiğini savunuyor. Partinin bu tutumu, tek taraflı bağlılığın kabul edilemeyeceği mesajını veriyor.
Hizbullah’a bağlı Vefa Direniş Bloğu milletvekili Hüseyin Cuşşi, yaptığı açıklamada ABD’nin Lübnan’a silahsızlanma dayatmasını sert şekilde eleştirdi. Cuşşi, “Amerikalıların istediği şey kader değildir, vahiy değildir” diyerek, 1982’de ABD’nin Lübnan’daki başarısız müdahalesini hatırlattı. “Eğer gerçekten egemenlik istiyorsanız, ABD’nin dayatmalarına boyun eğmeyin” ifadelerini kullandı.





