Peygamber`le Savaşanlar Kaybetmişlerdir
İki cihan güneşi Resul-i Zişan`a yapılan saygısızlıkların, hakaretlerin ve saldırıların Müslümanlarca asla kabul edilmeyeceğini anlamayan “beyin özürlü İslam düşmanları” hala var. Ki, son tahlilde nebiler serveri Resul-i Zişan`ın şahsında yüce İslam dinine yönelik yapılanları hep beraber müşahede etmekteyiz.
Müslümanların kırmızıçizgilerini hiçe sayarak kutsallara hakaretler etmeye ve ellerine geçen her fırsatı ganimet görerek değerlendirmeye çalışan bedbaht İslam düşmanları, Müslümanların asla kabul etmeyeceği, hiçbir şekilde sineye çekmeyeceği cürümlere, saldırılara ve dini değerlere yönelik hakaretlere imza atmaya devam etmektedirler.
Ama kaybedeceklerdir. Çünkü “geçmiş tarih” buna şahittir. Asr-ı saadet dönemi buna en güzel örnektir. Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim`deki “ilahi mesajlar” bu gerçeğe delildir. Ne zaman olursa da olsun, mutlak surette İslam düşmanları kaybedeceklerdir; Resul-i Zişan`ı düşman görenler, O`na savaş açanlar geçmişte kaybetmiş; günümüzdeki çağdaş Peygamber düşmanları da elbette ki sonunu düşünmeden giriştikleri savaşta kaybedeceklerdir.
Nasıl ki Ebu Cehiller, Ebu Lehepler, Kab bin Eşrefler kaybettiyse, günümüzün Charlie Hebdo`ları da, çağdaş Ebu Cehilleri, Ebu Lehepleri, Kab bin Eşrefleri de kaybedeceklerdir. Nasıl ki, asr-ı saadet döneminde Muhammed bin Mesleme`ler olduysa, elbette bugünde Muhammed bin Meslemeler ve yolunu takip eden “serdengeçti yiğitler” iki cihan serveri Resul-i Zişan`a hakaret eden soysuzların karşısında olacaklardır.
Geçmişte Müslümanlar, Resul-i Zişan`a yapılanları nasıl ki kabul etmediyseler, O`na savaş açanlara karşı mallarıyla, canlarıyla evlad-u iyalleriyle karşı durduysalar, aynı hakikatler günümüzde de yaşanmaktadır. 24 Ocak Cumartesi günü Diyar-ı Muhammed`deki (Diyarbakır`daki) yüzbinlerin iştirak ettiği devasa “Peygambere Saygı Mitingi” buna en güzel örnektir.
İslam düşmanları, Peygamberin şahsında Din-i Mubin`e savaş açanlar ve yerli işbirlikçileri, Müslümanlar için Resul-i Zişan`ın “kırmızıçizgi” olduğunu umarız öğrenmişlerdir. Bu hakikati hesap etmeyenler, Resul-i Zişan`ın şahsında İslam ile savaşmaya devam edenler, elbette mağlup olmaya ve zilleti tatmaya mahkûmdurlar.
Allah-u Teâlâ, Resul-i Zişan`ın dostlarını asla yalnız ve yardımsız bırakmamıştır ve elbette bundan sonra da yalnız ve yardımsız bırakmayacaktır. İslam ile savaşanlara karşı, İslami endişe ve kaygı sahibi Müslümanlara yardım edecektir. Onları muzaffer, düşmanlarını da zelil kılacaktır.
Müslümanlar buna kalben inanmaktadırlar. Geldiğimiz noktada Müslümanlar güçsüz ve maddi imkânsızlıklarla boğuşan kişi ve yapılar olarak gözüküyor olabilirler ancak hakikatte Müslümanlar maddi olanaklara ve imkânlara sahip İslam düşmanlarına göre çok daha fazla güçlü durumdadırlar.
Müslümanların tüm saldırılara karşı neden ayakta oldukları düşünüldüğünde, söz konusu gerçekler çok açık bir şekilde görülebilecektir. Müslümanların güvendiği ve güç aldığı husus; Allah`a duydukları güvendir, davaya bağlılıklarıdır, imanlarıdır, yüce kitap Kuran-ı Kerim`deki ilahi sözlerdir ve özellikle de müjdelerdir.
Allah-u Teâlâ, Kuran-ı Mübin`de Peygamber dostları mümin ve muvahhitlere bazı müjdeler vermiştir. Onları, Peygamber düşmanlarına karşı galip getireceğini taahhüt emiştir. Ancak bu kendiliğinden olmayacaktır. Söz konusu müjdelerin gerçekleşebilmesi için Peygamber dostlarının da üzerlerine düşen ve mutlak surette eksiksiz ve noksansız yerine getirmeleri gereken görev ve sorumlulukları vardır.
Allah`ın Müslümanlara yüklemiş olduğu görev ve sorumluluklar tamamen yerine getirildiğinde, hiçbir güç ve hiçbir beşeri kuvvet, Müslümanlara galebe çalamayacaktır. Peygamber dostları yeter ki ihlası ve samimiyeti elden bırakmasınlar. Ve yeter ki, şahsi menfaatleri, dava menfaatlerinden öncelikli olarak görmesinler. İşte o zaman Kuran-ı Mübin`de verilen müjdelerin gerçekleşeceği görülecektir.
Bizler buna tüm samimiyetimizle inanmakta ve müjdelere şahitlik edeceğimiz mutlu ve huzurlu güzel günleri beklemekteyiz.
Muhammet Şerif / Doğruhaber