Gazze Meselesini Unutuyoruz: Barış Gelmedi, Zulüm Bitmedi

Abone Ol

Gazze… Artık haber bültenlerinin sonlarına sıkışmış bir başlık, uluslararası siyasetin “unutulmuş” dosyası haline geldi. Ama gerçekte hiçbir şey bitmedi ve devam ediyor. Bombalar sustu sanıyoruz, oysa biz çayları yudumlarken katil siyonist israil her gün biraz daha ilerliyor. Gazze halkı hala ablukada, hala açlıkla, susuzlukla ve yıkımla boğuşuyor. Bu, geçici bir savaşın değil, planlı bir yok edişin hikayesidir. Gazze Şeridi'nde ateşkesin yürürlüğe girdiği 10 Ekim tarihinden bu yana siyonist işgalcilerin saldırılarında 238 Filistinli şehit oldu!

İnanın… israil, “ateşkes” kelimesini sadece nefes almak için kullanıyor. Her ateşkesten sonra yeni yerleşim alanları kuruluyor, daha fazla Filistinli evsiz kalıyor. Her imza, bir sonraki saldırının hazırlığı oluyor. Bu bir devletin değil, ideolojik bir işgalin politikasıdır. Siyonizm, Filistin’i haritadan silmek için sabırla, sistemli bir şekilde çalışıyor. 1948’den bu yana yaşananları hatırlayın…

Bu işgalin ve soykırımın gerçek sponsoru kim? Hiç şüphe yok ki Amerika Birleşik Devletleri. Washington yönetimi, “barış süreci” söyleminin arkasına saklanarak her yıl milyarlarca dolarlık silah yardımını Tel Aviv’e aktarıyor ve hala aktarmaya devam ediyor. Sözde demokrasi ve insan hakları savunucusu olan ABD, Gazze’de çocuklar ölürken sessiz kalmıyor, tam tersine, o ölümlere ve soykırıma mühimmat sağlıyor. BM kararlarını veto eden, uluslararası hukuku hiçe sayan da yine ABD. Bu, artık bir müttefiklik değil, açık bir suç ortaklığıdır…

Avrupa “Birleşik Haydutları” ise “insan hakları” masallarını sadece kendi çıkarlarına dokunmadığı sürece anlatıyor. Filistin için ne bir yaptırım ne bir diplomatik baskı… Onlar için Gazze’de akan kan, Ukrayna’da akan kandan çok farklı ve sadece uzak bir coğrafyanın görüntüsünden ibarettir. Gerçek şu ki, Batı’nın vicdanı çıkar hesaplarıyla takas edilmiştir.

Peki, ya Arap dünyası? Onlara gelince, onların sessizliği, israilin füzelerinden daha yıkıcıdır. Bazıları normalleşme anlaşmalarına koşarken, bazıları “denge siyaseti” adı altında zulmü görmezden geliyor. Oysa Gazze’de yıkılan her ev, Kudüs’ün geleceğini belirliyor. Bu suskunluk, ümmetin siyasi dağınıklığının bir göstergesidir. Sözde İslam ülkeleri, kendi iç kavgalarına o kadar dalmış durumda ki, Filistin davası artık onların diplomatik gündeminde bile yer bulamıyor.

Gazze bugün sadece bir coğrafya değil, insanlığın sınavıdır. O sınavda Batı kaybetti, Arap dünyası sustu, İslam ümmeti ise unuttu. Ama unutmamak bir direniştir. Çünkü unuttuğumuz her gün, katil siyonistlerin planı bir adım daha ilerliyor…

Barış hala gelmedi; çünkü adalet yok. Adaletin olmadığı yerde imzalar, masalar ve konferanslar hiçbir anlam taşımaz. israilin sözleri yalandan, Amerika’nın vaatleri menfaatten, Arap dünyasının sessizliği korkudan ibarettir. Bizim okuduğumuz hutbeler ise hiçbir işe yaramıyor… Gazze’nin davası, siyaset üstü bir meseledir ama; siyasetsiz de çözülemez. Bu yüzden hatırlamak yetmez; adalet talep etmek, zulme karşı durmak gerekir. Sokakları ne çabuk boşalttık! Gazze unutulursa, sıradaki şehir Kudüs olacaktır. Kudüs düşerse, zaten pek kalmayan ümmetin onuru da tamamen düşer. Dolayısıyla, şimdi daha fazla ayaklanma zamanı ve Gazze’ye ve genel olarak Filistin’e sahip çıkma zamanıdır. Haydin, az bir gayret daha … Gazze’ye selam, direnişe devam!