Syrıza, Sol ve HDP
Yunanistan`da sol ideolojide bir partinin iktidara gelmesi herhalde Yunanistan`dan daha çok Türkiye`de ses getirdi. Kemalist Sol`un CHP`sinden, PKK`nin siyasi uzantısı HDP`ye, Türk solunun siyasi temsilcilerinden ÖDP`ye kadar birçok siyasi oluşum SYRIZA`nın başarısı ile mutlu oldular ve aralarında bir bağ olduğunu iddia etmeye başladılar.
Ortada çok sayıda çelişki vardı ve onlardan kısaca söz edeceğiz.
Bu arada sol basın da SYRIZA üzerinden muhalefete akıl vermeye başlamıştı.
Geniş halk kitleleri ise ne olduğunu da solun sevincinin nedenini de pek anlayamadı.
Öyle ya klasik haber bülteni izleyicisi için komşuyla olan düşmanlık bir yana o taraflar “Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası” ile sınırlı kalıyordu. Bir de son zamanlardaki kriz ve ülke ekonomisinin çöküşü ile ilgili haberler…
Ne idi SYRIZA? Açılımı “Radikal Sol Koalisyonu” olan bu partinin dayandığı ideoloji tam olarak neydi?
Basından edindiğimiz bilgilere göre gerçekten de bir “Sol koalisyonu” olan SYRIZA için Troçkistlerden Yeşillere, Maoistlerden Avro komünistlere kadar 13 farklı grubun oluşturduğu bir koalisyondur SYRİZA.
2004`te partileşen SYRİZA, kabul etmek gerekir ki, başarılı bir projedir.
Sol grupların birbirlerini, revizyonistlikle, sosyal faşistlikle, burjuva özentisi ile suçladığı bir zeminde düşman grupları yan yana getirebilmek ve 10 yıldan fazla bir zamandır beraber tutmak başarılı bir faaliyettir.
Ortaya çıkışı ve yükselişi düşük tempoda iken ülkede yükselen ekonomik kriz ve Almanya öncülüğünde Avrupa Birliğinin dayattığı sert ekonomik tedbirlerin halkta meydana getirdiği memnuniyetsizlik SYRIZA`nın sıçrama yapmasını sağladı.
Şimdi küçük bir ortakla beraber kaolisyon hükümeti kurdular ve ülke yönetimine geçtiler.
Herkes merakla ne yapacaklarını bekliyor.
Seçim vaatlerinde söyledikleri gibi IMF ve AB dayatmalarını ve kemer sıkma politikalarını kabul etmeyip Yunanistan`ın dış borçlarını reddederek mevcut sisteme karşı mı çıkacaklar yoksa yeni geldikleri yerde manzaranın farklı göründüğünü söyleyip ağır ağır eskilerin yoluna mı girecekler?
Bunu zaman gösterecek.
Yunanistan`ın yönünü ABD-AB ekseninden Rusya-Çin-İran ekseni çevirmeleri ve siyasi çekişmelerden faydalanmayı düşünmeleri de ihtimal dâhilindedir. Tabii buna Yunan ordusu ve bürokrasisinin nasıl tepki vereceğini de az çok herkes tahmin ediyor.
Gelelim Türkiye`deki sevince ve kendilerini SYRIZA ile özdeşleştirenlere…
Ortak ideolojik hedefler doğrultusunda mücadele edenlerin dünyanın farklı yerlerinde bile olsa “yoldaşlar”ın başarısından mutlu olması anlaşılır bir şeydir.
Anlaşılmayan ise ideolojik ve siyasi tutum anlamında pek de aynı yerde durmayan kişi ve kurumların SYRIZA ile benzerlik gösterdiklerini iddia etmeleridir.
CHP`den başlayalım.
İçinde radikal sol-Alevi zemininde siyaset yapanların da ulusalcı ve Kemalist çizgide duranların da beraber siyaset yapabildiği ilginç bir partidir.
Hayır, bu şekilde farklı görüşteki kişileri törpüleyerek yan yana getirmiş de başarılı bir organizasyon yapmış, demiyorum.
Statükocu ve Kemalist ilkelere sıkı sıkıya bağlı bir sistem partisi ile hem yerel hem de uluslararası sisteme muhalif duran ve bu yöndeki söylemi ile başarı kazanmış bir parti nasıl birbirine yakın olabilir, anlamak zor.
Mesela SYRIZA`nın seçim zaferi israili endişelendirdi, çünkü parti lideri Çipras, açık bir şekilde Gazze ambargosuna karşı olduğunu ve israilin saldırgan tutumunun engellenmesini istemişti. Hatta israil tarafından antisemitizmle suçlanan SYRIZA lideri Çipras, ‘Antisemitik olmadığını; ama siyonizme karşı olduğunu` açıklamıştı.
Türkiye`de CHP`nin hükümetin Filistin politikasını eleştirdiğini ve israille ilişkilerin düzeltilmesini istediğini sanırım herkes biliyor.
HDP`nin durumu biraz daha ilginç.
Demirtaş`ın Çipras`a benzediğini söylemesi ve basında bazı kalemlerin buna vurgu yapması ise siyaseti okuyamamaktan başka bir şeyle izah edilemez.
Nasıl bir benzerlik bu anlamak zor!
Çipras bir ateist ve bunu mertçe söylüyor. HDP içinde bırakın Demirtaş`ı herhangi bir vekil halkın karşısına çıkıp ateist olduğunu söylemeye cesaret edebilir mi? Oysa çoğunun ideolojik olarak Marksist olduğunu ve kamuoyunun çok fark edemeyeceği yerlerde ateistliklerine vurgu yaptıklarını biliyoruz.
SYRIZA, Amerika ve Avrupa sistemine karşı sesini yükseltirken HDP siyaseti Amerika`yı müttefik olarak görüyor ve bunu ilan etmekten de çekinmiyor.
En önemlisi de şu:
Çipras, partisinin kurucusu ve lideridir. Atanmamıştır ve bir vesayetin altına değildir.
Peki ya HDP?
Demirtaş kimin başkanıdır, belli değil. Halk iradesi ve partinin kurulları aracılığıyla oraya gelmediğini, onu oraya getiren iradenin onu bir anda alaşağı edeceğini bilmektedir.
SYRIZA halk önüne çıkmış, görüşlerini sıralamış ve destek istemiştir. Silahların baskısı ile oy almamış, kaybettiği yerler için yakıp yıkmamıştır.
Birbirlerine bayağı benziyorlarmış, öyle değil mi?
Aslında Türkiye`de SYRIZA`ya benzeyen parti ilk kurulduğu dönem göz önüne alınarak ÖDP`dir.
ÖDP sol bir koalisyona dayanarak kuruldu; ama SYRIZA gibi devam ettiremedi ve dağıldı. Yani hâlihazırdaki siyaset ve duruşuyla ÖDP de SYRIZA ile aynı yerde değil.