Okullarda geleceğimiz olan gençlerin inşasında başat sorumluluk taşıyan öğretmenlerimizin son zamanlarda olumsuz giyim ve kuşamları kamuoyunda ciddi rahatsızlıklara yol açmaktadır.
Öğrencilere rol model ve örneklik teşkil eden eğitimcilerimizin rahat elbise seçimi elbette önemlidir. Ancak 2013 yılında “kılık ve kıyafet” yönetmeliğinde getirilen esnek uygulamalarla eğitimcilerimiz de maalesef kendilerine yakışanı yapmaları gerekirken aşırıya kaçmaları ve genç dimağların dikkatlerini tahta ve ekrana yönlendireceklerine üzerlerindeki libasa yönlendirmeleri ve podyumlarda sergilenen kıyafetleri tercih etmeleri kabul edilebilir bir durum değildir. Sınıf ortamları sahne şov mu yoksa talim ve terbiye mekânları mı?
Açıklık kabul edilebilir ama çıplaklık asla!
Halkımızın kahir ekseriyeti Müslüman ve mütedeyyin olan ülkemizde; inancımıza, örfümüze, tarihsel uygulamalarımıza ve istikbalin müspet imarına aykırı hareket eden öğretmenlerin icraatları kabul edilemez. Tabi ki bu konuda hassas davranan ve toplumumuzun genel ahlakına uygun tutum sergileyen öğretmenlerimizi takdir ediyoruz. Elbette eleştirimiz duyarlı öğretmen kardeşlerimize değildir. Onlar toplumumuzun mimar ve mühendisleridir. Asıl gayeleri “Asım’ın Nesli”’ni yetiştirmektir “Haluk’un Nesli”’ni değil.
Eğitimin salt maddeci paradigmasını ve seküler zihniyetini esas almaya çalışan Kemalist sistemin çarpık ve Batı hayranlığına teşne yapısı ülkemin nesli atisine dayatılmasının sonucunda geldiğimiz aşama içler acısıdır. Bir taraftan eğitimcilerin edilgen pozisyona düşürülmesi beri taraftan serbest kıyafet uygulamaları ahlaki yozlaşıyı ve toplumsal çürümüşlüğü kaçınılmaz hale getirmiştir.
Ulusalcı Kemalistlerin, mevcut kılık-kıyafet yönetmeliğinin yeniden uygulanmasını isteyen Sayın Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin üzerinden algı operasyonuna girişmeleri masumane değildir. Zira Sayın Bakan var olan yönetmeliği denetleyeceğini ve bunu titizlikle takip edeceğini ifade ediyor. Ama ulusalcı-seküler Kemalist artıkları yüz yıldır uyguladıkları sistemin çürümüşlüğünü hala duyarlı kesime fatura etmeleri aymazlığın en dip noktasıdır.
Peki, Milli Eğitim Bakanlığının 18.08.2025 tarihli, 2025/63 genelgesinin 18. Maddesi ne diyor?
Öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği sorumluluğun bilinciyle eğitim kurumları yönetici, öğretmen ve eğitim çalışanlarının mesleki etik ilkelere uygun şekilde hareket etmeleri, “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik” doğrultusunda eğitimcilik formasyonuna uygun kılık kıyafet seçimi, tutum ve davranışlarıyla öğrencilere örnek olmaları konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerekmektedir.
Serbest kıyafet uygulamasına sınırlama getiren bakanlık, öğretmenlerin toplumsal ahlaka uygun, mesleğin ciddiyetini yansıtacak şekilde giyinmelerini şart koşmuştur. Ancak birçok okulda bu yönetmeliğe aykırı davranıldığı, uygunsuz kıyafet tercihlerinin toplumda hassasiyet sahibi kesimleri ciddi bir şekilde rahatsız ettiği görülmektedir.
Giyim standartları yalnızca dış görünüşle sınırlı değildir; aynı zamanda eğitimin niteliğini, öğretmenin otoritesini ve öğrenciler üzerindeki etkisini doğrudan etkilemektedir.
Kamuoyunda kimi haddini bilmez Batı taklitçisi, fıçı sakili beyinlerin fütursuz açıklama ve paylaşımlarından rahatsız olan Milli Eğitim Bakanı açıklama yaparak şu esasları hatırlatmıştır.
· Şort, tayt, yırtık kot ve aşırı dar kıyafetlerin giyilmemesi
· Tişört gibi gündelik giysilerin yerine gömlek, bluz, ceket gibi daha resmi kıyafetlerin tercih edilmesi
· Spor ayakkabı kullanımı yalnızca sağlık gerekçesiyle veya okulun fiziksel eğitim programı kapsamında izinli olacak.
· Abartılı makyaj, gösterişli aksesuarlar ve mesleki ortamla uyumsuz saç renklerinin tercih edilmemesi
Öğretmenin, duruşu ve kıyafetiyle rol model olması gerekir. Sadece ders anlatmaz, hâliyle, duruşuyla, kıyafetiyle de ders verir. Okul ortamında tertip, düzen ve pedagojik ciddiyeti sağlar.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’i, bu konuya gösterdiği ilgi ve ehemmiyetinden dolayı ayakta alkışlıyor ve sonuna kadar destekleyeceğimizi buradan ilan ediyoruz.